"Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kâfir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel, ,
Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz,
Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz...
Beri gel, beri! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir."
Mevlana
(Kaynak: VİKİPEDİ)
***
(Kaideyi bozmayan istisnalar dışında) Türk tiyatrosundaki her kişi, her kuruluş, her kurum, sadece ve sadece kendini var etmek için tiyatral soluk alıyor. Onların, kendi yazdığı oyundan, kendi yönettiği oyundan, kendi oynadığı oyundan, kendi seçtiği oyundan, kendi yönettirdiği oyundan, kendi oynattırdığı oyundan gayrı dünyaları yoktur.
Yani...
Onlar, kendi gerçekliğinin dışındakileri gerçeklik değil, sanal bir evren sanırlar. Onların büyük(?!) dünyaları, sanallaştırılmış küçük küçük dünyalarla kuşatılmıştır...
Onlar, içinde bulundukları küçücük akvaryumu, dünyanın en büyük su haznesi sanan küçük japon balıkları gibidirler. Onların oyunları beğenildiğinde, dünya yaşanılası bir yerdir. Onların oyunları beğenilmediğinde, hemen "batsın bu dünya" sloganıyla tribün amigoluğu yaparlar!
Hele ki...
Onlar, tiyatro dünyasındaki esnaflıkları bozulmasın diye, tiyatro dışındaki hiçbir işle iştigâl etmezler. Örnekse, Milliyet'ten alıp olduğu gibi aşağıya aktardığımız, Mevlana ile ilgili önemli haber, onların dünyalarına vız gelir tırıs gider!
Gribin, beni tamamıyla teslim aldığı, bedenimdeki en küçük kemik parçasının bile sızım sızım sızladığı bir zamanda, uzun uzun yorum yapma gücünden yoksunum. Varın, gayrısını siz hayal edin!!! (HB)
***
İran'dan Türk basınına sansürcü suçlaması
İRAN Devlet Haber Ajansı İRNA, İran’ın Kültür Mirası Festivali kapsamında geçen hafta İstanbul’da düzenlenen bir programda konuşan İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hamid Baghaei’nin Mevlana ile ilgili sarf ettiği sözlerinin Türk basınınca çarpıtılarak yayınlandığını ileri sürdü.
İRNA, İran Kültür Turizm ve El Sanatları Kurumu Başkanlığını da yürüten Baghaei’nin, konuşmasında Mevlana’yı ’İranlı büyük düşünür’ olarak tanımlamasına rağmen bazı Türk medya kuruluşlarının ’İranlı’ sözcüğünü kaldırdığını, basının bir kesiminin ’İranlı’ kelimesi yerine ’Türk’ sözcüğünü koyduğunu savundu.
İran, şiirlerini Farsça yazan Mevlana’nın bir İranlı olduğunu savunuyor ve Türkiye’yi bu şahsiyeti sahiplenmekle suçluyor.
(Kaynak: Milliyet)