30 Temmuz 2010 Cuma

Sosyalist damarı olmayan, emekçi kitlelere yaslanmayan ve milliyetçi duyguları şaha kaldıran hareketler iflas etmeye mahkûmdur!

Amerikan patentli, Türk Silahlı Kuvvetleri damgalı 12 Eylül Faşizmi, "kardeşin kardeşi öldürmesini önlemek için yönetime el koyduğunu" iddia etmesine karşın, gerçek anlamda, "kardeşin kardeşi öldürmesi için" temel hazırladı.

Amerikan patentli, Türk Silahlı Kuvvetleri damgalı 12 Eylül Faşizmi, 12 Eylül öncesi kapitalizmin karnında, kucağında ve kundağında büyüyen faşizmin, komünistleri, sosyalistleri, emekçileri, işçileri, köylüleri, emekçi kitlelerden yana kafa patlatan aydınları katletmesini, çarpıtarak, "kardeşin kardeşi öldürmesi" hikâyesine dönüştürdü. Oysa söz konusu olan, "kardeşin kardeşi öldürmesi" değil, tıkanan kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için teçhizatlandırılan resmî ve sivil faşist "milisler"in insan avına çıkmasıydı...

Kapitalizm, faşizmi, her anlamda teçhizatlandırırken, bir yandan dinci örgütlenmeyle ılımlı İslâm'ı iktidara taşıdı ve bir yandan da Kürt milliyetçiliğinin hortlamasına neden olarak, sınıfsal savaşımın üzerine kapkara bir lekeyle bezenmiş kesif bir bulut kondurdu!

Silah tüccarlarının kâr payı arttıkça, Türk ve Kürt taraflarındaki sosyalizm işaretleri hızla, hem de şimşek hızıyla bayraklardan, flamalardan sökülüp, sloganlardan siliniverdi.

İşçi, köylü, emekçi, ezilen sözcükleri daha az kullanılmaya ve ölüm, şehit sözleri daha fazla kullanılmaya başlandı.

Türk emekçileriyle, Kürt emekçilerinin öldüğü, öldürüldüğü süreçte, Türk burjuvazisiyle, Kürt burjuvazisinin kasaları şişmeye başladı.

Ve şimdi...

www.milliyet.com.tr sitesinden alıp olduğu gibi yayınladığımız aşağıdaki öğretici haberi defalarca okumakta yarar var! (HB)


***


''Ne PKK beni dinliyor ne de devlet''


Abdullah Öcalan avukatlarıyla görüştü. Ankara'ya ve Kandil'e mesajlar verdi. Öcalan, 'Ölen polisler askerler için de üzülüyorum' derken sözlerini şöyle sürdürdü

Abdullah Öcalan avukatlarıyla görüştü. Ankara'ya ve Kandil'e mesajlar verdi. Öcalan, 'Ölen polisler askerler için de üzülüyorum' derken sözlerini şöyle sürdürdü: Devlete sesleniyorum sorunu çözeceksen çöz. İmha edeceksen et.

PKK'ya sesleniyorum. Yapacaksan yap teslim olacaksan teslim ol... Öcalan aşırı sıcaklardan da etkilendiğini söyledi. Her hafta olduğu gibi bir kez daha avukatlarıyla görüşen Öcalan ilginç açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalardan satır başları:

ASKERLER VE POLİSLER İÇİN ÜZÜLÜYORMUŞ

Bu toplum daha ne kadar kaldıracak bu yaşananları. Ben bu yaşananlardan üzüntü duyuyorum, sadece PKK'lılar için değil ölen polisler-askerler için de üzülüyorum. Ama yetmiyor.

"BİR SAAT BİLE UYUYAMIYORUM"

Endişeliyim, kaygılıyım, olanlardan memnun değilim. Bunların yaşanmaması için, sorunun çözümü için gece gündüz düşünüyor, çabalıyor, hatta bir saat bile uyuyamıyorum. Bu gelişmelerden rahatsızım ve bunları aşmaya çalışıyorum.

"PKK DA DEVLET DE BENİ DİNLEMİYOR"

Devlet de PKK da bildiğini okuyor. İşte görüyorsunuz iki taraf da beni dinlemiyor, aldıkları kararları uyguluyorlar. Ben devlet ile PKK arasında boğulmayıp, bunları aşmaya çalışıyorum.

"DEVLET VE PKK’YA SESLENİYORUM"

Devlete sesleniyorum, bu sorunu çözeceksen çöz, imha edeceksen et! PKK'ya da sesleniyorum, devrim yapacaksan yap teslim olacaksan da ol! Artık bu işi uzatmanın manası yok, artık toplum bu çözümsüzlüğü, oyalamayı kaldırmıyor.

Bana burada yedi-sekiz yıldır dört kez 'bekleyin' dediler, her seferinde seçim var dediler. Ama sonuç ortada. Ben referandumdan sonra oyalamaya izin vermeyeceğim. İşte referandumdan sonra bu sefer önümüzde seçim var, seçime az süre kalmış bahanesiyle oyalanmayı kabul etmeyeceğim

SICAKLARDAN ŞİKAYETÇİ

Sağlık koşullarım daha önce belirttiğim gibi, farklı bir şey yok. Nefes alma sıkıntım devam ediyor. Bu son günler çok sıcak olduğu için etkiliyor, oldukça havasız ve boğucu. (Hürriyet)

(Kaynak: Milliyet)