Ben, sosyalist bir sanatçı olarak, kendini sanat piyasasına "sosyalist"miş gibi yutturan Orhan Alkaya'nın (Kazmacıbaşı) sosyalist olduğuna hiçbir zaman inanmadığım için, Orhan Alkaya'nın (Kazmacıbaşı) yaptığı sanatın sosyalizme değil, kapitalizme yaradığını düşünüyorum
Ben, sosyalist bir sanatçı olarak, Orhan Alkaya'nın (Kazmacıbaşı) kendisine "sosyalist" yaftasını yakıştırmasına karşın, yönettiği insanlara karşı, hiç de bir sosyalist gibi davranmadığını sanıyorum.
Ben, sosyalist bir sanatçı olarak, Orhan Alkaya'nın (Kazmacıbaşı) herhangi bir imgeyi, herhangi bir dizeye yerleştirirken, "bütün dünyanın işçileri birleşin" sözünü değil, "bütün dünyanın patronları birleşin" sözünü belleğinin en derin yerine gömdüğünü duyumsuyorum.
Ben, sosyalist bir sanatçı olarak, Orhan Alkaya'nın (Kazmacıbaşı) Hülya Karakaş'a "mobbing" yaptığı kanısındayım.
Ben, sosyalist bir sanatçı olarak, Orhan Alkaya'nın (Kazmacıbaşı) hışmına uğrayan Hülya Karakaş'ın davasını sahipleniyor, zâten onlarcası süren davalarımın arasına yada yüreğimdeki mahkemeye Hülya Karakaş davasını da ekliyorum.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Balıkçı'ya mobbing davası
"Evliliğim bozuldu; felç olma noktasına geldim. ÇAPA mobbing raporu verdi"
Tiyatrocu Hülya Karakaş, Orhan Alkaya hakkındaki şikyetini ve dava sürecini Bloomberg HT'de Gülin Yıldırımkaya’ya anlattı:
Siz mobbing'i ilk kez raporla belgeleyen kişilerden birisiniz. Orhan Alkaya'dan şikâyetçisiniz, ("Öyle bir geçer zaman ki" dizisindeki balıkçı) bir mobbing davanız var. Taciz, şiddet... Ne yaptı?
İnsanın üzerinde fiziki şiddetten daha çok etki bırakan psikolojik şiddet. Çok kötü bir dönem geçirdim. Genel sanat yönetmenliği değişikliği olduğu dönemdi.
Sizin müdürünüz gibi miydi?
Genel sanat yönetmeni. Bütün kurum hakkında sanat yönetimi hakkında karar veren kişi. Orhan Alkaya genel sanat yönetmeni olmuştu ve benim oynadığım bütün oyunları sahneden kaldırdı. O dönem oynadığım daha yeni oynanan oyunu hiçbir gerekçe sunmadan oynatmadı. Önerdiğim bütün projeleri çeşitli gerekçelerle üstelik son derece kabaca ifade ederek reddetti ve ben o dönem yalnızlaştım. Zaten mobbing'deki en önemli içerik kişinin kurum içerisinde yalnızlaştırılması. Tiyatromda 17 ay çalıştırılmadım. Kuruma uğrayamıyordum bile. Meslektaşlarım kendilerince olumlu sebepler yaratarak benden uzaklaştılar ve yalnızlaştım. O dönem evliliğim bozuldu, yüksek tansiyon hastası oldum hatta yüksek tansiyondan felç geçirme aşamasına geldim, aşırı kilo almaya başladım, sağlığımı kaybediyordum, psikolojim bozulmuştu, işimi yapamaz hale geldim. Ve Çapa Tıp Fakültesi'nde çok uzun süreçli bir mesaim başladı. Mobbing raporumu almak üzere hikayemi anlattım ve oranın psikoloji bölümünde doktorla görüşmelerim başladı. Mobbing raporu öyle kolay verilmiyor.
Bunu nasıl belgeleyeceksiniz, değil mi?
Çok ciddi uzmanlar tarafından sorgulanıyorsunuz, hikayeniz dinleniyor, testlere tabi tutuluyorsunuz. Sizin bile ''Nasıl anlayacaklar bunu?'' dediğiniz çok ilginç yarın tiyatroda kullanabileceğim çok önemli malzemelerim var. Bugün öyle bakabiliyorum ama benim için çok zorlu bir süreçti. 5 ayın sonunda mobbing raporumu aldım tabii bu bana yasal hak veriyor. Yaklaşık bir buçuk yıldır bazı nedenlerden ötürü belli bir avukatı bulma, o avukata ulaşma, kurum içerisinde yeni yönetimin oturmasını bekleme gibi süreçleri beklediğim için şimdi artık mobbing davam savcılık önünde. Ben artık hukuk önünde bu meselenin halledilmesini bekleyen biriyim. Benim dışımdaki insanlara umarım böyle hikayeler yaşamazlar; onlara da bir örnek teşkil etmesi için bu konuda hiç geri adım atmadım ve atmayacağım da.
Çok fazla kişiye yol da gösterebilecek bir örnek. Mobbing'e maruz olduğunu bile fark etmeyebilir insanlar, dediğiniz gibi çok bilinen bir şey değil...
Tabii, ben de farkında değildim, bir arkadaşım yönlendirdi ''Senin yaşadıkların mobbing''dir diye. Ve ben neredeyse ilklerden biriyim, sonra tabii çok genişledi. Şimdi özel mobbing alanları kuruldu, başbakanlık bu konu ile ilgili bir genelge yayınladı. Çünkü Cumhurbaşkanı'nın önüne de çok acı mobbing hikayelerinin gittiğini ve onun bu konuda çok özel bir çaba sarf ettiğini biliyorum. Yönetimlerin de bunun farkına varması ve yasalaşması gerekiyordu. Bunlar hep kadınla başarının aynı şeyde olmasından kaynaklanıyor. Kadın olmanın, özellikle sanat ortamında kadınların daha rahat olması beklenirken, daha başarılı işler yapmaya başlamışsınız, iktidar alanında duran şeyleri talep etmeye başlamışsınız, sizin üzerinizde erkek meslektaşlar tarafından ne yazık ki -hepsi için söyleyemeyeceğim çok şahane erkek meslektaşlarımın da olduğunu söyleyebilirim- önemli bir bölümü özellikle yönetmenlik alanının, iktidar alanlarının kadınların ellerine geçmesini asla istemiyorlar.
Siz Şehir Tiyatroları'nda bir şekilde tekrar devam ettiğinize göre...
Zaten ben kadrolu sanatçısıyım.
Değişiklik mi oldu? Yoksa şu an aynı gerginlikle aynı atmosfere girip çıkıyor musunuz?
Hayır. O gerginlik artık bitti tabii, genel sanat yönetmenimiz bir kadın bir tiyatro sanatçısı, yönetmen-oyuncu Ayşenil Şamlıoğlu. Orhan Alkaya görevden alındı. Çok kısa bir süre görevde kaldı zaten 17 ay. 17 ay yetti kurumun zayıflamasına
Bu dava yüzünden mi ayrıldı?
Bunun da etkisi var. Çok çeşitli nedenleri var. Onları şimdi burada konuşmak istemiyorum. Zaten başarısız bir dönem olduğunu, kişisel görüşüm öyle, başarısız bir dönemdi o yüzden de çok kısa bir dönem kaldı. Görevden alındı ve yerine bir başka yönetim geldi. Şimdi şehir tiyatrolarında sular daha durulmuş durumda, herkes daha iyi ve adaletli bir şekilde işini yapıyor.
Geçmiş olsun diyelim size. Tabii bu arada Orhan Alkaya'da devam eden bir yargı süreci dediğiniz gibi cevap hakkını saklı bırakalım. Elbette sizin cephenizden dinledik olan biteni. Peki sizce neden siz, size neden böyle bir şey yapıldı? Ayşe Fatma değil de neden Hülya Karakaş?
Belki başkaları farkında değildi.
"Genel de olabilir" diyorsunuz?
Ben daha ağır bir süreç yaşadığım için...
Öncesinde bir tartışma mı olmuştu acaba? Bir menfaat alanı çatışması?
Hayır hiçbir zaman birbirimizi sevdiğimizi söyleyemem. Benim çok sevdiğim hazzettiğim biri olmadığını çok rahatlıkla söyleyebilirim. Çok inandığım biri olmadığını söyleyebilirim. Bunlar ama bir insan üzerinde mobbing uygulamak için bir gerekçe değildir. Herkes birbirine eşit mesafede durur, gereğini yaparsa o genel sanat yönetmeni herkese eşit mesafede yaklaşmak zorunda beni sevmek zorunda değil ama beni de kucaklamak durumunda Ayşe'yi de Fatma'yı da hepimizin kendi yeteneklerimiz ölçüsünde o tiyatroda iş yapabilmemizi sağlayabilecek konumdaki kişi. Kaldı ki herkesin cevap hakkı vardır ama mobbing raporunu alan, uzmanlar gözünde benim. Hukuk sonrasında onun da bir cevabı olabilir. Belki de hukuk diyecek ki ''Hayır sen haksızsın''
(Kaynak: haberturk.com)