17 Mayıs 2009 Pazar

Sahne bölündü


Taraf/ÖZLEM ERTAN - Istanbul - 17.05.2009


“Cumhuriyetçi” tiyatrocuların “Laiklik tehlikede sessiz kalmayın” temalı yürüyüşüne “demokratlar”ın itirazı var

Aralarında Gülriz Sururi, Genco Erkal, Ferhan Şensoy gibi isimlerin de bulunduğu 500’e yakın sanatçının 18 martta yapmayı planladıkları ‘Laik Cumhuriyet Tehlikede, Sessiz Kalmayın’ temalı yürüyüş, sanat ortamına hâkim olan düşünce biçiminin gözler önüne serilmesine vesile oldu. Yürüyüşte, üzerinde ‘Yargı siyasallaşıyor, seyirci kalmayın’, ‘Çağdaş eğitim her gün darbe yiyor, seyirci kalmayın’, ‘Laik Cumhuriyet tehlikede, sessiz kalmayın’, ‘Bilim ışığı karartılıyor, sessiz kalmayın’ yazılı pankartlar taşıyacak olan katılımcıların hazırladığı çağrı metni ise şöyle: “Ülkemizde yaşanan son gelişmelere duyarsız kalınmaması konusunda 18 Mayıs 2009 Pazartesi 11.00’de Galatasaray Lisesi önünde buluşup Taksim Özgürlük Anıtına Çelenk bırakarak, Ulu Önder Atatürk’e saygı duruşunda bulunacaklardır.”

Türkiye’de insanlara bir şeyler ezberletmeyi amaçlayan eğitim sisteminin ne zaman çağdaşlaştığı, Müslüman olmayan vatandaşların devlet memuru olamadığı bir ülkeye laikliğin ne zaman uğradığı tartışma konusu. Ancak belli ki 18 marttaki yürüyüşe katılacak sanatçılar Türkiye’nin gerçekten çağdaş olduğunu ve bir süredir bu çağdaşlığın tehlike altında olduğunu düşünüyorlar. Herhalde ‘ülkemizde yaşanan son gelişmeler’le de Ergenokon soruşturması kapsamında yapılan tutuklamaları kastediyorlar.

18 marttaki yürüyüşe katılmayı düşünmeyen sanatçılar da var. Biz de bu sanatçılardan birkaçına ulaşıp, yürüyüşe neden katılmadıklarını sorduk.

Zeynep Tanbay: “Ben 18 martta yapılacak yürüyüşe katılmıyorum. Çünkü, fikre katılmıyorum. Bu ülkede insanların ‘şeriat gelecek, cumhuriyet elden gidiyor’ paniği yaşadığına da inanmıyorum. Çünkü bunun gerçekliği yok. Burası darbe hazırlıkları yapılan bir ülke ve asıl bu konuda panik yapılması gerekiyor. Keşke 18 marttaki yürüyüşe katılmayı düşünen sanatçı arkadaşlarım demokrasinin tüm kurumlarıyla ve gerçek anlamda işlediği bir ülkede yaşama özlemlerini dile getirmek için bir eylem yapsalardı. Eğer böyle olsaydı kesinlikle çok kalabalık olurduk. Bu ülkede sanatçıyım diyen insanların tüm kanıtlar ortadayken hâlâ Ergenekon’un bir aldatmacadan ibaret olduğunu düşünmeleri bana inanılmaz geliyor. Kendine sanatçıyım diyen ve sistemin ürettiği her türlü pisliğe karşı çıkması gereken insanların böyle bir yürüyüşe katılmalarını esefle karşılıyorum. Bu sanatçılar 18 mart yürüyüşü hakkında hazırladıkları ve bir internet sitesinde yayınlanan metinde, Atatürk için ulu önder ifadesini kullanıyorlar. Bence bu konuyu sosyologlarla görüşmek ve onlara sormak gerekiyor. Eğer 21. yüzyılda, sanat gibi yaratıcı bir işle uğraşan yetişkin insanların ‘ulu önder’ lafının altında birleşmesi normalse ben herkesten özür dileyeceğim.”

Deniz Türkali: “Kendini sanatçı olarak tanımlayanların her tür iktidar odağına itiraz etmesini gerekli ve doğal bulanlardanım. Ancak bir iktidar odağını protesto ederken başka bir iktidar odağının yandaşı ya da destekçisi olmaktan da uzak durmak gerektiğini düşünüyorum. O yüzden 18 marttaki yürüyüşe katılmayacağım.”

Lale Mansur: “Ben, ‘Laik Cumhuriyet Tehlikede’ sloganıyla düzenlenen yürüyüşe katılan sanatçıların çoğunun iyi niyetli olduğunu ve gerçekten böyle zannettiklerini düşünüyorum. Sanırım Tuncay Özkan’ın ‘Biz Kaç Kişiyiz’ hareketi gibi hareketler amacına ulaştı. Bu yürüyüşün toplumdaki bölünmüşlüğe hizmet edeceği kanaatindeyim. O yüzden yürüyüşe katılmayacağım.”

(Kaynak: Taraf)

OYUN'un notu: Kırmızılıkları biz yaptık. Linki biz verdik.