10 Mayıs 2011 Salı

Bulunmaz Kültür Merkezi'ne bağlı olarak çalışan Bulunmaz Tiyatro sanatçısı ve Sosyalist OYUN Dergisi yazarı Mesut Alptekin, çok ilginç bir yazı yazdı!

.....................................Çakma Shakespeare Mesut Alptekin


Paslanmış melodilere tutsak zamanın boynu bükük zavallı gitarı


Mesut Alptekin
10 Mayıs 2011


Şu zavallı gitar, bir zamanlar, Beyoğlu'nun tam göbeğine kök salmış köhne ruhlu bir bina olan Galatasaray Lisesi'ne nâzır Aznavur Pasajı'nın sekizinci katında yaşardı.

Şu zavallı gitar, birkaç notayı sadece kulak dolgunluğuyla çalabilen birileri tarafından zaman zaman tıngırdatılırdı.

Şu zavallı gitar, İstiklâl Caddesi'ndeki köhne ruhlu binanın içerisine dolan kuru gürültüyü, birkaç saniyeden fazla sürmeyen buğulanmış melodisiyle âdeta ikiye bölüp hızla eski sessizliğine bürünürdü.

Şu zavallı gitar, pas tutmuş telleriyle cayır cayır yanan bir buz akıtırdı sanki yüreğimize ve bozuk akortların üzerinde titreşen tınılarını bizlere emanet olarak bırakırdı.

Şu zavallı gitar, belki can sıkıntısından, belki de boş vaktini bir şeylerle doldurabilme zorunluluğunun dayattığı ruh hâliyle ele alınırdı genellikle.

Şu zavallı gitar, hiçbir müzik bilgisi olmamasına rağmen, sadece heves giderme hissiyle ele alındığı zamanlarda, "Bak sen de gitar çalabiliyorsun" gibi sahte bir mutluluk yansıtırdı kendisini çalmaya yeltenen kişinin o garip yüzüne.

Şu zavallı gitar, her ne olursa olsun, her akşam yine aynı saatte bırakılırdı tozlanmaya müsait en uygun karanlık köşesine.

Şu zavallı gitar, sustu artık; çevresindeki birçok şey anlamını yitirdi onun için, mezarlıktaki kuşların yalnızlığına sığınan selvi ağaçları gibi ağlamaya başladı şimdi.

Şu zavallı gitar, yıllar öncesinden kalma bir inatla susmamaya yeminliydi oysa...

Şu zavallı gitar, çürümeye yüz tutmuş gövdesi, sakin sakin susmaya mahkûm kalmış paslı telleriyle, eskilerden kalma küflü bir anıyı yaşatırken, renkli bir ses çıkarmaya zorluyor kendisini büyük bir çaresizlikle.

Şu zavallı gitar, İstiklâl Caddesi'nin o kuru gürültüsünün hâlâ aynı kuruluktaki ıslaklığını, sanki o kör hatıraların sirkeden keskin gözyaşlarında gizliyor.

Şu zavallı gitar, diğer paslı gitarlar tarafından çıkartılmış buğulu notaların unutulmuş kuytusuna çekilmenin dayanılmaz acısını ağır ağır yüreğinin en derin yerine işliyor.