Kendi Gök Kubbemiz - Topal Ördek
Rıfkı Demirelli
5 Nisan 2009
Bundan böyle, Türk edebiyatında ve Türk tiyatrosunda sansür konusunu araştıranlar, Şehir Tiyatroları'nın 2008–2009 sezonunda Yahya Kemal Beyatlı’yı anlatan "Kendi Gök Kubbemiz" oyunundaki Yahya Kemal’ in "26 Ağustos 1922" adlı şiirine yapılan sansüre rastlayacaklardır.
Yine bundan böyle, sanat ve edebiyat dergileri, temalı özel sayılarını ya da dosyalarını sansür konusuna ayırırlarsa Şehir Tiyatroları'nda yöneticileri tarafından yapılan söz konusu sansüre yer ayıracaklardır.
Bu öyle-böyle bir sansür değil. Belgeli, kanlı-canlı tescilli somut bir sansür uygulamasıdır.
Sorumluların ipliği pazara çıkarılmıştır. Edepten uzak lakayt tutumları devam etmektedir. Söyleyecek tek bir sözleri bile yoktur.
Bu, dört dörtlük, dörtlük dörde bölünse bir satırını bile hazmedip okutmazlar. Tek tek kelimelerine ayırsak tek kelimesini bile yasaklarlar.
Sanki oyuncuların böyle bir yetkisi varmış gibi Toron Karacaoğlu’na "Ben istemedim attım" dedirterek sıyrılmak istiyorlar.
Bunu sakın diğer oyuncular duymasınlar.
"Kendi Gök Kubbemiz" oyununu 2009 / Nisan ayının programında görünce teknik açıdan da ihtiyaç duyduğum için 30 Mart 2009 Pazartesi günü yönetim kurulunda görüşülmek üzere kayıtlı dilekçe verdim. Ne mi oldu? N’olacak. Maalesef dilekçem de sansüre takıldı.
"Sahne Senin İstanbul" diye karşılamaya hazırlandığımız 2010 yılının arifesinde bu sansür başlı başına bir talihsizliktir.
Ben bu yılı, kendi adıma sansür senesi olarak ilan ettim. Geçmişte kalan seneleri, "…oyununun oynadığı sene" diyerek hatırlar, hatırlatırız ya işte, ben de bu seneyi ileride anarken, "hani şu ‘Kendi Gök Kubbemiz’ oyununa sansür uygulanan sene…" diyerek hatırlayıp hatırlatacağım. Doğal olarak yönetimi de "sansürcü" diyerek anmam çok normal.
***
Bana, "Sen sansürün resmini yapabilir misin?" diye sorarlarsa; bir an düşünür, yapabileceğimi söylerim. Bu düşünme esnasında, ince ince, kıvrımlı çizgilerin form oluşturduğu, ürkek beneklerin ve daha çok kara lekelerin başat olduğu soyut bir resim hayalimde oluşur. Geriye, bu hayali gerçekleştirmek kalır.
Bana, "Sen sansürün resmini yapabilir misin?" diye sorarlarsa; İşte bu çok daha kolay. Hiç düşünmeden cevap verebilirim. Şeker, yağ, un yani malzeme hazır. Geriye bir güzel harmanlamak kalıyor. Olay yedi katlı binanın son katında geçer.
Bu resmi yapıp, bu oyunu yazacağım, hem de yeni bir teknik deneyerek. Şöyle ki; metinler çifter çifter yazılacak. Sanatçı bunlardan birisini atabilecek. Bu keyfe keder kısımlar gitse bile oyunun omurgasına zarar gelmeyecek. Atmazsa da daha bi anlam katmış olacak.
İşte, taslak halinde bulunan bu sansür oyununu, gelecek sene "Genç Günler" programında sahnelemek üzere genç namuslu cesur bir yönetmen aranıyor.
Bir de Yahya Kemal Beyatlı’nın "26 Ağustos 1922" adlı dörtlüğünü, eksiğimizi tamamlamak amacıyla, Toron Karacaoğlu’nun oyundaki sesinden tıklayıp dinlenilsin diye siteye koyacağım.
Benden şimdilik bu kadar.
Biraz da, sansüre karşı olanlar, yetkili makamlar Yahya Kemal dostları, Türk Edebiyatı Vakfı, Yahya Kemal Enstitüsü, Yazarlar Sendikası, Yazarlar Birliği, gazete ve dergiler… İlgilensinler artık.
Ha… Şu başlıktaki "topal ördek."
Onu da bilmeyip merak edenler, bildiğini tahmin ettiklerine sorsunlar.
Muhabbetle.
Rıfkı Demirelli
03-05-2009
Yazarın Tüm Yazıları
Bu Yazıyı TAVSİYE ET!
(Kaynak: Tiyatro Dünyası)