21 Mayıs 2010 Cuma

Enver Ercan (sağdaki)


***


Yetkin Aröz
21 Mayıs 2010


Seyyit Bey,

Mahkeme boyunca bizi hiç yalnız bırakmayan Adnan Bingöl, bir yazı göndermiş. Bende Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ileti listesi yok. İçeriği üzerinde hiç durmuyorum. Bütünüyle size gönderiyorum. Dilerseniz iletin TYS üyesi arkadaşlarımıza. Söyledikleri yabana atılır değil!

Görüşmek üzere…


***


Sayın Aröz,

Seyit ağabeyin dediği gibi, mahkeme kararından sonra ortalık karıştı. Enver Ercan çıldırdı. Nereye sataşacağını, saldıracağını bilemiyor. Sizin üslubunuza uymuyor ama, sizde listesi vardır TYS üyelerinin bu yazdıklarımı iletirseniz sevinirim. İyi de olur! Çünkü ancak bundan anlar…

Hamdültayyip’in Mürekkep Balığından Bozma Entel Taslağı’na ilişkin duyurumu gönderiyorum.

Yeniden selamlar…

Senin konuşmalarını izliyorum. Üç sözünün dördü yalan!

Ama “değerli arkadaşlar”ına TYS hakkında Seyyit Nezir’le ilgili yazdıklarının sadece %90’ı yalan. Demek ki yazarken azıcık da olsa kendinle yüzleşiyor, söylediklerin karşına çıkar diye bir parça olsun korkuyorsun. İyi ediyorsun.

Korkmak iyidir. Yazı tehlikelidir... Son duruşmadan bir önceki bittiğinde, avukatın Kâmil Tekin Sürek’le Yetkin Aröz’ün önünde nasıl da yalvarıyordun Seyyit Nezir’e. Korku paçalarından akıyordu... Kaç kere, ben de onun yanındayken telefonla aradığında, “Seyyit Abi” diye yalvarışlarını işittim. Nasıl da unuttun bu hallerini. Demek fotoğrafını çekip sana göstermeli... Neyse, istersen hiç karıştırmayalım. Şimdi, izini bulamazlar güvencesiyle sanal ortam yalan ortamdır deyip cahil cesaretini yeniden kuşanmışsın...

Sana bir şey diyeyim: Derviş Vahdetilerin peşinden gidip iş tutturamayınca İngiliz Muhiplerinin çomarı olmuş Ali Kemaller tarihimizde hiç de az değil. Ama bil ki Ali Kemaller bile senden yürekliydi. Bugün onların üçüncü sınıf kopyaları hiç çekilmiyor. Şu an yeni basımını hazırlamakta olduğum Amerika Amerika kitabımda, başta Elia Kazan olmak üzere, bu tip birçok puştun tarih karşısında nasıl debelendiğini görebilirsin. Yargıca da imzaladım, teşekkürle kabul etti. Senin katılmadığın duruşmalar oldu ama benim olmadı. Bunu da biliyorsun değil mi?

Sense, tıpkı çocuklar gibi, son duruşmada yargıcın Seyyit Nezir’i azarladığını söylüyorsun: “Son duruşmada hâkim, her zamanki gibi kendini bilmez laflar eden Seyyit Nezir’i susturup, “sahte imza atıldı diyorsunuz, verdiğiniz isimleri iddianızı kanıtlamak için salona getiremiyorsunuz, gelenlerse ‘imza benim’ diyor, otur yerine!” demezdi! Seyit Nezir de başını öne eğip sus pus yerine oturmazdı!...”

Ama büyükler gibi utanmazca yalan söylüyorsun. Otuz kişiyle Genel Kurul toplayıp TYS’nin tepesinde tepinmeye başladığından beri her yalanı kabul ettirmeye kaadir sanıyorsun kendini. Hamdültayyip’in mürekkep yalamış taslağı! Şimdi o mürekkebi yalan yanlış saçarak ortalığı bulandırmakla gerçeklerin görülmesini engelleyeceğini mi sanıyorsun. Bana baksana sen! Son duruşmada, yani 6 Mayıs 2010 günü sen duruşmada bile yoktun. Ama ben senin nerede olduğunu biliyorum. Açtırma kutuyu!.. Yalancının Allah’ı seni!

Dava iki yıl önce Yargıtay’dan döndükten sonra Hâkim’de Seyyit Nezir’i azarlayacak hal mi kalmıştı ki... Bu yüzden son duruşmalara yeni hâkim atanmış, o da işi, hemen sonuçlandırmıştı. Hem de “senin yokluğunu fırsat bilip”... Sen o duruşmada olsaydın belki son birkaç yalanla “Hâkim’i ayartır” da bir celse daha uzatırdın bu davayı! Baksana, mahkemeye bile gelmeden, hempalarınla birlikte Hâkim yerine gerekçeli karar yazdın, Evrensel’de ve Cumhuriyet’te yayınlattın. Kararı bile görmeden, Başkan’ın Adamları rolü için boyunlarını kayıtsız şartsız yönetmenlerine uzatan Adnan Özyalçıner, Cengiz Bektaş, Metin Celal, Ataol Behramoğlu senin yavelerinle demeçler verdiler. Herkesi nasıl da kafalıyorsun mürekkep balığı! Demek bu işlerde onlar da seninle suç ortağı!

Sözü uzatmaya gerek yok. Hem yasayı her türlü çiğneyeceksin, hem de “hukukçulardan aldığım bilgiye göre” deyip palavra sıkacaksın. Hukukçulardan ne bilgi alacaksın, avukatın var! O yapsın bir basın açıklaması! Yoksa ona da mı güvenmiyorsun artık...

Bir zamanların komünist öcüsü gibi senin ve adamlarının her ağız açışta “sendikayı kapatacak bunlar” korkutmacınız da işe yaramıyor galiba.

Ortalığı bulandırmayı bırak da 5 yıldır yasayı umursamayan yöntemlerle iş başında bulunduğunu kabul et, yalanlarında büsbütün boğulmadan çözüm üret!

Ama hâla konuşacak bir şeyler olduğunu düşünüyor ve bu kadar yalandan sonra benimle görüşme cesaretini buluyorsan, sen beni telefonumdan bir arayıver ki, teknolojik düzeyde bir de böyle hesaplaşalım seninle.

Adnan Bingöl
TYS Birleşik Özne Girişimi
Mahkeme Gözlemcisi
0536 346 88 19