20 Ağustos 2010 Cuma

"Sabahattin Ali" oyununun yazarı Tuncer Cücenoğlu'nun ıskaladıkları:


TÜRKİYE NİYE ONUN BAŞINI EZDİ?

YA DA BAŞINI EZENE NİYE SADECE 1,5 YIL CEZA VERDİ?

SABAHATTİN ALİ, TAA 1946'DAN BUGÜNÜ UYARIYOR:



21 Ağustos 2010


(...) "Çünkü bizim bildiğimize göre, müstakil (Bağımsız. CB) bir memleketin toprakları üzerinde, ister general olsun ister teknisyen; ister üniforma giysin, ister sivil; ister yaya dolaşsın, ister jeep otomobiline binsin, yabancı bir devletin ordusuna mensup birlikler, devamlı vazife ile bulunamazlar.

Bizim bildiğimize göre müstakil bir devletin topraklarından bir karışı bile askeri maksatlarda kullanılmak için, yani üs olarak, sulh zamanında yabancı bir devletin kara, deniz, hava kuvvetlerinin veya teknik personelinin emrine verilemez.

Bizce müstakil bir memleketin başında bulunanlar oraya yabancılar tarafından değil, ister kral, ister cumhurbaşkanı olsun, o memleketin insanları veya o memleketin tarihi tarafından getirilirler.

(...)

Acaba Mustafa Kemal'in memleketinde bu kadar kısa zamanda istiklal anlayışı bu kadar kökten değişmeler mi geçirdi?"



(KAYNAK:
Sabahattin Ali, "İstiklal", Markopaşa, 1. sayı. 25 Kasım 1946.

Ayrıca: "Markopaşa Yazıları ve Ötekiler", derleyen, Hikmet Altınkaynak. Cem Yayınları, 1986. Sayfa 96-97.)


COŞKUN BÜKTEL'İN NOTLARI:

1. Sabahattin Ali, bu satırları yazdıktan bir buçuk yıl sonra (2 Nisan 1948) başı ezilerek katledildiği için, 1952'de Nato'ya girdiğimizi ve ülkemizde kurulan askeri üsleri göremedi. "Seçim öncesi Amerika'ya gitmeyen kişi, başbakan olamaz" kuralının yerleştiği yakın yılları ise, muhtemelen, başı ezilmese de, zaten göremeyecekti.

2. Tuncer Cücenoğlu, "Sabahattin Ali" adlı belge yığınından ibaret oyununda, Sabahattin Ali'den kalma bu tür "muzır" belgelere yer vermek gereğini duymamış.


***


"SABAHATTİN ALİ", TUNCER CÜCENOĞLU'NUN "ELİNDE KALDI"

Coşkun Büktel

(...) Biz, Tuncer Cücenoğlu'yu beğenmek için, bir insanın, "gerçek yaşı kaç olursa olsun, tiyatral yaşının ergenlik (sivilce sıkma) dönemine denk geliyor olması gerekir" derken, laf olsun torba dolsun diye konuşmuyor, bu yargımızı, oyun metinlerinden çıkarılmış belge ve kanıtlara dayanan bilimsel yazılarla destekliyoruz. (Örneğin bakınız: "Çığ Aslında Nedir Neyi Sarsıyor?","Körler Körleri İzliyor".) Bizim yazılarımız orta yerde dururken, Tuncer Cücenoğlu ya da Cücenoğlu'yu beğenen herhangi bir ademoğlu o yazılar karşısında yıllardır gık diyememişken; bir tiyatro akademisyeni için, "Tuncer Cücenoğlu iyi bir yazardır" diye bir cümle kurmak, o akademisyenin tiyatral yetkinliğini bir hayli "kuşkulu" kılacağından, oldukça risklidir. Bu riski göze alan Sema Göktaş'ın tiyatral yetkinliğini elbette değil ama, cesaretini kutluyoruz.

Büktel'in yazısının tamamını okumak için, lütfen,

TIKLAYINIZ

(Kaynak: www.coskunbuktel.com)