6 Ekim 2009 Salı


Teşekkürler umudun sesi!


Bundan altı yıl önce. O zaman 68 yaşındaydı. 2003 yılının Temmuz ayının on dördüncü gecesi Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahnedeydi.

O unutulmaz konserden büyülenmiş şekilde çıkan müzikseverlerin çoğu, tek bir şeyden; İspanyolca bilmeyişlerinden yakınıyordu. Aradan altı yıl geçmesine rağmen hiç aklımızdan çıkmadı Mercedes Sosa. Bir daha gelir mi hayallerini kurarken, önceki gün aramızdan ayrıldı bu büyük ses. Sadece sesi değil, yüreği de güçlüydü. Hayatı boyunca dilinden umudu düşürmedi; bu yüzden 'umudun güçlü sesi' de denildi sanatçıya. Sosa, çoğu insan hakları savunucusu sanatçılar gibi yoksul bir aileden geliyordu. 1935'te Arjantin'de doğmuş, 15 yaşında katıldığı yarışma ile radyoya girmişti. 'Halkın sesi' olarak askeri cunta rejimine karşı çıkmış, bunun meyvesini ise 1979'da önce hapse atılması sonrasındaysa sürgüne gönderilmesiyle almıştı. Sosa, Avrupa'ya giderek Paris'e, ardından Madrid'e yerleşti. Ama her konuşmasında memleket özlemini dile getirdi Arjantinli şarkıcı. Ancak 1982 yılında ülkesine dönebildi.

49 yıllık sanat hayatına 40'tan fazla albüm sığdırdı Mercedes Sosa. Ayrıca altı filmde oynadı. Değişime her zaman açıktı; halk müziğini rock ile harmanladı, opera şarkıcılarıyla birlikte albümler hazırladı. Onu milyonlara sevdiren belki de en önemli yanı yaşantısıyla yerel, sesi, içtenliği ve sıcaklığıyla evrensel olmasıydı. Gracias a la Vida (Teşekkürler Hayat) onun en beğenilen şarkısıydı. Daha doğrusu faşist Franco döneminde İspanya'da bir idam mahkûmunun son sözlerinden esinlenerek yazılmış bir halk türküsüydü. Hayat görüşünü tasvip edelim ya da etmeyelim, kabul etmemiz gereken bir şey var ki, Mercedes ya da namı diğer 'La Negra' sırf şarkı söylediği için değil, insanları düşündüğü için de sevildi. Düşünmeseydi kendisinin de dediği gibi, 'kaderi böyle olmazdı'... Gracias (teşekkürler) Mercedes Sosa! ZAMAN

ALİ PEKTAŞ İSTANBUL
06 Ekim 2009, Salı