28 Eylül 2009 Pazartesi

Midi'den Bulunmaz'a mektup

Merhaba Hilmi

Ekte, geçen hafta burada eşim Heidi'yle yaşadığımız bir akşamı aktarmak istiyorum sana; değişik şeylerin ilgini çektiğini bildiğimden.

İyi bak kendine; görüşmek üzere.

Midi



***


Ich höre dein Gebet/Senin duanı dinliyorum


Midi Mermer
28 Eylül 2009


İsviçre'nin St. Gallen kentinde bulunan St. Gallen Kilisesi'nin geçmişi, gerçi 1300-1400 yıl geriye gidiyor; ama sanıyorum bu kilise, bahçesinde dün akşam gerçeklesen olaya benim gibi ilk kez şahit olmuştur. Bundan 15-20 yıl öncesine kadar St.Gallen'de kimsenin hayal bile edemiyeceği bir olaydı bu.

Geniş bir organize komitesiyle, St. Gallen'de yaşayan her inançtan insanın katıldığı, dinler arası bir alışveriş akşamı düzenlendi. Kilisenin bahçesine kurulan sahnede vali, belediye başkanı ve iç işleri bakanından başka, diğer tüm dinlerden gelen büyük-küçük, kadın-erkek yüzlerce insanın katılmasıyla renk cümbüşüne dönüşmüştü âdeta. Her grup, birbiri ardından kendi inançlarına dayanarak ibâdetlerini yapıyorlar; diğerleri de bunu dinliyorlardı. Sıra Müslümanlara gelince, iki hoca ezanı iki sesli bir şekilde okudular ve ziyaretçiler tarafından alkışlandılar. Ayrıca bir grup (Arnavut, Makedonyalı ve Türkiyeli) çocuk, bilemiyorum hangi dua, ama bir duayı İngilizce çevirip, besteleyerek şarkı şeklinde sundular:

"Thank you very much ooo Allah, I love you very much ooo Allah!"

İşin ilginç yanı, o gün Ramazan'ın son günüydü. Eğlencenin sonunda, çocuklar kilisenin avlusundaki bu şölene katılan yüzlerce kişiye hurma ve su dağıttılar, birlikte iftar zamanı beklendi ve hep birlikte (Hiristiyan, Müslüman, Budist, Hindu ve daha bir çok diğer dinler) oruç açıldı.

Daha sonra bu kalabalık, Müslümanlar tarafından, Pfalzkeller denilen, şehrin en ayrıcalıklı eğlencelerin yapıldığı yerde akşam yemeğine davet edildi. Gerçi Pfalzkeller'e, alabileceğinden üç misli fazla misafir gelmişti, ama bu durum hiç kimseyi rahatsız etmiyordu. Önce namaz kılmak isteyenler arka tarafta bir imam eşliğinde namazlarını kıldılar ve daha sonra da hep birlikte yemek yenildi. Öylesine kalabalıktı ki Pfalzkeller, bizler gibi çoğu kişi dğ tabaklarını dizlerine alıp, merdiven basamaklarına oturarak yediler yemeklerini.

Benim dinle aşırı bağlarım yok; olmadı da. Eşim Heidi de öyle. Ve dinler belli amaçlara alet edilmedikleri sürece ve insanlara, birey olarak, güç verdikleri sürece, bir sorun görmüyoruz. Ne yazık ki geçmise baktığımızda, dinler genellikle amaçlara araç olarak kullanılmaktan kurtulamadılar.

Ama gene de böylesi bir akşam bizleri son derece mutlu etti. Bir ara sahnede konuşan birinin söylediklerini yabana atmak hiç de kolay değildi. "Eğer dünyada barış istiyorsak, bütün dinlere çok büyük bir görev düşüyor bu konuda" diyordu. "Ve bizler eğer bu akşam bunca dini bir araya getirebiliyor, birbirimizin dualarını dinleyebiliyorsak, bu konuda büyük bir adım atmış sayılırız. Bundan sonraki hedef, bunun daha uzaklara taşınması olmalıdır" diyordu.


***


www.fotograf-schaer.ch/galerie_02.htm

Not: Pfalzkellerıin nasıl olduğunu merak edenler yukarda verdiğim linke girip bakabilirler. Sayfayı açtıktan sonra, mause'la beraber sol taraftaki küçük resimlerin üzerine gidildiğinde, aynı resim sağ tarafta büyük formatta görülüyor. En ilginç olanı da en yukarıdaki iki resim. Pfalzkeller yeraltında olduğundan, kullanılmadığında girişi kapatılıyor. Mouse'u en yukarıdaki bu iki resmin arasında biraz hızlıca hareket ettirirseniz, bu yeraltı mahzeninin nasıl açılıp kapandığını görebilirsiniz.

Barışa giden yol nereden geçerse geçsin, denenmeden reddedilmemeli bence!