23 Nisan 2009 Perşembe

"Bazı sanatçı"ları eleştirmesine karşın, "Bazı sanatçı"ların adlarını vermek istemeyen Mahir Günşiray'ı, Melih Anık, gayet yumuşak bir dille uyarıyor!

Sürekli olarak beynimi kemiren soru kurtlardan biri de;

Avrupa Birliği fonlarından çöplenen tiyatrolar var mı, varsa hangileri?

Ben, Kültür Bakanlığı çanağı yalayıp, Efes Pilsen tezgâhtarlığı yaparak, Lions Ödülleri peşinde olanlardan nefret ettiğim gibi, Avrupa Birliği fonlarından çöplenenlerden de nefret ediyorum. Ancak, araştırmaya olanak bulamadığım için, AB çanağı yalayanlar hakkında somut bilgilere sahip değilim. Çok silik de olsa, Mahir Günşiray bu konuya değindiği için, kendisine teşekkür ederim. Ancak, Günşiray, AB çanağı yalayanların adlarını vermek istemiyor. Günşiray, çanak yalayanların adlarını vermediği için, Melih Anık kendisine serzenişte bulunuyor:

"'Bazı sanatçı'ların kim olduğunu da söyleseydi keşke."

Anık'ın, Tiyatro Dünyası'ndaki yazısından tadımlık sunuyoruz. Yazının tamamını okumak için, en altta verdiğimiz linki tıklayınız. (HB)

***

Tiyatroda Günlük 23 Nisan 2009


Melih Anık
23 Nisan 2009


"Bana Benzemeyen Kalmasın"

Mahir Günşiray, Avrupa Birliği’nin, o birliğe aday olan ya da çevresindeki ülkeler ve onların kültürleriyle ilişkiler kurarak, bir tür yakınlaşma sağlayarak, etrafında "kendine benzemeyen kalmasın" diye fonlar ayırdığını belirtiyor ve Türkiye’de "Onların bizi algılamasına uygun işler yapmaya başlıyoruz ki oranın kodlarıyla burada iş yapmaya çalışmak bana sahtekarlık olarak geliyor doğrusu. (...) Bazı sanatçılar oradan ilgi ve talep gelmeye başladığı zaman, kendilerini ona göre yönlendirmeye başlıyorlar. Böyle olursa, inandığım sahici tiyatroda, her sanatçının kendi içinden çıkacak, ona ait, onun dünyasını gösteren hakiki yaklaşımı bulmakta ve tutmakta büyük zorluk çekeceğiz" diyor. ( Cumhuriyet - 28 Mart 2009)

"Bazı sanatçı"ların kim olduğunu da söyleseydi keşke.

Günşiray, "İçten bir şekilde (tiyatro) yapılırsa ve içeriği ön planda tutan bir yaklaşım benimsenirse, o zaman seyircinin ilgisiyle karşılığı alınır. Bu sıcak ilişki doğarsa o 'tiyatrodan soğuyan izleyici'de daha çok ilgi gösterir." demiş.

Bu sözlerin, tiyatro dünyamızın özeleştiri yapmaya başlamasının göstergesi olduğunu düşünüyorum. Günşiray, "İyi tiyatro yaşayan tiyatrodur ve yaşayan tiyatro ile de samimi tiyatro anlayışı sürecektir" demiş.

Günşiray, "tiyatro"nun başına "sahici", "iyi", "yaşayan" ve "samimi" sıfatlarını koyarak tartışılmaya değer tesbitler yapıyor.

Aylar önce bir yazımda (www.tiyatrodunyasi.com / "Leonce ile Lena: Entelektüel Atraksiyon - Festivallik Oyun"), ben de bunları anlatmaya çalışmıştım. Öfkelenenler olmuştu. Şimdi benzer tespitleri duyuyor olmak içimi ferahlattı.

(...)

(Bakınız: Tiyatro Dünyası)