9 Eylül 2010 Perşembe

Evliyâ Çelebi Seyâhatnâmesi okuma zamanı!

Evliya Çelebi, herkesi sever, herkes tarafından sevilir. Bu sayede pek çok kimseyi tanıma fırsatı bulmuştur. Fakat asla dalkavuk tabiatlı bir insan değildir. Sevdiği insanların iyi taraflarını nasıl kaleme almışsa, beğenmediği yönlerini, hallerini de tenkid etmekten çekinmemiştir. Güzel konuşur, bulunduğu meclislerde gezip gördüğü yerleri, bildiği, buralarda dinlediği vak'aları anlatır, kendisini dinletmesini bilir. Pek hazırcevap insandır da.

Onun belirli vasıflarından biri de doğruluğu, adaleti seven bir kimse oluşudur. Haksızlığa asla tahammül edemez, en ufak bir haksızlık karşısında âdeta isyan eder.

Bütün bu özellikleri yanında, onun büyük bir seyyah olmasını sağlayan vasfı, inceleme yani bir şeyin en ince teferruatını öğrenme arzusudur. Gittiği her yerde, gördüğü her şeyi bütünü ile incelemiş, öğrenmiş, oranın insanlarını, yaşayışlarını, dinlerini, dillerini, âdetlerini, eserlerini, mimarlarını, tezyinatlarını, özelliklerini, hattâ kaça mal olduklarını, üzerlerindeki kitâbelere varıncaya kadar her şeyini bütünüyle kaydedip bize ulaştırmıştır. İşte bütün bu özelliklerini eserin tamamını okuyunca daha iyi kavrayacak, tam bir kanaat sahibi ancak o zaman olacaksınız. Çünkü her satırda Evliya Çelebi'yi daha yakından tanımak imkânını ancak bu suretle bulmak kabil olacaktır.

(Kaynak: Mümin Çevik, Üçdal Neşriyat, 1986, birinci cilt, sf. 7)