Türkiye tiyatrosunun düzey yitirmesi için özel çaba harcayanlardan linç çağrıcısı Kenan Işık, "Dünya Bir Oyun Sahnesi" programıyla çirkinlikler sunmayı sürdürüyor. Sözde, Oktay Kaynarca'ya karşı çıkar gibi yaparak, izleyicilere şirin görünmeye çalışan Işık, aynı zamanda AKP'li "artist başkan" Kadir Topbaş'a danışmanlık yapıyor. "Körler sağırlar, birbirini ağırlar" mantığını aşmayan kayıkçı kavgalarına tutuşan Işık, Theope yazarı Coşkun Büktel ve Bulunmaz Tiyatro yöneticisi Hilmi Bulunmaz'ın linç edilmesi için imza veren "önemli" tiyatro esnaflarından biri. Kaynarca'yla yapay bir tartışma kaynatan Işık'ın düzeysizliğini, bir kez daha anlayabilmek için aşağıdaki magazin yazısını okuyunuz. (HB)
Ekranda Kurtlar Vadisi gerginliği
Kenan Işık ve Oktay Kaynarca, ekranda, Kurtlar Vadisi dizisinin genç nesli şiddete yönelttiği ilgili bir tartışma yaşandı.
Kenan Işık'ın sunduğu 'Dünya Bir Oyun Sahnesi' bir tartışmaya sahne oldu. Bir dönem Kurtlar Vadisi'nde çok ses getiren 'Çakır' karakterini oynayan Oktay Kaynarca, dizinin genç nesil ve çocuklar arasında bir fenomen olması nedeniyle şiddeti tetiklediği ile ilgili düşüncelere katılmadığını ifade etti.
Bu sözler üzerine ikili arasında bir tartışma yaşandı. İşte o tartışma:
Kaynarca: Etkileneceğini düşünüyorsanız çocuğunuzun, seyrettirmeyeceksiniz!
Işık: Ben bu ekstra örneği bir ölçüde anlaşalım diye verdim.
Kaynarca: Seyrettirmeyeceksiniz o zaman. Çok net. Bunun çok kolay bir yolu var. Evinizde televizyon var ve bir şekilde onu seyrettirmeme yolunu seçeceksiniz
Işık: Televizyona her zaman hakim miyiz?
Kaynarca: Seyirci olarak mı?
Işık: Ya anne baba olarak?
Kaynarca: Olmalıyız! Bu kadar kaygınız varsa onu da halletmek zorundasınız
Işık: Yani evde televizyon yüzünden bir terör estireceğiz. 'Bunu seyredeceksin, bunu seyretmeyeceksin. Bak ben yukarı çıkıyorum, ben bulaşık yıkamaya gidiyorum, sakın olaki o kanalı açmayacaksın...' gibi
Kaynarca: Peki meseleye öyle bakalım. 'Benim çocuğum olsa ne yaparım?' diye bakıyorum meseleye. Ben mesela 'Kurtlar Vadisi çekilmemeli miydi?' sorusuna her zaman diyorum ki 'Evet çekilmeliydi!' Hala da söylüyorum, çekilmeliydi.
Işık: Ben çekilsin ya da çekilmesini tartışmıyorum, başka bir şeyi tartışıyorum
Kaynarca: Anladım ben söylediğinizi. Bu kadar bazı şeylerin müsebbibi mi, nedeni mi, çıkış noktası mı acaba?
Işık: Buna katılıyor musun ya da katılmıyor musun ya da neyse.
Kaynarca: Bence çok ütopik gibi geliyor bana. Çünkü eğer öyle olsaydı, bütün millet çılgınlar halinde televizyondaki insanlar gibi yaşardı sokakta ama o kadar öyle yaşamıyorlar. Hayatımıza çok etkisi var
Işık: Gündelik hayatımızı neler belirler? Kimler rol model olur?
Kaynarca: Geçen gün öyle bir yazı okudum. Yani işte 'Polislere örnek oluyor, Adanalı tiplemesi' diye. Gerçekten benim yaptığım işin bir polise örnek olabilmesi için bütün polislerin deli olabilmesi lazım! Bildiğiniz deli olması lazım.
Işık: Sevimli gösteriyor diyebilir miyiz?
Kaynarca: Sevimli gösteriyor diyebiliriz. Ama bu bir drama. Sadece şunu anlatmak zorundayız. "Arkadaşlar, bu televizyonda seyrettiğiniz her şey yalan! Bu bir sanal dünya, 'mış' gibi yapıyoruz biz!"
Işık: Burada sanatın da ucuna, kuyruğuna 'yalan' lafını yapıştırmak pek benim kabul edebileceğim bir şey değil! Aslında bu bir tasavvurdur. Tasavvur dediğimiz şey de sanat dediğimiz şey de gerçekse, hayatımızı doğrudan doğruya belirler. Neyse bu konuyu burada bırakalım. Çünkü sen işin tekniğinden bahsediyorsun ben sanatın başka bir tarafından... televizyongazetesi
(Kaynak: medyakafe.com)
***
Ayrıca bakınız: Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!