(Kaynak: habervaktim.com)
***
Hilmi Bulunmaz
29 Ekim 2010
Türkiye, ülke olma vasfını bile karşılayamayan, tuhaf bir coğrafya.
Türkiye, Osmanlı'nın bile çok daha gerisine düşmüş bir kültürel yapılanmayla ayağa kalkmaya yeltenmesine karşın, mayasında çağcıl kültür ögeleri bulunmadığı için, bir türlü ayağa kalkamadığı gibi, sürekli olarak göt üstü düşen bir coğrafya.
Türkiye, yüzölçümü ve nüfus olarak bir ülke görünümüne sahip olmasına karşın, bırakınız dünya halklarıyla barışık bir hâlde yaşamayı, kendi içindeki halklarla bile barışçıl bir yaşama kültürü oluşturamamış garip bir coğrafya.
Bu tuhaf, bu göt üstü düşen ve bu garip coğrafyanın Kültür Bakanı da, ister istemez, tuhaf, göt üstü düşen ve garip bir kişi oluyor!
Ne Musa'ya, ne Davut'a, ne İsa'ya, ne de Muhammed'e yaranabilecek bir donanıma sahip olan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, başta tiyatro sanatı olmak üzere, sanatın hiçbir dalından anlamıyor. Kültür ve sanattan anlamayan bir adamı, sadece "sol" seçmenlere göz kırpmak için vitrinine yerleştiren Adalet ve Kalkınma Partisi, kendine çok yakın, kendisinin "ruh ikizi" odaklardan da, çok ciddi eleştiriler alıyor. Örnekse, yukarıda linkini verdiğimiz habervaktim.com sitesi, kendi düşünsel dizgesine göre, son derecede haklı bir haber/eleştiri getiriyor.
Biz, tiyatro sanatıyla iştigal eden bir yayın olarak, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ı sürekli olarak uyarmamıza karşın, kendisine sesimizi duyuramıyor, kendisine sözümüzü dinletemiyoruz.
Oysa...
Biz, çok somut verilerin, çok gerçekçi istemlerin, çok karşılanabilir isteklerin peşindeyiz. Biz, Ertuğrul Günay'ın, bizim gibi sosyalist ideolojiyle düşünüp, sosyalist ilkelerle kültür üretmesini beklemiyoruz. Biz, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın emrinde çalıştığını sandığımız Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'in, 300 tane bile satıldığını sanmadığımız LİNÇÇİ tiyatro dergileri(!)ne (Örnekse Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, SAHNE Dergisi) reklâm (avanta, diş kirası, sadaka, sus payı) vermesini, asla ve kesinlikle istemiyoruz.
Benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, hiç olmazsa, bu "Cumhuriyet Bayramı" vesilesiyle, bir durum değerlendirmesi yaparak, 300 tane bile satıldığını sanmadığımız LİNÇÇİ tiyatro dergileri(!)ne (Örnekse Tiyatro... Tiyatro... Dergisi, SAHNE Dergisi) verdiği reklâmı (avanta, diş kirası, sadaka, sus payı) derhal kesmesini ve buradan elde ettiği tasarrufu, yetimlerin açlığını gidermesi için kullanmasını istiyoruz.