LİNÇÇİ Zafer Algöz'den inci taneleri! (HB)
***
Devlet Tiyatroları'na en büyük zararı sosyal demokrat bakanlar verdi
Cem Yılmaz'ın Yahşi Batı filminde Şerif Llyoyd karakterini Kayseri şivesiyle oldukça başarılı bir şekilde canlandıran usta oyuncu Zafer Algöz, Türkiye'de böyle bir kovboy filmi yapılmadığını ve filmin görsel kalitesinin de Amerikan kovboy filmlerinden daha güzel olduğunu söylüyor.
Oyunculuğunu geliştirmek için Devlet Tiyatroları'nda kalmayı tercih eden Algöz, "İsterlerse beni ipe çeksinler, devletin özel tiyatrolara yardım yapmasına karşıyım. Devlet Tiyatroları'na en büyük zararı ne acıdır ki, sosyal demokrat bakanlar verdi." diyor.
İsterlerse ipe çeksinler, devlet özel tiyatrolara yardım yapmamalı
En gıcık olduğunuz soruyla başlayalım muhabbetimize... (Gülüşmeler)
Tiyatronun, insanı insanla anlatma sanatıdır diye tanımı vardır ya, çok gıcık olurum ona. Bir de o kadar ezberi nasıl yapıyorsunuz sorusuna... Sanki ezber yapılınca tiyatro yapılıyormuş gibi. Öyle olsaydı ezber sistemine dayalı eğitim sistemimizden çıkan bütün öğrencilerin tiyatro yapıyor olması gerekirdi.
İki oyunculuk çok mu farklı yani?
Sinema yönetmen sanatıdır. Ekip yönetmenin hayaline hizmet etmekle yükümlüdür. Tiyatroda dünyanın en iyi yönetmenini getirin, karşısına iki tane yeteneksiz adam koyduğunuz zaman asla başarılı olamaz. Ama çok güzel bir tiyatro oyununu, iyi bir oyuncu kadrosuyla kötü bir yönetmene rağmen başarıyla oynayabilirsiniz.
Hocanız Mahir Canova 'Sinema konserve, tiyatro taze yemektir.' diyor. İyi de şu an Yahşi Batı'dasınız ve insanlar şimdi oynadığınız 'Vahşet Tanrısı' oyununa değil de konserveye hücum ediyor?
Çünkü sinema daha popüler. Aynı anda bir günde 150 bin kişiye ulaşabiliyorsunuz. Tiyatronun ise bir hacmi var, o salonda o yemeği ilk kez pişirip seyirciye sunmanın lezzeti var. Emeğin karşılığını anında alıyorsunuz, peşin!
Tiyatrocular genelde bu hazzı sever, önemser. Peki o alkışı o an almasa yıkılır mı bir oyuncu?
Yıkılır hakikaten. Benim beğenmeyip de oynadığım çok oyun oldu ama yine elimden geleni yaptım. Profesyonel bir oyuncu asla öyle bir alçaklık yapmaz. Tiyatrocular ameliyatçıdır. Ben şanslı bir oyuncuyum, genelde hep başrolde oynadım ama hiçbirine talip olmadım. Onlar beni tercih ettiler.
Yıllardır devlet tiyatrosundasınız. Neden birçokları gibi özel tiyatro kurmadınız?
Devlet Tiyatroları'ndan şu an oyuncu olarak aldığım net maaş, yoksulluk sınırının altındaki bir ailenin yaşaması gereken paradan az. 1.675 TL, ikramiye ile filan aylık 2000 lira yani. Dışarıda özel tiyatro yapsam, iki oyunda bu parayı alırım. Ama bu kurumun saygınlığı var, müthiş oyuncular yetiştirmiştir. Geçen ay kaybettiğimiz hocam Cüneyt Gökçer, Türkiye'nin dünya çapında yetiştirdiği iki büyük aktörden biriydi, diğeri Müşfik Kenter'dir. Oyunculuğumu geliştirmek için tiyatro yapıyorum. Bu saatten sonra başka maceraya giremem, başka iş yapamam, ticari zekam yok, kafam oralara basmaz.
Özel tiyatrolar her yıl devletten para alırken bir gürültü kopar, ona az verildi, buna çok diye... Doğru mu bu?
Bence yanlış, isterlerse ipe çeksinler. Devletin özel tiyatrolara yardım yapmasına karşıyım. O zaman bakkal açmaya çalışan bir emekliye de devlet yardım etsin? Hamlesine göre para versin.
Biri hamle, diğeri Hamlet ama? (Gülüşmeler)
Ne fark eder, tiyatro yapmak risktir. İlla para verilecekse üniversitelerin tiyatro gruplarına verilsin, niye kâr amaçlı kurulan özel tiyatroya verilsin ki?
Devletin tiyatro işletmesi doğru mu?
İşten anlamayan birinin tepeden bir emirle kuruma başrejisör olmasını hazmedemem. Devlet Tiyatrosu en büyük zararı sosyal demokrat bakanların zamanında gördü, ne kadar acı değil mi? Fikri Sağlar zamanında oldu bu.
Devlet Tiyatrosu'ndan emekli olacaksınız yani?
Ya da kovdukları zaman. (Gülüşmeler) Ben de idarecilik yaptım ama çok zor. Gecenin üçünde arıyor adam, (şiveyle konuşuyor) "TIR'daki dekor gamyonunu üst geçide dakdık amirim, ne yapecezz?" Ben ne yapayım? Çek sağa uyu yani. (Gülüşmeler)
Vahşet Tanrısı isimli oyun nasıl gidiyor?
İlgi çok iyi. Cevahir'de, Ülkü Doru ve Zerrin Tekindor ile oynuyoruz. Tiyatro ve sinemanın seyircisi fısıltı gazetesiyle geliyor. İstersen İstanbul'un tamamını billboardlarla doldur, insanlar gelir notlarını verir, 3. gün kesilir. Vahşet Tanrısı şu an birçok ülkede oynanıyor. Kadın-erkek ilişkilerini gerçekçi şekilde eleştiren bir oyun.
İsmi korkunç geliyor ama oyunun?
Evet, anneme dedim ki 'Vahşet Tanrısı'nda oynayacağım.' 'Vahşet Tanrısı sen misin yavrum, sana da hep kötü adam rolleri veriyorlar.' dedi. Babam daha profesyonelce bakıyor, 'Aferin oğlum, çok güzel öldün orada.' diyor. (Gülüşmeler)
Seyircinin ilginç talepleri oluyor muydu?
Olmaz mı? Kulise, sanatçıya çikolata, çiçek gelir değil mi? Ben bir kadının iki tencere zeytinyağlı dolma getirdiğini gördüm. (Gülüşmeler) Türkiye'nin % 90'ı artist olmak istiyor. "Bizim kızımız var, endüstri okuyor, öyle taklitler yapıyor ki gülmekten öldürüyor. Elinden tutsanız?" Madem artist olacaksın, o üniversitede işin ne yani? Televizyonda gördüklerine özeniyor. (Ağzını bükerek) "İki dil biliyorum, Avrupa'da okudum, benim neyim eksik?' diyor. Tiyatrocu olmak yürek işidir. Her akşam futbol oynamak gibi bir şeydir.
(Kaynak: Zaman)
***
Ayrıca bakınız: Burak Caney'in "yaratıcı zekasından"(!) fışkırmış listeyi iftiharla sunuyoruz!...