16 Aralık 2010 Perşembe

LİNÇÇİ İsmail Can Törtop'un yönettiği(?) LİNÇÇİ www.tiyatrodunyasi.com'da eğilmeden, lâfı eğip bükmeden yazı yazan M. Erkul Eğilmez'i tebrik ediyoruz!

Oyun'un notu: Sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz; noter onaylı ihtarnamelere, savcılık suç duyurularına, mahkemedeki duruşmalara yoğun bir mesai harcadığı için, aşağıda adlarını teker teker sıraladığı LİNÇ KAMPANYASI"DESTEKLEYEN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI"nı, "şimdilik" kaydıyla mahkemeye vermiş bulunmamaktadır!


***


İnsanları, 12'den (yüreğinden) "DAN DAN" vuran 12 Mart Faşizmi ve 12 Eylül Faşizmi deneyimlerini yaşayan Türkiye, doğmamış çocuklara "apolitiklik" biçmeyi sürdürüyor!

"Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." demeyi kendinde hak gören ve bu sözü nedeniyle, hiçbir yaptırıma uğramayan LİNÇ KAMPANYASI destekçisi Oyun Atölyesi'nin patronu Nihat Haluk Bilginer'in "Ezel" dizisinde rol kestiği Türkiye, doğmamış çocuklara "apolitiklik" biçmeyi sürdürüyor!

Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf'ın (TAKSAV) 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a "Emek Ödülü" vermesine karşı çıkan, 12 Eylül Faşizmi döneminde işkence tezgâhından geçirilmiş sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz, bu devrimci tavrı nedeniyle, tam 1100(?!) kişi tarafından LİNÇ edilmek istendi.

Askerin "işkence yapma yetkisi"ni elinden alan "sivil hükümet", Avrupa Birliği'nin dayatması sonucu, artık, sosyalist sanatçıların "sivil toplum kuruluşları" tarafından "işkence" görmesine çanak tutuyor.

Sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz, yaklaşık on yıldır karakollara çekilip kendisine işkence yapılmıyor. Bunun yerine, Internet ortamındaki insanlık dışı durumu kendi lehlerine dönüştürmek için büyük bir "mücadele" veren "sivil toplum kuruluşları", gerçekçi yazar Coşkun Büktel'le sosyalist sanatçı Hilmi Bulunmaz'ı, Internet ortamında da olsa, LİNÇ etmek ilkelliğiyle alçaklık ve iğrençlik duygularını piyasa kültürünün emrine verip pazara sürerken; gerçekleri, sosyalist ilkeleri ve "doğruları halı altına süpürme politikası" geliştirmek istiyorlar. Tabii ki, karşılarında "doğmamış çocuklara 'apolitiklik' biçme" sürecinden geçmemiş, geçirilememiş Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz olduğu için, her zaman olduğu gibi, avucunu yalıyorlar!

Peki, bu "sivil toplum kuruluşu" görünümlü LİNÇÇİLER hangileri? Bu "sivil toplum kuruluşu" kaportalı LİNÇ örgütlerinin adlarını buraya teker teker sıralamazsak, hiçbir zaman için LİNÇ kültürüne teslim olmamış, hiçbir zaman LİNÇ KAMPANYASI için imza vermemiş bulunan "sivil toplum kuruluşu" üyelerine karşı "suç" işlemiş, haksızlık etmiş oluruz!

İşte, bu alçak, bu iğrenç LİNÇ KAMPANYASI için imza veren "sivil toplum kuruluşu" görünümlü, "sivil toplum kuruluşu" kaportalı "sanal işkenceci suç örgütleri" şunlar:

TOBAV (Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Vakfı)
TOMEB (Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği)
OYÇED (Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği)

TİYAP (Tiyatro Yapımcıları Derneği)
ÇOGED (Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Derneği)
TİSEN-G (Tiyatro İşçileri Sendikası - Girişimi)
Anadolu Akademik Tiyatro Derneği
Mardin Sanat Derneği (www.mardinkultur.com)
TÜRKİYE TİYATROLAR BİRLİĞİ

(Kaynak: www.temiztiyatro.net)

Aşağıdaki yazısını seve seve, bile isteye, yüreğimizden gelen sesi dinleye dinleye yayınladığımız sevgili M. Erkul Eğilmez'in, "Apolitikleştik" sözünü her kullanışında, "sivil toplum kuruluşu" görünümlü ve "sivil toplum kuruluşu" kaportalı bu LİNÇÇİ örgütlerin de, bu "apolitikleşme süreci"ne sundukları çok ciddi katkıları mutlaka hesaba katmasını önerirken, okurlarımızın, bu sevimli sözleri kullanabilme yetkisine sahip kardeşimizi yakından izlemelerini salık veririz!!! (HB)


***


Apolitikleştik


Erkul Eğilmez
16 Aralık 2010


Efendiler! Sorarım size. Neden bu kadar azaldı politik tiyatro? Yeni nesil neden sevmedi politik tiyatroyu? Bunu kim veya kimler bu duruma getirmeyi başarabildi? Bunun suçlusu kim? Neden doğruları söylemek suç damgasıyla görüntüleniyor beyinlerde? Dolaylı yoldan yaptığınız eleştirileri bir gazetecinin sorusunda neden DAN diye vuramamaktasınız suratlara? Hani nerede tiyatronun muhalifliği? Yanlış olanı doğruya çevirebilmek için bilinçlendirici replikleriniz hani nerede? Nerede bu suçlu?

Suçluyu mu bu bulmak istiyoruz? Gayet tabii. Bakın o zaman okullarınıza. Tiyatro kolu kaldırılmış, etkinlikleri aptal nedenlerle iptal ettirilmiş, asıl doğruları içeren repliklerin bulunduğu oyunlar tebliğ dergisinden kaldırılmış, halkın uyanacağı değil gülüp unutacağı repliklerin büyük puntolarla yazıldığı oyunlar tekrar edilerek uyku derinleştirilmiş. Küçüklükten böyle büyüklüğe geçişin yaşandığı bir ülkede beklenen politika ne kadar olabilir ki? Asıl politika onların yaptıklarıdır. Doğruları halı altına süpürme politikası. Farkında değiller mi? Elbette ki farkındalar! Bu yüzdendir süpürmeleri doğruları halı altına. Bu yüzdendir bu sinmişlik. Bu kuşağın içindekilerin değil kuşağı böyle yetiştirtenlerin suçudur. Apolitik yetiştirme politikasıdır bu.

Apolitik politikanın tiyatroya yansımaması zor olacaktır. Çünkü bu yeni kuşak hiç mi tiyatroyla ilgilenmiyor? Tabii ki ilgileniyor. Ama politik yazmıyor, yazamıyor, yazdırtılmıyor. Çünkü biliyorlar hatalarını. Eğer sanatçı sanatçıy-sa vurabilmelidir suratlara. Ama aman vurmasınlar diye tiyatrolar yakılıyor, kapatılıyor, yıkılıyor, tadilata girip çıkamıyor. Çünkü onlar tiyatro yapılsın istemiyor! Bu durum yeni değil. Osmanlı döneminden gelmiştir. Tiyatronun muhalifliği de elbette yeni değildir. Kavuğun tarihinde bu vardır. İsmail Hakkı Dümbüllü’ye kavuğunu veren Kel Hasan Efendi, Abdülhamit döneminde yıldız lafı yasakken sahnede ağzından kaçırıp yıldız demiş. Kendisini alacaklarını düşünüp üç gün evden çıkmamış. Bakmış alan yok dördüncü gün çıkıp bir daha demiş. Dümbüllü’nün Kanlı Nigar’ı dönemin politik oyunlarından değil midir? Kavuğun sahiplerinden kendini politikadan en dışta bırakan Münir Özkul kavuğu Ferhan ŞENSOY’a devrederken kendisinin tuluat yapamadığını, kitaplı tiyatrodan geldiğini söylemiştir. Bunu yapan Ferhan ŞENSOY gibi DAN!latan kaç sanatçı, kaç yazar var?

Yanlışların yanlış olduğunu o yanlışı yapanlara rağmen söyleyebilmek, repliklerinin ana sözcüğü yapabilmek, üstelik bunları bir duvara dayanmadan yapabilmek, bunlarla alkış alabilmek artık Türkiye’de yasak olmamalı, parantez içinde ünlem!

(Kaynak: tiyatrodunyasi.com)