18 Aralık 2009 Cuma

''Tiyatroda Mobbing'' haberi kimleri neden kızdırdı?


MEDYAFARESİ'nin haberi sanat dünyasında tartışma yarattı. Eleştirmenler Birliği'nin Karşı Çıktığı Haberimizden Eleştirmenlerin Haberi Yok! Nedim Saban Yazdı

İki gün önce Medyafaresi'nden, Türkiye'ye "Tiyatroda Mobbing" konusunu tarafsız olarak duyurdum.

Tiyatronun kısa dönem genel sanat yönetmeni tarafından aşağılandığı, kurumda ötekileştirildiği ve devlet memuru olduğu halde kendisine görev verilmediği gerekçesiyle rapor aldıktan sonra konuyu mahkemeye taşıyan Hülya Karakaş meselesine özel haber olarak Medyafaresi'nde imza atmıştım.

Türk tiyatrosunda ilk kez mobbing konusu mahkemeye taşınıyordu. Bu, atlanılacak bir haber değildi. Muhabir olmadığım halde, mesleğimin onurunu korumak için konuyu ilk ben yazdım. Meselenin magazin malzemesi olarak sulandırılmayacak kadar ciddi olduğunu düşünüyordum.

Zaten, haberin ne kadar okunduğu ve alıntılandığı ortada!

Haberin yayınlanmasından bir gün sonra, sanki tiyatroda mobbing mahkemeye taşınmamış ya da sözkonusu hukukçu davayı üstlenmemiş gibi bir hava yaratılmak istendi ve saygın bir kurum olan Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'nden şaşırtıcı bir açıklama geldi!

Üstelik birliğin imzasını taşıyan bu açıklamadan birlik üyelerinin çoğunun haberi bile yokmuş.

Açıklamada sözümona yazar olarak ben ciddiye davet ediliyorum ama hem çok önemli bir mesele örtbas ediliyor, hem insanların tiyatro haberi yapma özgürlüğünü kısıtlayıcı ifadelere yer veriliyor, mahkemeye taşınmış bir mobbing meselesi ile ilgili aba altından sopa gösterilirken, henüz mahkemeye taşınmamış başka özel bir mesele ile ilgili olarak şahsıma diş geçirme politikası uygulanıyor.

Kaldı ki ortada, belgeli bir mobbing raporu var. Vekaletname verilmiş bir avukat var. Eli kulağında olan bir duruşma var. Yani, tüm belgeler var. Bu durumda, mobbing mağduru bir kadına da haksızlık yapılmış oluyor ve Türk Tiyatrosu bu anlamda kötü bir yara alıyor.

Hülya Karakaş'ın yaşadığı tüm süreci bildiğim halde, haberin kamuoyuna taşınmasında bir yılı aşkın bir süre beklememin nedeni, hukuk aşamasına gelinmiş olmasıdır.

Bugüne kadar Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'ni çok saygın ve önemli bir yere taşımış olan başkan Üstün Akmen'in, Orhan Alkaya'nın ısrarlı telefonlarından sonra, anladığım kadarıyla birlik üyelerine sormadan alelacele yaptığı bu talihsiz açıklamayı derhal geri çekmesini ve bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'ndeki konumuna yaraşır biçimde davranmasını bekliyorum. Kendisini tanıdığım için bu olgunluğu göstereceğinden eminim.

NEDİM SABAN

İŞTE ÜSTÜN AKMEN'İN GÖNDERDİĞİ O AÇIKLAMA

"Medya Faresi" başlıklı tiyatro sitesinde yayımlanan Nedim Saban imzalı bir haberde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçılarından Hülya Karakaş'ın, tiyatronun geçmiş dönem Genel Sanat Yönetmenliğini yapmış Orhan Alkaya'yı "Mobbing" gerekçesiyle mahkemeye verdiği belirtildi. Aynı haberin "Tiyatro Dergisi" ve diğer bazı tiyatro sitelerinde de kendisine yer bulması üzerine, Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi (TEB), dün (17.12.2009) bir basın açıklaması yaparak, henüz yargıya intikal etmemiş bir konunun kamu önünde tartışmaya açılmasını doğru bulmadıklarını açıkladı. Nedim Saban "Medya Faresi"ndeki bugünkü (18.12.2009) yazısında haberinin arkasında durduğumu belirtti ve "Türk Mahkemeleri herkese açıktır. Buraya yansıyan dosyaları kamuoyundan saklamak değil, kamuoyuyla paylaşmak, bir mesleki onurdur," dedi.

Bu konuda görüşlerini açıklayan TEB Başkanı Üstün Akmen, Nedim Saban'ı tiyatrocu olma ciddiyetine yeniden davet ettiklerini belirterek: "Sevgili Saban yanlışa düşmüştür. Biz, "mobbing" iddiası yargıya intikal etmesin ya da kamuoyundan saklansın demiyoruz. Yargı yolu Hülya Karakaş'a elbette açıktır. Ama dava dilekçesi mahkeme kalemine verilmeden "Tiyatrodaki Mobbing Mahkemelik Oldu" başlığıyla haber yapmak etik değildir ve bu eylem Orhan Alkaya'ya yargısız infaz yapılması demektir ki biz buna karşıyız. Dava açılmadan, celse görülmeden ve sonuçlanmadan tescilli katiller için bile suç isnadında bulunamıyorsunuz. Nedim Saban nasıl oluyor da bir meslektaşını bu hale düşürüyor, mesleki açıdan kuşku duyuyorum," dedi.

Nedim Saban'a: "Hülya Karakaş, Avukat Eren Keskin'e ne 'muvafakatnamesi' vermiş" diye soran Üstün Akmen, mobbing'in duygusal bir saldırı olduğunu; sözcük olarak taciz, rahatsız etme ve kötü davranış anlamında kullanıldığını, kişiyi iş yaşamından dışlamak amacıyla kasıtlı yapılan bir eylem olduğunu vurguladı. "Orhan Alkaya, ima ve alayla Hülya Karakaş'ın toplumsal itibarını düşürmeye yönelik saldırgan bir ortam yaratmışsa yargılanır ve cezalandırılır. Ama Nedim Saban bilmeli ki mahkeme süreci avukata vekâlet verilerek başlamaz. Kaldı ki ortada herhangi bir avukata verilmiş vekâlet de yoktur. 'Mobbing' gibi ağır suçlama haberi, toplumda yeri ve ağırlığı olan bir tiyatrocuyu aşağılamak için kullanılamaz. Nedim Saban'ın tanımladığı gibi, 'bugüne kadar tiyatroda ırkçılık, sansür, yasaklama gibi ciddi konularla uğraşan' TEB, "aydın sorumluluğuyla" Orhan Alkaya'nın mesleki onurunu Nedim Saban'a da çiğnetmez," derken, Saban'ın: "... illa Alkaya ile ilgili bir açıklama yapmak istiyorlarsa, Harbiye'de kiralanan tiyatro salonu ile ilgili bir açıklama yapsınlar" önerisiyle ne kastettiğini anlayamadığını da söyledi.

18.12.09 12:15

(Kaynak: medyafaresi)