8 Temmuz 2010 Perşembe

Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için varlık gösteren Ziraat Bankası, "Devlet Sanatçısı" Devrim Erbil'in mozaik panosunu imha etmiş!

Açtığı davanın sanat dünyası için örnek teşkil edeceğini düşünen Devrim Erbil, "Bu pano, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabi bir sanat eseridir. Hiç kimse hiçbir şekilde ona zarar veremez." diyor. FOTOĞRAF: ZAMAN


***


Kapitalizm, halkın yararına inşa edilmiş sanatsal güzellikleri imha etmek için fırsat kollar ve punduna getirir getirmez de hemen imha eder. Kapitalizmin herhangi bir sanat eserini imha etmesi için, illâ ki bu sanat eserini üreten kişinin muhalif bir kimliğe, sosyalist bir ideolojiye sahip olması gerekmez. Herhangi bir sanat eserini üreten kişi, isterse "Devlet Sanatçısı" olsun, kapitalizm için, bunun hiçbir önemi yoktur.

Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için "devlet eliyle burjuva yetiştirme" politikasıyla inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti, aynı zamanda "devlet eliyle burjuva sanatçısı yetiştirme" politikasını da dayatır. Kendilerini "Devlet Sanatçısı" zırhı içerisinde bulan burjuva sanatçıları, içinde bulundukları zırhın sonsuza dek paslanmayacağı duygusuyla hareket ettikleri için, diyalektik gerçekliğe aykırı düşünce geliştirmeye başlarlar.

Oysa...

Diyalektik gerçeklik, sadece sanatsal saksıda yetişen bir çiçek olmadığı, sadece sanatçılararası tartışma geyiği anlamına gelmediği, toplumsal ilişkileri de belirleyen "can sıkıcı" bir zorunluluk olduğu için, "tarihin kaçınılmaz akışı" gereği "Devlet Sanatçısı" zırhı paslanıyor ve bu zırhın içerisinde romatizma olan sanatçılar bile devleti ayakta tutan kişi, kuruluş ve kurumlardan rahatsızlıklarını, istemeye istemeye de olsa, dile getirmek zorunda kalabiliyorlar.

"Devlet eliyle burjuva sanatçısı yetiştirme" politikasının bir uzantısı olan "Devlet Sanatçısı" zırhının paslandığını duyumsayan Devrim Erbil, Ziraat Bankası'nın da aktörlük yaptığı kapitalist alt-yapıyla yönetilen ülkemizdeki üst-yapı kurumlarından biri olan hukuka başvurarak, bakalım ne gibi "sanatçı hakkı" elde edebilecek.

www.zaman.com.tr sitesinden alarak olduğu gibi aşağıya aktardığımız haberi okuyunuz. (HB)




***


Devrim Erbil'in 200 metrekarelik dev mozaik panosu çöpe gitmiş


Devlet sanatçısı Devrim Erbil'in Eskişehir'de bir bankanın duvarını süsleyen yaklaşık 40 metrekarelik mozaik panosu, tadilat sırasında çöpe atıldı. Geçtiğimiz yıl 50. sanat yılı kutlamaları kapsamında Eskişehir'e giden Erbil, metrekaresinde 10 bin taş bulunan panoyu yerinde göremeyince büyük bir şok yaşadı. Yetkililerin 'gereksiz sandık, söktük' açıklamasıyla yıkılan ünlü ressam, olayı yargıya taşıdı.

Ünlü ressam Devrim Erbil'in Eskişehir'de çöpe giden mozaik tablosunun hikâyesi uzun yıllar öncesine dayanıyor. Sanatçı, 1955'te girdiği Güzel Sanatlar Akademisi'nde Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun öğrencisi olur ve onun atölyelerinde mozaik sanatı üzerine çalışmalar yürütür. Eyüboğlu'nun 1958'de Paris'te açtığı dünya sergisinde ekip başkanlığı görevini üstlenip 200 metrekarelik bir mozaiğin yapımında görev alır. Kısa zamanda mesleğin sırlarını öğrenir ve eserler üretmeye başlar.

1973 yılında bir gün, yakın arkadaşı Orhan Doğu, Erbil'den dönemin Emniyet Sandığı Bankası için Eskişehir'i anlatan bir pano yapmasını ister. Erbil, asistanlarıyla birlikte geceli gündüzlü çalışarak 6 ayda panoyu tamamlar. Mozaik panoda şehrin güneybatısında yer alan Porsuk Çayı, istasyon binası, eski mimari yapılar, halkoyunları ve doğa motifleri yer alır. Pano, banka işlemlerinin yapıldığı bankonun üstüne, rahatça görülebilmesi için insan boyunun etkilemeyeceği bir yüksekliğe yerleştirilir. Yıllar sonra Hacettepe Üniversitesi akademisyenleri tarafından bu pano üzerine tezler yazılır, birçok sanatçı yazılar kaleme alır. Devrim Erbil; Akbank, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Lizbon Türk Büyükelçiliği vb. kurumlar için de benzer tablolar yapar.

Geçtiğimiz sene 50. sanat yılı kutlamaları için mayıs ayında Eskişehir'e davet edilen ressam, resimlerinin olduğu galerileri, işyeri ve sanat merkezlerini gezmek ister. Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim İş Bölümü Başkanı ile dev mozaik panonun bulunduğu bankaya giden Erbil, kendisini büyük bir sürprizin beklediğinden habersizdir. Kısa bir görüntü almak için çekim ekibiyle salona giren Erbil, duvarlardaki mozaik panonun söküldüğünü, yerine personel dolaplarının konulduğunu görür. 1984 yılında Ziraat Bankası'na devredilen bankanın 2003 yılındaki tadilatı sırasında mozaiklerin söküldüğünü öğrenir. Bu durum karşısında hayrete düşen sanatçı, banka yetkililerinin savunmasıyla da adeta yıkılır: "Bankanın tadilatını yapmamız gerekiyordu. Duvarlardaki çalışmanın size ait olduğunu bilmiyorduk. Tadilat sırasında parçalandı. Gereksiz sandık, çöpe attık."

Erbil, bunun üzerine konuyu yargıya taşımaya karar verir. 6 Ağustos 2009'da Kadıköy 14. Noterliği'nden 'Eserimin gelecek nesillere aktarılması için ne yapmayı düşünüyorsunuz?' sorusunun cevabını arayan bir ihtarname çeker; fakat cevap alamaz. Davalıya, bu panoyu yeniden yapıp Eskişehir'de diledikleri yere monte etmeyi teklif eder. Bu teklifine de cevap alamaz. Sonunda 14 Nisan 2010'da Eskişehir 3. Asliye Mahkemesi'nde dava başlar. Ziraat Bankası ile Devrim Erbil arasındaki davanın ilk duruşması geçtiğimiz hafta içinde Eskişehir'de görüldü.

'SANAT DÜNYASI İÇİN ÖRNEK OLACAK'

Erbil, Eskişehir'le bütünleşen sanat eserinin kariyerindeki en önemli çalışmalardan biri olduğunu söylüyor. 'Sanata sonsuz destek veriyoruz' diyerek reklamlar yapan bankaların sanat eserlerine karşı tutumlarına da anlam veremiyor. Yetkililerin 'restorasyon sırasında mozaiğin kime ait olduğunu bilmiyorduk' savunmasını tutarlı bulmayan sanatçı, "Altında imzam vardı. Ben devlet sanatçısıyım. Bana ulaşmaları çok kolay. Onlar parçalayıp atmayı tercih etmişler. Bu pano, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na tabi bir sanat eseridir. Hiç kimse hiçbir şekilde ona zarar veremez." diyor. Bu tür olumsuzluklar yaşanırken Erbil'i teselli eden bazı gelişmeler de olmuş. Anadolu Üniversitesi eski rektörü, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, arayıp panonun şehre yeniden kazandırılmasını istemiş.

Avrupa'daki sanatçıların eserleri büyük salonlarda olağanüstü güvenlik önlemleri ile korunurken Türkiye'deki ressamların çalışmalarının çöpe atılması karşısında üzüntüsünü saklayamayan Erbil, bu davanın sanat dünyası için örnek teşkil edeceğini düşünüyor. Görüşlerini almak için başvurduğumuz Ziraat Bankası yetkilileri, tablonun yok olmasıyla ilgili bir açıklama yapmazken, Erbil'in 300.000 TL maddi, 75.000 TL manevi tazminat talep ettiği dava, eylül ayında yeniden görülecek.

ZAMAN

AYHAN HÜLAGÜ