19 Nisan 2009 Pazar

Çürümüşlüğün baş rolde oynadığı Türkiye tiyatrosunda, insan sıcaklığıyla bezenmiş bir yazı okumak isteyenler için, kaçırılmaması gereken bir fırsat!

Bu dergiyi satın alıp...
.
(Andria, Sema Göktaş'la söyleşiyor.)
.
.
...bu söyleşiyi mutlaka okuyunuz:
.
.
"Ömür Arıt de Andria'yla Aydın Arıt Üzerine"
.
.
"Ben bu dünyanın içine giremiyorum. Bu kendine mahsus bir Mason derneği gibi bir şey galiba, ben giremiyorum, nasıl girilir? Çok beğenilmiş bir sanat eseri, çok beğenilmiş bir yazı, fevkalede edebi kıymeti olan eserlerle giremezsem neyle girebilirim?"
.
(...)
.
"Gittim, Müjdat Gezen'le de konuştum, hakikaten anlayamıyorum bunu. Ben ne yapabilirim, herkes ne yapmış da olur olmaz eserler oynanmış? Yıldız Kenter, Aydın'ın eserlerini Pinter'ın eserlerine benzetmişti. Çok çektim, ama ısrar edeceğim, herhalde bir gün oynayacaklar."
.
(...)
.
"Şehir Tiyatrosu'nda Orhan Bey'le (Kazmacıbaşı, Örhan Alkaya / HB) görüştük, haklı olarak çok sevindim. Orhan Bey de herhalde istisna bir şey yapmadı. 'Tabii ki Aydın Arıt'ı aldım kadroma.' dedi. 'Oynayacak.' dedi. 'Bu sene programa koyuyorum.' dedi. Maalesef dediği çıkmadı. Defalarca aradığım halde kendisine ulaşamadım. 'Ne oldu?' diye soracaktım."
.
(...)
.
"Biliyorum ki Aydın ölmeyecek ve ölümsüzlüğü de eserleriyle yakalayacak. Ben buna inanıyorum. Nitekim bilmiyorum, hangi belediye, hangi hükümet geldiği zaman. Ama bir gün olacak, altın çamurla kararmaz parlar."
.
(...)
.
"Ertuğrul Muhsin'e gittim. Ertuğrul Muhsin'e gitmek çok zor bir şeydi. (...) 'Yalnız Aydın, niçin evinde içmiyor? Aydın'ı takip ediyorum, çok da seviyorum.' dedi. 'Çok iyi bir yazar ama dışarılarda içiyor.' dedi."
.
(...)
.
"Yıldız Kenter'e de gittim. 'Getir, ben Aydın Arıt'ın eserlerini oynayacağım. Siz de sahneye çıkın.' dedi. 'Benim sahneye çıkacak ne halim var, ne durumum var, bir oğlum var, olamaz.' 'Ama biz Aydın'ı çok takdir ediyoruz. Çok beğendiğimiz bir yazar. Pintervari' dedi Yıldız Kenter. 'Ama daha sonra görüşürüz, gişe yapmayacak.' dedi."
.
(...)
.
"Mesela Zeynep Oral benim kuzenim, ama katiyen Aydın istemezdi, Zeynep'e gideyim bir yazı bir şey, Aydın hakkında, Aydın'ın eserleri hakkında konuşayım istemezdi. Çok gururluydu, korkunç gururluydu..."
.
.
(Bakınız: Yeni Tiyatro, Mart-Nisan 2009, yıl: 2, sayı: 10, sayfı: 24)