1 Ekim 2010 Cuma

LİNÇÇİ Samsun Düşevi Oyuncuları'nın LİNÇÇİ Genel Sanat Yönetmeni Cem Kaynar da tiyatro havanındaki bulanık suya müdahale etmeye yeltenir gibi yapıyor!

OYUN'un notu: Aşağıdaki yazıyı, LİNÇÇİ İsmail Can Törtop'un sahibi olduğu LİNÇÇİ tiyatrodunyasi.com sitesinden alıp olduğu gibi yayınladık. Ancak, yazıda bulunan LİNÇÇİ ada biz link verip, bu adı kırmızı renkle biz belirginleştirdik. Ayrıca, yazıdaki bariz yazım yanlışlarını kırmızı renkle belirtip, doğrularını yeşil harflerle biz yazdık. Kahverengi sözcükler bize ait!

Yazının hiçbir müdahaleye uğramamış, "tertemiz" ve özgün hâlini okumak isteyenler, aşağıda verdiğimiz linki tıklayabilirler...


***


Ayağına bulanmış Anadolu çamurunun doğallığını duyumsayabilecek denli etik ve estetik bir bilince asla sahip olmadığı için, LİNÇÇİ olmayı namusuna yedirebilen Cem Kaynar, kendini I. Elizabeth Dönemi'nden fışkırmış bir figür sanmış olacak ki, sınıf atlama hesaplarını "Haluk Abi"sinin gölgesinde serinletmeye başlamış gibi görünüyor!

Bir zamanlar İngiltere-Türkiye arasında mekik dokumasının uzantısı olarak, ateşi eliyle tutmak yerine, maşa kullanmayı alışkanlık hâline giterebilecek denli uyanık ve "aristokrat" bir zât-ı muhterem olan Haluk Bilginer, patronu olduğu Tiyatro Atölyesi'ne LİNÇ KAMPANYASI için imza verdirmesine karşın, kendi imzasını kullanmayarak, bu "pis iş"e (LİNÇ KAMPANYASI) adını bulaştırmamanın hafifliğine güvenerek ağzına geleni söyleyebiliyor!!

Ancak...

Cem Kaynar, hem kendi adını ve hem de yöneticisi olduğu Samsun Düşevi Oyuncuları'nın adını, bu "pis iş"e (LİNÇ KAMPANYASI), hiç çekinmeden, hiç ikirciklenmeden, hiç sıkılmadan, hiç utanmadan bulaştırabiliyor.

"Haluk Abi"sinin sesi gibi hareket ederek, (belki) LİNÇÇİ Tiyatro Atölyesi'nde bir "kalfalık" ve/ya bir "kahyalık" işi kapabileceğinin düşünü de yaşabildiğini sandığımız LİNÇÇİ Cem Kaynar, "elifi görse mertek sanır" cahilliğinin verdiği cehalete sahip olduğu için, hiçbir yazınsal becerisi olmamasına karşın, tutmuş bir de LİNÇÇİ tiyatrodunyasi.com sitesinde saçma/seçme sözler yumurtlamış!

Okuyabilene, anlayabilene aşk olsun!!!

"Aydın"ın "A"sını, "Entelektüel"in "E"sini, "Münevver"in "M"sini bile bilemeyecek denli düzeysiz, yüzeysel bir zât-ı muhterem olan LİNÇÇİ Cem Kaynar, aşağıdaki zırvalamasında şöyle diyebilme pişkinliğini gösteriyor:

"Haluk Bilginer’in de başını çektiğini düşündüğüm bu değişimde artık, oyuncu, iyi eğitimlerden geçmek, çok çalışmak tiyatro konusunda bir entelektüel olmak zorunda."

Bana bak canım kardeşim LİNÇÇİ Cem Kaynar; bir oyuncunun "aydın, entelektüel, münevver" olabilmesi için, öncelikle ahlâklı, namuslu, onurlu olması gerekir. Bunun için de, LİNÇÇİ olmaması gerekir. "Haluk Abi" diye yağ çekip İstanbul'un I. Elizabeth Dönemi rengine çalan mekânlarına iltica etmek refleksini besleyen bilinçaltını bir yokla bakalım; sen, neden "Haluk Abi"n kadar uyanık ve "aristokrat" olamıyorsun? Sen, neden Samsun Düşevi Oyuncuları'nın adını LİNÇ KAMPANYASI kazanında kirletirken, tıpkı "Haluk Abi"n gibi kendi adını "tertemiz" bir biçimde koruma altına almıyorsun?

Bence, sen, ilk önce, "Haluk Abi"nden "aristokrasi", "akrobasi" dersleri al; olmaz mı canım LİNÇÇİ Cem Kaynar kardeşim?!!! (HB)


***


Oh Be Tiyatrocu LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer Konuştu!


LİNÇÇİ Cem Kaynar
1 Ekim 2010

LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer’in yaptığı açıklamadan sonra "sen ne diyorsun?" sorularına toplu cevap…

Kaçınılmaz bir gerçek var ki, o da tiyatro izleyicisinin artık değiştiği. Değişen izleyici Tiyatroyu (tiyatroyu), sinemanın kurgusal yetenekleriyle, televizyonun popülaritesiyle karşılaştırarak seyrediyor. Yani artık algı farklı, talep farklı. Bu nedenle patronlar başta olmak üzere oyuncular ve diğer Tiyatro Adamlarının (Tiyatro Adamları'nın / tiyatro adamlarının) kullandığı akıl da farklılaşıyor. Bu farklılaşma karşısında doğal olarak Tiyatronun (tiyatronun) dili ve ölçüleri de biçim değiştiriyor. Yani seyirciye dokunabilmek için artık farklı yöntemler kullanılıyor.

Tüm bu değişim içerisinde hazırladığı oyunlar ile yeni bir Tiyatro (tiyatro) biçimi yaratmaya başlayan, ileri oyunculuk teknikleri ile oyuncu denilen insan olgusunu farklı tanımlayan biri; LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer çıkıyor, masada yaptığımız bir muhabbet tadında “oyuncu kutsallaştırılmamalıdır.” diyor Yani ezber bozuyor… Haliyle olay oluyor. Çünkü, insan oyun oynamaya başladığını anladığı andan itibaren, sihirli ayrı bir dünya yaratmış “usunda”. Bir başkasının duygusunu anlamak, hatta taklit edebilmek de, oyuncunun doğal olarak kendini, marangoz ya da simitçiden farklı hissetmesini sağlamış. Bu sihirli durumdan dolayı da "Oyuncu (oyuncu)" olmak herkes tarafından biraz kutsanmış…

Bana kalırsa LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer’in takıldığı nokta, bunu bir üslup olarak ağzına yapıştırıp, yapışkanı hiç kurutmadan kendisine "nesli tükenen dinozorlar" gibi davranılmasını isteyen Tiyatrocularla (tiyatrocularla) ilgili. Başta söylediğim üretici-tüketici değişimi artık bunu kaldırmıyor. Yani, seyirci ve seyirci adayları Tiyatrocuları (tiyatrocuları) hep aç, sefil, muhtaç ve aciz görmekten artık hoşlanmıyor ve hayatta başarısız olanların “sihirli gösterilerini” izlemek istemiyor. Seyircinin eskiden de bundan hoşlandığını sanmıyorum. Ama aynı seyircinin ; her ne pahasına olursa olsun eğlenmenin, eğlenirken öğrenmenin, düşünmemin en kolay, en renkli yolunu yani Tiyatro'yu (tiyatroyu) (cuyu) zor koşullarda ayaklarına kadar taşıyan bu "hayal tacirlerini" çok sevdiği kesin.

LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer’in de başını çektiğini düşündüğüm bu değişimde artık, oyuncu, iyi eğitimlerden geçmek, çok çalışmak tiyatro konusunda bir entelektüel olmak zorunda. Sıradan bir izleyici bile bu niteliklerin sahnedeki karşılığını hemen anlayabiliyor çünkü. Böyle bir çalışma ve eğitim de başarıyı kaçınılmaz bir şekilde yanında getiriyor. Artık otel parasını veremeyen tiyatrocunun "işin ticari tarafını bilmemesi" dışında bir açıklaması yok.

Tabii ki henüz Tiyatro (tiyatro) izleme alışkanlıkları İstanbul ile aynı olmayan Anadolu izleyicisi için oyunlar hazırlamak, bu işi İstanbul’da yapmaktan çok daha riskli. Ama Anadolu izleyicisinin Tiyatronun (tiyatronun) "televizyonda yapılan bir eylem" olduğunu sanmaması için birilerinin bu riski üstlenmesi gerekiyor. Bunu severek üstlendiğini bildiğim yüzlerce Tiyatrocunun (tiyatrocunun) da LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer’in bu sözünden alınacak bir şeyleri olduğunu hiç sanmıyorum.

Yine de insan, (masadaki muhabbet tadında) LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Abiye (Abi'ye / abiye) cevap veremeden edemiyor "yavşaklık kişiye, sanat ve emek hepimize mahsus değil mi hocam"

LİNÇÇİ Cem Kaynar
LİNÇÇİ Samsun Düşevi Oyuncuları
Genel Sanat Yönetmeni
mucisim @ mynet.com
www.dusevioyunculari.com

(Kaynak: tiyatrodunyasi.com)


***


Ayrıca bakınız:

LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi