DİNCİ FAŞİZMİN TİYATROYA ÖRGÜTLÜ SALDIRISI
Yaşam KAYA
yasam.kaya@gmail.com
20 Haziran 2010
Türkiye’nin kültür sanat işlerinden sorumlu Kültür Bakanlığı, turistik bir seyir halinde işlerini yürütüyor olacak ki, Anadolu coğrafyasında yoluna devam etmeye çalışan tiyatro sanatı dört bir koldan baskı altında tutulmaya çalışılıyor. Aydınlık bir dünyaya özgür düşüncelerle bakmaya gayret eden insanları yıldırma adına yürütülen baskılar, bu sezon Özen Yula’nın ‘Yala Ama Yutma’ oyununa uygulanan kara propaganda ile başladı. Faşist Vakit Gazetesi gibi iktidarın gerçek yüzünü yansıtan bir gazetenin çalışmaları ile sahnelerde oynanamayan oyun, gerici düşünceler için cesaret örneği teşkil etti. Hemen akabinde tiyatro oyunlarında sigara içilmesine ceza skandalının gelişi bir tesadüf değildi elbette. Şimdi ise karşımızda iki önemli skandal duruyor. Birincisi; Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisat Oyuncuları’nın, rektörlük tarafından ‘tiyatronun danışman rehber öğretmeni olmaması’ gerekçesi ile kapatılması. İkincisi; Manisa Demirci Ticaret Meslek Lisesi’nin oynadığı ‘Kördövüşü’ adlı oyunu sahneye koyan öğretmenlere ‘dine hakaret ediyorlar’ gerekçesi ile soruşturma açılması.
AKP’nin son dönemde açılım çığırtkanlığı yaparak, gerici bir takım yasaları halkların üstüne dayatmasını ‘çıkarcı medya’ demokratikleşme olarak tanımlıyor ve her geçen gün Türkiye halkının özgürleştiğini iddia edecek kadar deli cesaretine bürünüyor. Sanatın toplumsal gücünün Anadolu halklarını aydınlatması ‘çıkarcı medya’ gruplarını da rahatsız etmiş olacak ki, tiyatronun önüne set çekmeye çalışan zihniyetler dilediklerini yapmaktan çekinmiyor ve ‘çıkarcı medya’ güruhlarından da destek görüyor. Hal böyle olunca Celal Bayar Üniversitesi’nde üç senedir tiyatro çalışmaları yürüten; yaptıkları çalışmaları köy köy dolaştıran İktisat Oyuncuları, kapatılma dayatması ile karşı karşıya kaldı.
Demokrasi kisvesi altında demokratik kapanmaya maruz kalan CBÜ İktisat Oyuncuları’nın yaptıkları, halkların aydınlanması adına çok önemli. Şimdiye dek hayatında hiç tiyatro görmemiş insanlara bedava tiyatro gösterisi sunan topluluk, insanları içinde yaşadıkları sisteme karşı eleştirel olmayı öğretiyordu. Milliyetçiliğin ve dindar bağnazlığın kıskacı altında sıkışan insanlara alternatif sunan grup, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde cezalandırılmak isteniyor. Celal Bayar Üniversitesi’nin pek bir aydın (!) rektörünün yaptığının bir benzerini Hitler 2. Dünya Savaşı sırasında yapmıştı. Avrupa’daki tüm tiyatro salonlarını topla tüfekle yıkan zihniyetle, yasaları kullanarak tiyatro gruplarını kapatan zihniyetin hiçbir farkı yok. Her iki olayın sonucunda tiyatro sanatı yok edilmiş oluyor.
Celal Bayar Üniversitesi’nde başlayan teatral yasaklamalar, aynı duyguları taşıyan zihniyetlerce Manisa Demirci’de tekrar ediyor. Demirci Ticaret Meslek Lisesi’nin öğrencileri tarafından oynanılan LİNÇÇİ Tuncer Cücenoğlu'nun ‘Kördöğüşü’ adlı oyunu ‘dine ve din adamlarına hakaret’ ettiği gerekçesi ile soruşturmalık oluyor. Oyun halk tarafından o kadar çok seviliyor ki, Manisa Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından düzenlenen Liseler Arası Tiyatro Yarışması’nda birinci oluyor. Dini kullanarak halkın duygularını sömüren, onları orta çağ karanlığına iten zihniyetler bu tarz oyunları koyan öğretmenleri ve öğrencileri cezalandırarak herkese gözdağı verme niyetinde. Halkla bütünleşmiş bir aydınlanma karşısında zavallı konuma düşeceklerini anlayan dinci faşistler, ellerindeki yasa gücünü kullanarak insanları yıldırma düşüncesi içerisinde.
AKP zihniyetinin Türkiye’yi dibi olmayan karanlık bir kuyuya sürüklediği ortada. Halk aydınlanmasındaki en büyük araç olan tiyatroya karşı yürütülen sistemli dayatmalar asla amacına ulaşamayacak. ‘Çıkarcı medya’ yaşanılan karanlık günleri ‘demokratikleşiyoruz’ çığırtkanlığı ile inatla görmüyor/görmek istemiyor. Kültür Bakanlığı, kültürsüz bir Anadolu görme arzusu ile yaşanılanları izliyor. Dinci faşistlerin görmek istediği tek tip düşünce sistemi, tiyatro var oldukça asla gerçekleşmeyecek. Türkiye halklarını özgür düşünceler etrafında birarada tutan tiyatro sanatı; içinden geçtiğimiz karanlık dönemi yıkan en büyük güç olarak aydınlanma tarihindeki yerini koruyacak.
(Kaynak: BİRGün)