23 Aralık 2010 Perşembe

Evrensel sorunlara teğet geçen bir yazarın, soluk aldığını sandığı coğrafyayı anlayamamasının belgeli, delilli, kanıtlı kaynağındaki mümkünsüz duruş!

Tam 10 forma (160 sayfa) olan yukarıdaki kitabın, 30 sayfadan fazlası boş, bomboş! İçerik anlamında söylemiyorum; kitabın 30 küsur sayfası, gerçekten beyaz, bembeyaz!! Bu kitabı okurken, sanki süte su katılmış, karşılıksız çek kesilmiş, kıymaya içyağı karıştırılmış gibi bir duyguya kapıldım!!!
(Fotoğraf: Hilmi Bulunmaz)


Yukarıda kapak fotoğrafını gördüğünüz ve "Siyasi Polemikler" alt başlığıyla sunulan "TÜRKİYE HÂLÂ MÜMKÜN" adlı kitabı bugün okumaya başladım ve bu kitabı yazan Orhan Alkaya'nın (nam-ı diğer Kazmacıbaşı), ayaklarının bulutlar üzerinde gezindiğini bir kez daha anladım.

Lev Tolstoy'un olağanüstü romanı "Diriliş" adlı kitabı okuyup bitirdikten ve bu romanın ruhumu yeniden inşa edişinden sonra, Orhan Alkaya'nın (nam-ı diğer Kazmacıbaşı) sade suya tirit, olağanüstü düzeysiz ve gazetelerin üçüncü sayfalarındaki değerin bile üzerine çıkma şansı bulunmayan "TÜRKİYE HÂLÂ MÜMKÜN" adlı kitabını okumaya başlamak, gözlerimin kararmasına neden oldu.

Ancak...

Tuttuğunu koparan, başladığını bitiren bir insan olduğum için, bugün işyerime dek gelip, bana bu kitabı armağan eden Coşkun Büktel'in tanıklığında "TÜRKİYE HÂLÂ MÜMKÜN" adlı kitabı hatmetmeye söz veriyorum. Hatmettikten sonraysa, bu kitap hakkında bir değerlendirme yapmayı pek düşünmüyorum. Eğer bu kitap, bana bir değerlendirme yaptırabilecek bir gizilgüç taşıyorsa, daha şimdiden, bu kitabın yazarı Orhan Alkaya'ya (nam-ı diğer Kazmacıbaşı) teşekkür etmek, boynumun borcu olacaktır! (HB)