2 Nisan 2010 Cuma

Bir türlü insan sıcaklığı salgılamayan bir atmosferde "etkinliklerde bulunan" Kadıköy Sanat Tiyatrosu, tahmin ettiğimiz yaprak dökümü sürecine girdi!

..............................Fotoğraf: Hilmi Bulunmaz



Şimdiye dek sunduğu hiçbir oyununu izleme gereksinimi duymadığım Kadıköy Sanat Tiyatrosu hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyorum. Sanatsal anlamda hiçbir çekiciliği bulunmayan bu Kadıköy Sanat Tiyatrosu'nu tanımamama karşın, bu tiyatronun adını, kurulduğu günden beri hep duyarım.


Bu yılın başlarında, Türkiye'nin "en saygın ve en yaygın" tiyatro dergisi olan Yeni Tiyatro'nun yöneticisi Erbil Göktaş'a, her ayın son günlerinin birinde, belli bir mekânda "'YENİ BİR DÜNYA İÇİN' YENİ TİYATRO TOPLANTILARI" yapılmasını önerdiğimde, Göktaş, Kadıköy Sanat Tiyatrosu'nun bu iş için uygun olabileceğini söylemişti. Ben de, "mühür kendisinde" olduğundan, Göktaş'a, mekân konusunda herhangi bir öneride bulunmamıştım.

Ancak...

Her nedense, Kadıköy Sanat Tiyatrosu gündeme gelince, içimde bir kıpırtı, bir insan sıcaklığı oluşmamıştı...

Neyse...

28 Mart 2010 Pazar günü saat 15.00 - 18.00 arası yapacağımız "'YENİ BİR DÜNYA İÇİN' YENİ TİYATRO TOPLANTILARI"nın ilki için, yaklaşık olarak bir saat önce Kadıköy Sanat Tiyatrosu'nun sokağında oldum. Ne var ki, bir yerin sokağında olmak, o yerin içinde olmak anlamına gelmiyor. Sokağın çok uzun yada ortamın çok kalabalık olmasından kaynaklanmıyor bu durum. Tamamıyla Kadıköy Sanat Tiyatrosu'nun kendisini görsel ve iletişimsel olarak ifade edememesinden kaynaklanıyor.

Bu tiyatronun, herşeyden önce, Kadıköy Sanat Tiyatrosu olarak değil de, Fima (Final Marketing) KÜLTÜR SANAT ve ALIŞVERİŞ MERKEZİ olarak ifade edilen bir mekânın içerisinde bulunması ve adres sorduğumuz kişilerin de, Fima olarak "bildiği" bu kuruluş yada bu kuruluşun (da) içinde bulunduğu bina, tiyatral keyif almaktan uzak bir yer.

Her neyse...

Ben, Sema - Erbil Göktaş çiftinin gelmesini beklerken, Kadıköy Sanat Tiyatrosu'nun "elemanları", yeni bir oyun sahnelemek için, masa başı çalışması yapıyorlardı. Bu tiyatronun, benim tiyatro anlayışımın kıyısından bile geçmeyen bir "samimîyetle" yürüttüğü çalışmalara kulak misafiri olduğum için, son derecede canım sıkılıp midem ağrıdı. Ortaya atmak zorunda kaldıkları herhangi bir söz / kavram / tartışma kırıntısı üzerinde uzun uzun konuşmalarına karşın, hiçbir ilerletici ve ivmelendirici enerji ve/ya sinerji oluşturmaktan yoksun bir entelektüel düzlem ve düzeye sahip olan Kadıköy Sanat Tiyatrosu "elemanları" ağır ağır çürüyen bir suyun içerisindeki balıklar gibi kımıltısız bir karmaşaya sahipler.

Kadıköy Sanat Tiyatrosu "elemanlarının", kendileri ve yakın arkadaş çevreleri için "bir şeyler" yapabilme olasılıkları bulunmakla birlikte, ulusal ve evrensel düzlemde herhangi bir düzey tutturabilmeleri pek olası değil. Kadıköy Sanat Tiyatrosu "elemanları", kendi mekânlarında yapılan bir etkinlik olan "'YENİ BİR DÜNYA İÇİN' YENİ TİYATRO TOPLANTILARI"nın kenarına bile ilişmeye niyetli değiller. Kadıköy Sanat Tiyatrosu'ndan, tiyatro sanatını yüceltebilecek hiçbir şey beklenemeyeceğine, ancak bu topluluğun dağılabileceğine kanaat getirdiğim geçen pazar günkü toplantının üzerinden henüz bir hafta bile geçmemişken, LİNÇÇİ tiyatrodunyasi.com sitesine yansıyan aşağıdaki haberi okuyunca, tahminimin ne denli isabetli olduğunu anladım. (HB)


***


Yüksel Molla, Kadıköy Sanat'tan Ayrıldı


KADIKÖY SANAT'TA AYRILIK


2006 yılında Harun Başkan’la beraber Kadıköy Sanat Tiyatrosu’nu kuran Yüksel Molla, Kadıköy Sanat Tiyatrosu’yla ilişkisini kesmiştir. Yazıp, yönettiği ve aynı zamanda oyunculuğunu yaptığı Açık Seçik Gizli Kapaklı, Ay Işığında Cinayet, Gülüşlere Yolculuk, Sihirli Sandık ve 2009-2010 tiyatro sezonunda yazdığı ve oyunculuğunu üstlendiği Olur Böyle Şeyler isimli oyunların sahnelenme hakkını da alarak, Kadıköy Sanat Tiyatrosu’ndan ayrılan Yüksel Molla, tiyatro anlayışı ve prensiplerin uyuşmamasını ayrılık sebebi olarak gösterdi.

2008-2009 tiyatro sezonunda Esra Sancak ile beraber hazırladıkları ve sunuculuğunu üstlendiği Sahne Işıkları isimli söyleşilerini önümüzdeki tiyatro sezonunda devam ettireceklerini, tiyatronun sanat için olduğu kadar halk için de yapıldığını bildirdi ve aynı zamanda sanatın ahlaklı ve doğru yapılması gerektiğini savundu.

(Kaynak: tiyatrodunyasi.com)