26 Kasım 2010 Cuma

Ertuğrul Özkök bile "Soros"lu yazılar yazmak zorunda kalıyor!

ERTUĞRUL ÖZKÖK AÇIK TOPLUM VAKFI'NI TOPA TUTTU


Açık Toplum Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker’in geçen hafta yaptığı basın toplantısında bir soruya verdiği yanıt, Ertuğrul Özkök’ü çok sinirlendirdi. Çünkü Paker, Doğan grubuna kesilen vergi cezalarıyla ilgili bir soruya “işadamlarının gazete sahibi olması doğru değil” cevabını vermiş. Özkök bu yanıta, gazete sahibi olan Türkiye’den bazı iş adamlarından (Çalık, Karamehmet, Ciner, Doğuş) ve ABD’den örnekler vererek karşı çıkıyor. O kadar kızmış ki, Paker’in dış bağlantılarını da ima edecek şekilde “Soros olsa o da bu soruya aynı tuhaf cevabı verir miydi?” diye soruyor.

İşte Ertuğrul Özkök’ün ”Açık toplumun kapalı cevabı” başlıklı yazısı:

"KURULUŞUN adı “Açık Toplum Vakfı”.

Bundan ne anlıyorsunuz?

"Şeffaf toplum” değil mi?

Dünyanın her tarafında liberal ekonomileri ve demokrasiyi desteklemek üzere faaliyette bulunuyor.

Her konuda fikirleri var.

Mesela Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun “anti demokratik” bir yapıya sahip olduğu konusunda keskin kanaati var.

"Türkiye’nin tek adam rejimini kaldıramayacağına” inanmış bir mümin.

Geçen hafta sonu yurtdışındayken bu vakfın yönetim kurulu başkanı Can Paker bir basın toplantısı yapmış.

Türkiye’de şu an tedavüldeki klasik liberal görüş ne diyorsa, aynı klişe lafları tekrarlamış.

Çok güzel.

Bu fikirlere katılır veya katılmazsınız.

Benim de bu konuda bir eleştiri yapmamın hiç manası yok.

Zaten bugün Türkiye’de artık akıl değil, duygular ve kesin inançlar konuştuğu için, birbirimize ne desek boş.

* * *

Ancak basın toplantısında sorulan bir soru var ki, ona verdiği cevap beni hayretler içinde bıraktı.
“Açık Toplum Vakfı” Yönetim Kurulu Başkanı’na Doğan Gurubu’na kesilen vergi cezaları soruluyor.

Bu konu, Anadolu Ajansı’nın geçtiği haberde yok.

"Zaman” Gazetesi’nde, Şeyma Akkoyunlu imzası ile geçilen haberde ise bu soruya verdiği cevap yayınlanmış.

O cevaba bakılırsa, her konuda açık fikirleri olan başkanın nedense bu konuda açık fikri yok.
Üstü kapalı görüşlerini de bakın hangi ifadelerle anlatıyor:

“Doğan Grubu işadamlarından oluşuyor (Bu ne demekse), işadamının gazete sahibi olması doğru değil. Türkiye’de sermaye yapılanması baştan aşağı yanlış. Sermaye gruplarının söz sahibi olması basının sorunlarının başında geliyor.”

Siz cevabın soruyla ilişkisini anladınız mı?

“Açık toplumu” savunan vakfın başkanının cevabını anladınız mı?

Doğan Grubu işadamlarından oluştuğu için mi ceza yazılmış?

Peki Doğan Grubu işadamlarından oluşuyor da, Çalık Grubu ne adamlarından oluşuyor?
Karamehmet, Ciner, Doğuş grubu?

“Açık toplum vakfının” başkenti sayılan Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük medya grupları hangi adamlardan oluşuyor?

Mağara adamlarından mı, meteliğe kurşun atan garibanlardan mı?

Mesela Time Warner?

Newscorp?

Berlusconi üç kuruşa talim eden bir muhabir miydi?

Peki kardeşim sormazlar mı, onların ülkelerinde hangi irade, medyaya 5 milyar dolar vergi cezası yazmış bugüne kadar?

Onu bırak, hangi şirkete yazmış?

Üstelik bu sözleri söylediği sırada, Doğan Grubu, ilk vergi cezası hakkında açtığı davayı kazanmış.

* * *

Oralarda böyle şeyler olmaz.

Neden mi olmaz?

Çünkü onlar gerçekten “açık toplumdur”.

Korku toplumu değil...

Gidip sorun bakalım o ülkelerde böyle medyayı susturma yöntemlerine tevessül edilebilir mi?

Cüret edilebilir mi...

Hâkim ve savcılar konusunda açık fikirleri olan vakıf başkanı, özgür medya söz konusu olunca birden kapanıyor.

Dünyanın önde gelen bütün gazeteleri Türkiye’de olup biteni yazıyor, Avrupa Birliği’nin Avrupa Parlamentosu’nun, dünyanın önde gelen bütün gazetecilik örgütleri bildiriler yayınlıyor, hatta AGİT bile devreye giriyor.

Hatta Açık Toplum Vakfı’nın desteklediği akil adamlar hareketinin üyelerinden biri bile bu durumu açık şekilde eleştiriyor.

Bizim “açık toplumun” ise kulakları var işitmez, gözleri var görmez ki, o konuda bula bula bu harika formülü buluyor.

“Doğan Grubu işadamlarından oluşuyor.”

Yani öyle bir açık toplum ki, basın özgürlüğü olmazsa da olur.

Doğrusu ben Soros'un fikrini de merak ediyorum.

Acaba o da, “İşadamlarından oluşan bir medya grubuna böyle vergi cezalarının yazılması” sorusuna aynı tuhaf cevabı verir miydi?

Ne de olsa Batı gördüğü, vergiden, ekonomiden, işten anladığı için daha anlaşılabilir bir cevap verirdi sanıyorum.

Bir de şunu merak ediyorum.

Acaba bu fikir, Açık Toplum Vakfı’nın görüşü müdür, yoksa Can Paker’in bilinen siyasi ilişkilerinin sansüründen geçmiş, “Bon pour l’Orient”(*) bir medya özgürlüğü teorisi midir?

(*) Şark usulü
? Zaman Gazetesi’ndeki metnin tam olup olmadığını anlamak için bunu Açık Toplum Vakfı’na sordum. Oradan gelen cevapta, “Doğan Grubu işadamlarından oluşur” cümlesinin üzeri silinmiş. Ayrıca “Türkiye’de sermaye yapılanması baştan aşağı yanlış” cümlesi de silinmiş. Ancak bu haber 13 Şubat’ta yayınlandı. Aradan bir hafta zaman geçti, hiçbir düzeltme yapılmamış. Zaman Gazetesi’nin muhabirini aradım, dışardaymış. Muhabir o cümleleri yanlış mı aktardı, yoksa öyle mi dedi öğrenemedim. Ama öyle olsa da, verilen cevabın niteliği değişmiyor.”

(Kaynak: Odatv.com)