Oyun'un notu: Aşağıdaki yazıyı, Sayın LİNÇÇİ Gülhan Avşar'ın sahibi, Sayın LİNÇÇİ yayıncı Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, Sayın LİNÇÇİ Ayşe Nalân Özübek'in Yazı İşleri Müdürü olduğu ve AKP'li Sayın Ertuğrul Günay'ın yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı emrinde çalışan Sayın Lemi Bilgin'in yönettiği Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün verdiği reklamlarla beslenen LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin yan kuruluşu, gölgesi gibi hareket eden LİNÇÇİ tiyatrodergisi.com.tr sitesinden alarak olduğu gibi yayınladık!
***
Atilla yaylan bakalım!
Bir gazetede yazdığınız yazıyı okuduk ve ne yalan söyleyelim dehşet içerisinde kaldık. 2005 Türkiye’sinde prof. Unvanına sahip “İKTİSATÇI” bir bilim adamının sarf ettiği sözlere inanamıyoruz. Kaldı ki tam sezon başlayacak ve bizler kafamızı sanatsal işlerimize yoracakken, siz ve sizin gibilere cevap vermek zorunda kalıyoruz ve hicap duyuyoruz ama neyleyelim ki mecburuz. Çünkü siz gerçeksiniz ve anlaşılmazsınız.
Yazınızın başında andığınız, “işin rengi farklıymış, AKP hükümeti Cumhuriyetin kalelerinden birine daha saldırmaktaymış” şeklinde ki saptamanızla söze başlayalım. Biz “siyasi erk” sanattan ve sanatçıdan elini çekmeli, onu özgür bırakmalı diyoruz. AKP baş harflerinden oluşan partiden bahsetmiyoruz. Ama şaşırmadık, hangi dönemde olursa olsun “ SİYASİLER” bunu üstlerine alınacaklardır. “SİYASİLER” diye üstüne basarak söylüyoruz, çünkü bildiğimiz kadarı ile siz “PROF” unvanlı “İKTİSATÇI” bir “ÖĞRETİM ÜYESİSİNİZ”. Evet, siyasi erk elini kurumumuz içine sokmuş, Cumhuriyet kurumlarından birini çalışamayacak noktaya getirmiş ve belirttiğiniz gibi Cumhuriyeti ve Demokrasiyi kollama ve koruma zamanı gelmiştir.
Sanatın ve sanatçının özgür gibi görüne ama hiç öyle olmadığı yargısına nereden vardınız? Bir örnek dahi vermemişsiniz. Ama özgür ve hızlı düşünen biz sanatçılar size şu soruyu sormak istiyoruz. Siz ne kadar özgürsünüz? Yazdığınız yazıya bakılırsa siz özgür değilsiniz. Yoksa bir beklentiniz mi var? Dekanlık ya da Rektörlük olmasın? Yoksa daha da mı fazlası?
Buyurduğunuz, sanatın ideolojiye olan hizmetini sanırım sosyalist düşünceyle yazdınız!!! Dostoyevski, Gogol, Çehov, Brecht bu sayede doğdu yani? Peki sayın “PROF” Hitler mi Brecht mi, Franco mu Lorca mı, Lenin mi Çehov mu? Cevap veremediniz değil mi? Belki de çoğunu tanımıyorsunuz. Ama bir araştırırsanız ne demek istediğimizi daha iyi anlayacak, saptamanızda yanıldığınızı göreceksiniz. Sanatın dini-imanı, ideolojisi olmaz. Sanat naiftir ve hiç birini içine alamayacak kadar estetiktir ama tabii ki eleştireldir. Özgürlükçü sanat kavramı da televizyonda izlediğiniz “POPÜLİST KÜLTÜR ŞEBEKLİĞİ” değil, gerçek sanattır. Bunun ayırdına bir bilim adamı olarak sizin varamamanız çok vahim ancak şaşırtıcı değildir.
Ülkenin genel özgürlük düzeyi sanatıyla belli olur. Sanat genel özgürlük ortamının dışındadır, ona yön verendir, göstergedir. Ama “hem kamu kaynağını kullanacaksın, hem de özgür olacaksın” cümlesiyle siz zaten “JARGON” keserek ne demek istediğinizi anlatmışsınız. Bizim maşaya benzer bir halimiz var mı? Kaldı ki bu ülkede siz diyebiliyor musunuz, “benim vergim karayollarına, DSİ’ye, ulaştırmaya gitmesin”. Biz diyebilir miyiz “Bazı öğretim üyeleri bilinçsiz ve ideoloji sahibidir, benim vergilerimle bu “PROF”un maaşının ödenmesini istemiyoruz diye. Susun ve daha fazla kendinizi rezil etmeyin.
Biz halka hesabımızı sahnede veririz. Sizin gibi ideolojik karmaşaya düşmüş, beklentileri olan birine değil. Sizin “EĞİTİM VEREREK” – gerçi ne kadar eğitim verebildiğiniz konusunda ciddi şüphelerimiz var- aldığınız maaş ne kadar meşru ise, bizim ki de en az o kadar meşrudur. Çünkü biz dar kalıplar içinde sürünmüyoruz. Tüm Türkiye’ye sanatımız yoluyla hizmet veriyoruz. Siz ne yapıyorsunuz?
Popülist kültür şebekleri sizin gibi insanlar onu seyrettiği veya dinlediği için para kazanıyor ve devlete gerek duymuyor. Bu yüzden siz beklentilerinizi başka mecralarda arayın ve bize bulaşmayın. Çubuk çizgili pijamanız, eliniz burnunuzda, etrafınızda beş çocuğun cirit attığı, ikince hatta üçüncü karınızla birlikte sürdürdüğünüz bu yaşamda, kararmış zihniniz ve yüreğinizle sizi sizinle bırakıyoruz.
BİR GRUP ADANA DEVLET TİYATROSU SANATÇISI
(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr)