25 Temmuz 2011 Pazartesi
Diyalektik sözcüğünün tılsımıyla yoldaşlık köprüsü kurabilmek!
Fotoğraflar: Fikriye Bulunmaz
Sokağa çıktığımda, insanlarla iletişimi ilk önce ben kurarım. Benden hızlı, benden önce davranarak, benimle iletişim kuran insan sayısı çok azdır.
Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz Gürcü, daha ben herhangi bir iletişim sözcüğü düşünmeyi bile akıl edememişken, birden bire bana doğru yönelip, hem de Türkçe olarak "merhaba" dedi. "Türkçe konuşmayı nereden öğrendin?" diye sorduğumda, sokakta öğrendiğini dile getirdi!
Bu Gürcü yoldaş, Türkçe öğrenmeye özel bir çaba harcamamasına karşın, nasıl olmuştu da, neredeyse kendiliğinden Türkçe konuşabilecek bir düzeye gelmişti?
Bunun bir tek yanıtı vardı:
"Batum, küçük Türkiye ve şu anda karşılaştığımız semt küçük İstanbul'dur!"
Yüzündeki insancıl mimiklere bakıldığında, doğru söylediğine emin olsam da, yine de, bu söylediklerini test etmek istedim ve kendisinden ayrıldıktan sonra, Batum'u ve özellikle büyük bir caminin bulunduğu semti gezince, "küçük Türkiye" ve "küçük İstanbul" sözlerinin gerçek olduğunu anladım.
Gürcü yoldaşla yolda karşılaşmamız sonucu yarım yamalak Türkçe ve çat pat Rusça sohbet etsek de, bir şeylerin eksik konuşulduğu izlenimi ediniyorduk. Ne zaman ki ben, şu soruları ardı ardına sıralayınca, sohbetin rengi koyulaştı:
"Sovyetler Birliği nasıldı?
Lenin, iyi bir yönetici miydi?
Stalin hakkında neler düşünüyorsun?"
Bu sorulardan sonra, Gürcü yoldaşın ağzındaki dişler daha çok görünmeye başladığı gibi, yüzüne de müthiş derecede bir yaşama sevinci kondu!
Bu sorulara, sırasıyla şu yanıtları verdi:
"Sovyetler Birliği iyiydi!
Lenin, namuslu bir yöneticiydi!!
Stalin, tanımlanması güç bir kahramandı!!!"
"Peki, ya şimdi?" sorusunu sorduğumda, her ikimiz de durgunlaşıp yutkunduk ve uzun bir sessizlik oldu...
Sorduğum soru, havada asılı kalan tanımlanamaz bir cisim gibi donmuştu! Çaresizlik sonucu, ağzıma gelen ilk sözcüğü dilimin ucundan çıkardım:
"Diyalektik!"
Ve, bu sözcükle birlikte, bardaktan boşanırcasına yağan bir yağmuru andıran sohbet sürecine girdik...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz