12 Nisan 2009 Pazar








(tiyatrolar birliği)
Balıklıova köyü röportajı
.
.
12 Nisan 2009
.
.
İzmir Yenikapı Tiyatrosu 5. Balıklıova Köyü Kültür Sanat şenliğine katıldıktan 3 hafta sonra köyde 1. Tiyatro Şenliğini Menemen Belediye Tiyatrosu, Tiyatro Sekiz, Azerbaycan Oyun Çocuk Tiyatrosu, İzmir Yenikapı Tiyatrosunun oyunları Tuğrul Keskin’in şiir dinletisi ve Turgay Tanülkü’nün söyleşisi ile hayata geçirmişti. 2. Tiyatro Festivalinin çalışmalarının başladığı bugünlerde Balıklıova köylüleriyle, Tiyatromuz oyuncularından Fatih Koç’un ve ona yardımcı olan Nilay Şimşek’in yine Fatih Koç ve Açelya İçten fotoğraflarıyla oluşturduğu röportajı sizlere sunuyoruz.
.
- Öncelikle sizi tanıyalım…
.
- Ben Akın Yılmaz. Balıklıova su ürünleri kooperatif başkanlığı yapıyorum. Aynı zamanda Amaçlar derneğinde denetleyici görevindeyim. Amaçlar derneğinin kurucu üyelerindenim. Faaliyetimiz; Balıkçı arkadaşların tuttuğu balıkları satmak. Her gün mezat yapıyoruz. Bu şekilde arkadaşlara yardımcı oluyoruz. Daha önce yoktu böyle bir şey ve balıkları heba oluyordu. Birlikte hareket ederek kendi balığımızı kendimiz pazarlıyoruz. Hem birinci elde satmış oluyoruz hem de bizlerin gelirleri artmış oluyor.
.
- Amaçlar derneğinden biraz bahseder misiniz? Nasıl faaliyet gösteriyor?
.
- Köyün tanıtımında çok iyi rol oynuyor şu anda. Bizim amacımız köyü tanıtmak ve köyün eksiklerini gidermek, muhtarlığın yetişemediği yerlerde yardımcı olmak. Bir statünüz olunca insanlar sizi dinliyor. Biz daha önce 3-5 arkadaş bir yerlere, şu ihtiyacımız var diye gittiğimizde insanlar bizi pek kale almıyordu. Ama bir dernek adına gittiğimizde farklı oluyor. Daha ses getirmiş oluyor. Daha iyi bir köy, daha iyi bir çevre için çalışıyoruz.
.
- Ne zaman kuruldu?
.
- 2002 – 2003 gibi kuruldu. Şu anda başkanlığını köyümüzün emekli öğretmeni Meziyet ablamız yapıyor. Gayet başarılı, çalışıyor. Mesela bu tiyatro olaylarına gelince, bir gün geldi bana “başkanım tiyatro oynayacağız, nasıl yapabiliriz” dedi. Yer yok, bir şey yok. Balık hanemiz var balıkları sattığımız yer. Orayı boşalttık, sıralardan sahne yaptık. Çokta güzel bir oyun oldu. Aslında anlatılmaz izlenmesi gerekli. Sahnedeki çoğu insanın okuması, yazması yok, Eline repliği verseniz okuyamaz. Ama kulaktan dolma, çok kısa zamanda nasıl başardılar bilemiyorum, muhteşem oynadılar. Onları takdir ediyorum. İzleyenleri de çok takdir ettim. Çünkü o güne kadar Bir tiyatro anlayışları yoktu, böyle bir imkanları yoktu. O anda öyle bir kenetlenme oldu ki. Herkes bir şeyler getirdi, bayraklarla donatıldı. Köylünün bu şekilde tiyatroya adapte olması, iyi bir şekilde izleyip, iyi bir şekilde oynaması beni çok etkiledi.
.
- Oradaki emek, Özveride etkilemiştir değil mi?
.
- Muhakkak öyle. Birde beklenti; o kadar mükemmel bir oyun çıkarılacağı düşünülmüyordu. Ama mükemmel, gerçek bir oyuncu gibi oynadılar hepsi. Anladım ki bir maden var insanların içerisinde, bir cevher var ki böyle bir oyun çıktı.
.
- Balıklıova tiyatro festivalinin eksiklikleri var mıydı, bu eksiklikleri gidermek için neler yapılabilir?
.
- Siz daha iyi bilirsiniz; ışık düzeni vardır, ses düzeni vardır, bunlara imkan yoktu. Birde sahnenin akustiği yoktu. Ama bunlara gönül verdikçe yavaş yavaş giderilebilir.
.
- Tiyatro Balıklıova halkının yaşama bakış açısını etkiledi mi? Sizce Böle bir misyonu var mıdır tiyatronun?
.
- Etkilememesi mümkün değil. Muhakkak etkilemiştir. Tabi sahnelenen oyuna da bağlı. Yaşama dair oyunlar sergilenirse, insanların bundan çok net bir şeyler alacağına inanıyorum. Zaten etkilenmese, bir şeyler hissetmese, okuması olmadan, replikleri dinleyerek ezberleme zahmetine katlanmazdı her halde. Etkilenmese bu kadar mükemmel oynayamazdı. Ortada hiç bir şey yoktu. Oyun herkese bir şeyler vermiş ki, bütün insanlar yardım etti.
.
- Tiyatronun, Balıklıova’da Televizyon kültürüne alternatif olduğunu söyleyebilir miyiz?
.
- Valla alternatif olsa iyi olur. Bundan uzun yıllar önce, Balıklıova’ya elektrik gelmeden önce, Sinema vardı. Amcamın sinemasıydı. O sinema insanların bir araya gelmesi ve beraber sosyalleşmesini sağlıyordu. Ama televizyon İnsanları birbirinden koparıyor, sosyal faaliyetlerini kısıtlıyor. İnsan ilişkilerini de yıpratıyor.
.
- Muhtemelen Yoğun şekilde hala izleniyor, değil mi?
.
- Alternatifi yok. Balıklıova’da bir sinema yada bir tiyatro olsa %100 etkiler. Şimdi diyelim ki, benim eşimin yada ağabeyimin kış günü bahçeye gitmediğinde yapabileceği daha başka bir şey yok. Tiyatro etkinliklerini arttırabilirsek, 15 günde bir filan yapabilirsek, Televizyon bir şey vermez artık onlara. Bir sürü Brezilya dizisi gibi saçmalık diziler türedi, bunları izlemek istemez artık halk. Tiyatrodan aldığı onlara yeter.
.
- Tiyatroyu biraz daha yaygınlaştırmak, sıklaştırmak ve katılımı arttırmak gerekiyor herhalde?
.
- Tabi ki katılımı arttırmak gerekiyor. Ama şu anda olsa katılımın zaten yoğun olacağına inanıyorum. Çünkü Balıklıova halkı Bunu daha önce yaptı ve aynı zamanda isteklide.
.
- Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
.
- ben Balıklıova köyü muhtarı Tayyar Yıldırım. Balıklı ovanın yerlisiyim, 1939 doğumluyum. 5 dönem arsalığım, iki seferde muhtarlığım var. Hala daha da laik cumhuriyete laik olmak istiyorum. Atatürk’ün yolunda ilerliyorum. Saat 7 de kalkıp gece 11’e kadar Görev yapıyorum. Köyümde benden memnun. Durmadan çalışıyorum. Güzel Türkiye devletinin, güzel bir köyü olan balıklıova köyüne sizleri davet etmekten gurur duyuyorum.
.
- Balılıova’dan bahseder misiniz bize? Geçimini neyle sağlar?
.
- Balıklıova halkı geçimini zeytin, Enginar, çiçekçilik, bahçe, üçüncü planda da balıkçılıkla sağlıyor. Burada balıkçılar kooperatifimiz var. Hergün 10:30’da mezat oluyor, gelen vatandaş taze balık alıyor. Onun için Balıklıovamız Karaburun yarım adasının en şirin bir köyü. Küçükbahçe’si, Mordoğan’ı, Karaburun’u, Çeşme’si olduğu gibi buralardan geçiyor. Bende sahil yolu yaptırdım buraya, trafiği de azalttım. Bu sene güzel bir okul yaptırdım. İlk okul 8 derslik. 120 talebemiz var, inşallah Seneye 160 talebe yaparız. Bu sene düğün salonu yaptırdım. 500 kişilik. İçine de tiyatro salonu yaptık. Camimizi modernleştirdik. Köyüm için çalışmaya devam ediyorum.
.
- Geçtiğimiz yaz yapılan balıklıova tiyatro festivali sizce nasıl geçti?
.
- Çok güzel geçti. Hepiniz sağ olun, var olun. 2009’un yazında daha güzelini yapacağız inşallah. Tiyatrolar geldiği zaman yakındaki bütün Karaburun köylerini de davet edeceğim. Hepiniz tekrar bekliyoruz.
.
- Balıklıova halkının tiyatro yapma çabası sizce nasıl oldu, balıklıova halkı bunu nasıl karşıladı?
.
-Balıklıova köyü olduğu gibi hepsi tiyatro istiyor. Köyümüzde birde folklör ekibi kurduk. Kızlarımız oynuyor, oğlanlarımız sunuculuk yapıyor. Tiyatro oyunlarını ayda 4 defaya çıkaralım muhtar amca diyorlar. Bütün köyümüz 1700 nüfus, hepside tiyatroyu istiyor.
.
- Bir sonraki tiyatro festivalinin daha iyi olması anlamında neler yapılabilir?
.
- Ben muhtar olmasam dahi, gelen muhtarı da yönlendireceğim. Halkımızın tiyatroyu istediğini anlatacağım. Tiyatronun köyümüzü 10 basamak yukarılara taşıdığını anlatacağım.
.
- Gençlerin tiyatroyla buluşması, gençlere yararlı olduğunu düşünüyor musunuz?
.
- Çok yararlı oldu, bundan da yararlı olamazdı her halde. Daha da istiyorlar ama yazın dedim, kışın pek gelen giden olmuyor. Benim gönlüm ayda 4 defa tiyatro yapalım istiyor.
.
- Gençler belirli işlerde çalışırken, bu tip aktivitelere katılıyorlar değil mi?
.
- Evet, hepsi çalışıyor. Ayrıca iki tane kursumuz var, Tel kırma ve Boyalama kursları. Bu kurlara kızlarımız gidiyor, el emeklerini değerlendiriyorlar. Sonra satıyorlar. Bu sayede işsizlere imkan sağlamış oluyoruz. Balıklıova köyü çok aktif , çok güzel çalışıyor. Tiyatronun olması da kültürel bakımdan gelişim sağlıyor. Sizler de geldiniz, Allah sizlere bin sebap yazsın. Her vakit sizleri bekliyorum. Benden muhtar olarak ne istiyorsanız yapmaya hazırım.
.
- Bize önce kendinizden bahseder misiniz?
.
- Ben Mutlu Toprakdeviren. Doğma büyüme balıklıova’lıyım. Celal Bayar Üniversitesi Muhasebe bölümü mezunuyum. Meziyet abla sayesinde bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
.
- Tiyatroyla ilişkiniz nasıl başladı?
.
- Hiçbir bilgim yoktu. Meziyet abla sayesinde bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, köyümüzü tanıtmaya çalışıyoruz.
.
- Bugüne kadar tiyatroyla ilgili yaptığınız etkinliklerden, oyunlarınızdan bahseder misiniz?
.
- Genelde Atatürk’le ilgili, köylüyle ilgili oyunlar oynadık. “İçimizden Biri”, “Halkın Ekmeği” oyunlarında oynadık.
.
- Ne kadar süredir devam ediyor bu çalışmalar?
.
- Ben 2 yıldır içerisindeyim. Daha öncede devam ediyordu.
.
- Şu an çalışmakta olduğunuz bir proje var mı? Yoksa ara mı verdiniz?
.
- Şu anda yok ama başlayacağız herhalde.
.
- Geçtiğimiz yaz yapılan Balıklıova tiyatro festivali ile ilgi izlenimleriniz neler?
.
- Güzeldi, gün geçtikçe halk tarafından daha iyi algılanıyor. Mutluyuz
.
- Diğer tiyatroların katılımı nasıldı, onlarla ilişkileriniz nasıldı?
.
- Beklenmedik bir ilgi vardı. Bu kadar tiyatronun geleceğini beklemiyorduk. Ankara’dan, İstanbul’dan ve İzmir’den gelenler oldu. Çok memnun olduk.
.
- Balıklıova halkının festivalden sonra tepkileri nasıldı?
.
- İyiydi. Bu kadar kısa sürede, bu kadar iyi bir çalışmayı kimse beklemiyordu. Herkes memnundu.
.
- Bu festivali devam ettirmeyi planlıyor musunuz?
.
- Gittiği yere kadar devam ettirmeyi planlıyoruz. Tabi birazda gelecek dostların ve muhtarın tutumuna, desteklerine bağlı.
.
- Balıklıova halkının kültür-sanatla, tiyatroyla ilişkisi nasıl?
.
- Daha önce böyle bir şey yoktu. Köy tabi kendi yaşayışını idam ettirmeye çalışıyordu. Ama şu anda bütün köylü Tiyatroyu destekliyor.
.
- Necla Teyzecim Bize biraz kendinden bahset…
.
- Necla Karademir, 66 yaşındayım. Bakkal dükkanı açtık, o sırada pansiyon işlettik, ondan sonra tavuk şifliği açtık. Üç işi bir arada çocuklarla beraber epey yürüttük. Sonra ben astım oldum. Astım olunca dükkanı kapatmak zorunda kaldık. Pansiyonu çocuklara devrettik. Tavuk çiftliği kapandı. Sonrada iki yaşlı çekildik kendi kendimize. Geçinmeye çalışıyoruz.
.
- Tiyatroyla ilk kez bu yaz yapılan festivalle mi tanıştınız?
.
- Daha öncede bir sefer oynamıştım. Festivalde de oynadık. ! senedir tiyatroyla ilgileniyorum.
.
- Nasıldı tiyatro festivali?
.
- çok iyiydi, çok beğenildik. Hatta başka yerlerden çağrıldık. Bademler köyüne gittik ama cenaze varmış oynamadan geri döndük. Ankara’dan da çağrıldık ama gidemedik. Hala daha devamı isteniyor. Ama bir tiyatromuz yok. Bir tiyatro evimiz olsun istiyoruz. Ama biz böle de devam edeceğiz. En yaşlıları bendim. Gençlerle birlikte oyun oynadık. İzleyenler içinde ağlayanlar bile oldu.
.
- Diğer tiyatro ekiplerin oyunlarını beğendiniz mi?
.
- Beğendik. Gençlerimiz çok iyi oynadılar. Sen haber ver bize nerden isterlerse geliriz dediler. Hepsi hazırdı. Hepsi çok iyi gençlerdi.
.
- Replikleri ezberlemek sizin için zor oldu mu?
.
- Biraz zor oldu. Yaş ilerledikçe herhalde… ama yinede hiç şaşırmadan anlatabildim.
.
- Daha önceden imkan verilse yapmak ister miydiniz?
.
- Tabi. Benim dünür vardı, cesaretini toplayıp da senin oraya çıkman çok güzel bir şey dedi. Kendisi öğretmen olmasına rağmen… Ben de ne olacak dedim, hepimiz insanız. İki kelime Bilip de söylemek zor bir şey değil dedim.
.
- Eşinizin, çocuklarınızın desteği nasıl oldu?
.
- Çok desteklediler. Çocuklarım, damadım, gelinim bir gece için İzmir’den gelip izlediler. Hepsi çok mutlu oldular, beni de mutlu ettiler.
.
- Sizin gibi Balıklıova’nın yerlisi olup, sizi izledikten sonra bende yer almalım diyip heveslenen var mı?
.
- Var. Katılacak çok var. Hatta Meziyet hanımın katılın deyip de, katılmayanlar arasında pişman olan çok var. Ay diyor, kaçırdık diyor. Hepsi ağlamış.
.
- peki daha genç insanların tiyatroya ilgisi nasıl?
.
- Valla bundan sonra hevesli hepside. Hepsi istiyor. Yapacak olursanız biz varız diyen çok var. Katılmayanlar, Arkadaşlarını görüp de tama ediyor.
.
- Sizin aklınıza bir gün Balıklıova’da bir tiyatro festivalinde oyuncu olacağınız gelir miydi?
.
- Gelmezdi, hiç gelmezdi yavrum. Çok güzel bir şey oldu. Bademler bir burası iki her yerde söyleniyor. Aferin Balıklıova’ya diyorlar. Başka yerlerde bu yok. Bizim köyümüz gerçekten aydın bir köy.
.
- Osmancığım bize biraz kendinden bahset.
.
- Adım Osman Üleştiren. 17 yaşındayım. Doğma büyüme buralıyım. Babamın yanında çalışıyorum, babama yardım ediyorum. Liseye devam etmedim. Tiyatroya başladığımdan beri güzel sanatlar okumak hayalim oldu. O yüzden açık öğretime lisesine yazıldım. Açık öğretimden liseyi bitirmeyi planlıyorum.
.
- Tiyatro nasıl başladı senin için?
.
- Sağ olsun Emekli öğretmenimiz Meziyet abla var. Onun sayesinde başladık. İzmir yenikapı tiyatrosunun desteği oldu. “halkın Ekmeği” oyununda Atilla (Oğuz Tekin) ağabey bizleri yönlendirmeleriyle ilerledik.
.
- tiyatro yapmaya devam etmek istiyor musun?
.
- Tiyatro çok güzel bir şey. Eğer fırsatım olursa devam etmek istiyorum. Liseyi bitirip, üniversitede tiyatro okumak istiyorum.
.
- Sence Balıklıova tiyatro festivali nasıl geçti?
.
- İnsanlar pek alışık olmadığı için tiyatroya beklenti düşüktü. Ama baya kalabalık oldu. Diğer köylerden de katılım oldu. Otobüslerle insanlar geldi. Diğer şehirlerden tiyatrolar da geldi ve çok ilgi gördü. Çok hoştu. 3 gün sürdü. yarışmalar da yapıldı.
.
- Ne tür yarışmalar yapıldı?
.
- Yemek yarışması, futbol turnuvası, yüzme yarışması, voleybol turnuvası. Tan bir şenlik havasında geçti.
.
- Sen 17 yaşında gencecik bir insansın. Buradaki yaşıtların nasıl bakıyor tiyatroya?
.
- Benimle beraber ilerlemek isteyen çok arkadaşım var. Atilla ağabey yazları geliyor buraya. Onunla beraber oyunlar düzenliyoruz. Buraya emekli olup geldiğinde Her ay tiyatro oyunları çıkarıp, diğer köylere turneler düzenlemeyi düşünüyoruz.
.
- Sen hem okuyorsun, hem çalışıyorsun hem de tiyatroyla ilgileniyorsun. Diğer tiyatro yapan genç arkadaşlarında bu durumda. bu anlamda zor olmuyor mu?
.
- Şöyle bir şansımız var; çoğumuz ailelerimizin yanında çalışıyoruz. Ailelerimiz bize izin veriyor ve tiyatroya vakit ayırabiliyoruz.
.
- Tiyatro yaptıktan sonra ne fark oldu senin açından veya çevren açısından..?
.
- Tiyatroyu önce sevdik, sonra sevdirdik. Artık Ben tiyatroyu ilerletmek istiyorum. Sahneye çıkmak çok hoş bir duygu.
.
- Televizyon başında Geçirdiğin saatlerde bir azalma oldu mu?
.
- Zaten az izliyordum. Daha da azaldı diyebilirim. Haftalık oyunlar çıkarabilsek bütün köylüyü televizyondan biraz daha koparabiliriz.
.
- Peki son olarak bir sonraki festival için neler yapılabilir?
.
- Diğer köyleri haberdar etmek ve daha fazla tiyatro ekibinin gelmesi olabilir.
.
- Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
.
- Adım Remzi Ulaş Atunay. Lise 2 deyim. Tiyatroyu seviyorum açıkçası. Okulda da tiyatro faaliyetlerine devam ediyorum. Tiyatro bu sene hayatıma girdi. Ama çok iyi bir giriş yaptı diyebilirim. Bu sene içerisinde tiyatroya ilgim aşırı arttı. Severek yapıyorum.
.
- Balıklıova festivalinde hangi oyunda yer aldın?
.
- Atilla Oğuz Tekin yönetmenliğinde Brecht’in “Halk Ekmeği” oyununu sergiledik. Ekibin Tamamı yerli halktan oluşuyordu. Hepimiz amatördük.
.
- Halkın tepkisi nasıldı?
.
- Genel olarak benimle konuşan kişiler çok beğendiklerini söylediler. İyi şekilde tekiler aldık.
.
- Diğer tiyatro ekiplerinin festivale katılımına halk nasıl tepkiler gösterdi? Tiyatrolar arası dayanışmayı nasıl etkiledi?
.
- Katılımlar müthişti. Ama bir sonrakinde Daha fazla ekibin gelmesini istiyorum. Tiyatroyla bir şeyleri anlatmak, görsel olarak anlattığınız zaman bazı konuları farklı bir kitle oluşturuyorsunuz. Görsel olarak anlattığınız zaman köy halkı daha rahat mesajları alabiliyorlar. Sonrasında insanlarla konuştuğumuzda mesajların doğru mesajlar olduğunu söylüyorlar.
.
- Bir sonraki tiyatro festivalinde yer almayı düşünüyorsunuz her halde?
.
- Tabi ki. Büyük bir zevkle, gerek oyuncu olarak olsun, gerek bir şeyler yazarak olsun katkıda bulunmak çok isterim. Umarım o zaman Başarılı ve güzel şeyler yaratabiliriz. Katılımlarında yoğun olmasını bekliyorum ben. Ayrıca diğer tiyatrolarla ortak oyunlar da yapabiliriz. Onlar profesyonel olsalar da, ortak oyunlarda elimizden geleni yapacağımızı söyleyebilirim.
.
- kızlar, isimleriniz bize söyler misiniz?
.
E.A : Emel Altunay
.
B.Ç : Begüm Çınar
.
D.Ü : Damla Üleştiren
.
- Önce Emelle başlayalım o zaman. Emelcim Ne zamandan beri tiyatroyla ilgileniyorsun.
.
E.A : 6. Sınıftan beri okulda yapıyorduk tiyatro. Türkçe öğretmenimiz yaptırıyordu, birde tiyatro kulübümüz vardı okulda. Oyunlar oynadık. Birde bu yaz oynadığımız oyun vardı.
.
- Hangi oyunlarda yer aldın?
.
E.A : okulda “Avukat” diye bir oyun vardı. Orda oynadık. Balıklıova festivalinde bir oyunda şiir okudum.
.
- Balıklıova tiyatro festivali nasıl geçti sence, dışarıdan gelen ekipler nasıldı?
.
E.A : Hepsini çok beğendik. Çok güzeldi.
.
- Tiyatroya başladığından itibaren televizyona ilgin nasıl?
.
E.A : Azaldı. Fazla izlemiyorum.
.
- Tiyatroyla ilgilenmeyen arkadaşların vakitlerini nasıl geçirir. Sen nasıl geçiriyorsun?
.
E.A : Ben okuldan sonra okulda kalıp tiyatroyla ilgileniyorum arkadaşlarımla beraber.
.
- Peki Begün, sen de biraz kendinden bahset…
.
B.Ç : Ben hiç oyunda oynamadım ama oynamak istiyorum. 4’e gidiyorum. Tiyatro izlemeyi seviyorum.
.
- O zaman festivali de izledin, nasıl buldun?
.
B.Ç : Çok iyiydi, hiçbir eksiklik yoktu. Çok mutlu olduk.
.
- Damlacım sen hiçbir oyunda oynadın mı?
.
D.Ü : oynadım. - sen de bize biraz kendinden bahset bakalım…
.
D.Ü : Ben 6. sınıfa gidiyorum. Balıklıova ilk öğretim okulunda okuyorum. Tiyatro yapmayı seviyorum.
.
- Ne zamandır yapıyorsun?
.
D.Ü : ilk olarak, okula gitmiyordum. Külkedisi Sindirella’yı yapmıştık. Okuma yazma bilmediğim için konuşmadan rol yapmıştım, dans etmiştim. İlk öle başladı. Bu sene festival olunca katılmak istedim.
.
- nasıl buldun festivali?
.
D.Ü : Çok güzeldi, çok eğlenceliydi. Şenlik gibiydi. Bütün herkes çok beğendi.
.
- Tiyatro yapmaya devam etmek istiyor musun?
.
D.Ü : Çok istiyorum. Okulda sanat etkinlikleri dersinde tiyatro yapıyoruz. Hep katılıyoruz.
.
- Öğretmenleriniz nasıl destekliyor sizi?
.
D.Ü : Bir öğretmenimiz var, Gülseren öğretmenim, o ilgileniyor bizimle.
.
- Meziyet (Akseki) Hanım, Bize Balıklıova’dan, Balıklıova’nın tarihinden bahseder misiniz?
.
- Balıklıova çok eski bir yerleşim yeri. Dört ayrı yerde yerleşmiş. Mezar taşlarından yaptığımız araştırmalarda bilinen tarihi 500 yıllık. Ama daha önce ki kaybolmuş mezarlardan baktığımız zaman en az 750 yıllık. Korsanlar zamanında Denizden buraya korsanlar geldiği için, daha çok gizli yerlere, görünmeyen, bilinmeyecek yerlere yerleşmiş. Yeni yerleşim yerimiz köyün dördüncü yerleşim alanı. Daha önce iki dağın arasında yerleşmiş. İlk tiyatroya başlarken biz insanlar geçmişini bilsin istedik. Geçmişini bilmeyenler geleceğini kuramazlar. Onun için Toplumlardaki yozlaşma, bir yığın yerde, yurtlarını terk etmek zorunda kalışları geçmişlerini bilemediği için ve dış güçlerin bölmelerine, Parçalamalarına izin verdikleri için. Biz bunu önlemeye çalıştık. Mesela köyde ilk okulumuz 1928 yılında köy enstütüsü tarafından yapılıyor. Köyü satabilmek için köyü oradan aşağı indirdi yönetenler. “Taşlar düşecek, yok olacaksınız” dediler. Sonra satmaya kalktılar köyü. Alman gençlik dinleme merkezi filan dediler. Hala korkuyoruz, haberimiz olmadan satılacak diye. Yola çıkarken bunlar benim için çok önemliydi. Benim çocukluğumda anahtar diye bir olay yoktu. Evini kilitlemek çok büyük ayıptı. Dışardan gelen Vahit isminde bir kişi hırsızlık yapıyor. Ama herkes birbirinden utandığı için söyleyemiyor. Benim yağım azaldı diyemiyor. Böylesine köy birbirine bağlı, dürüst, böyle güzel genlerin yaşadığı bir yer benim köyüm. Onun için hem öğünüyorum, hem seviyorum hem çok seviyorum. Bunların yeniden ortaya çıkması lazım. Şimdi maalesef kapı kilitlenmeden komşuya gidilmiyor. Gelen misafir köyün misafiri olurdu. Gelen tek yabancı erkek gelirse, erkek eve alınamaz diye kahvelerde divan bulunurdu. Köyün öğretmenine sırayla yemek yapılırdı, gönderilirdi. Böylesi genlerin olduğu bir yer Balıklıova köyü. Maalesef dejenere edildi. Ve köy çok güzel olduğu için, Amerika’dan gelen barış gönüllüleri tarafından bozuldu. Yabancıya açık, yabancıyı içine alan bir yer. Köylüler bir iş yapamaz, hiçbir işe yarayamaz bilinci yerleştirilmiş, bunu aşılamışlar köye. Bir toplumu bölmek için, ilk önce o topluma kendinin bir işe yaramayacağını aşıladıklarını bir eğitimci olarak iyi biliyorum. 40 sene öğretmenlik yaptım ve öğretmenliğimin çoğunu kırsal kesime yaptım. Benim halkım yok, ben kendim halkım. Benim halkım diye halkı kendi malı gibi görenlere karşıyım ve buna çok kızgınım. Biz halkız, halkla birlikte şunu gördüm ki, Hep aşağalanmaya, koparılmaya, çocuklarımızdan ayrılmaya yöneltilmişiz. Kendi köyüme döndüğümde de bunu görünce, kendilerine gelmelerini, genlerini harekete geçirmelerini istedim. Onun için bizzat kendi yazdığım, Kendi tarihimizi, kendi yapımızı, kendi örf ve adetlerimizi içine alan bir oyunla başladık. Bizim köyümüzün en büyük şanslarından biri Ankara sanat’ın müdürü Atilla Oğuz Tekin de buradaydı. Oyunu sahneye koymadan 2-3 gün önce gelmişti. Beraber Köyümüze geçmişini, gençlerimize ninelerinin, dedelerinin ne oldukları tanımladık.
.
- Oyunun adı neydi?
.
- Adı bile yoktu. Balıklıova köy oyunu diye çıktık yola. Önemli olan kendimizi tanımaktı. Bu ikilimde yaşayan, bu iklimde gelişen, ister Türk olsun, ister Ermeni olsun, ister Boşnak olsun, buranın kültürü , bilhassa iklimi gerizekalı yetişmesine izin vermeyecek bir yer. Ama çok çabuk kandırılabilen insanlarız biz. Bunun için kendimizi iyi tanıyıp, Kendimize sonuna kadar güvenmemiz gerekir.
.
- Buradan yola çıktınız. Ne kadar süre önce?
.
- 2003’te yola çıktık. İki dönem yönetimde kaldım. Yönetimde kültür hizmetinde yer aldım. Ama sadece tiyatro olarak kalmadık. Yaşamımızı Tiyatrolaştırdık. Misal, misafir kabulünü tiyatrolaştırdık. Onları halk’a hep verdik. Gençler öğrenmeniz için oynamanız gerekir şeklinde verdik. Rumların buradan giderken bütün eşyalarını Buradan kişilere bırakıyorlar. 30 – 40 yıl sonra Torunu geliyor ve sandığı ona veriyorlar. Yani insan olmak, Rum olmak, İtalyan olma, ne biliyim Fransız olma değil, insan şu yada bu değildir. İnsan olmanın yapısı aşar bunları. Onlarda insandı, buradan gittiler emanet ettiler ve insan olarak dedeleri çok anlattığı için geldiği zaman, sandık hiç açılmadan onlara veriliyor. Onları çocuk görüyor ve ağlamaya başlıyor. Böyle bir ulusla birlikte yaşamışız. Bize söylenenler yalanmış.
.
- Peki festivale dönüştürme fikri nasıl çıktı?
.
- Dernek olarak Festivale dönüştürme fikri oluştu. Köyün kapalılığını gidermek, turizme dönüştürmek için oluştu. Çünkü bizim obamız çok dar. Turizme dönüştürüldüğü zaman ekonomileri daha iyi olacak ve Daha fazla çocuk okutabileceklerdi. O yüzden açılım gerekliydi, açılım içinde tanıtım gerekliydi. Bu yüzden bir festival havasında olursa daha çok kişi olacak, daha çok kişinin yararına olacak, köyün ekonomisi düzelecekti. El işlerimiz çok güzel. Tel sarma, tel kırma, iğne oyası becerikli bir yapıda. Bunların sergileri ve satışı sağlanabilecekti.
.
- Festivalde ki tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
.
- Her yerde tepki olacaktır. Bunları hoş görüyle karşılayıp, bunları çekişmeye dönüştürmeden, onları ön plana çıkarmak lazım. Onları görev almaya zorunlu hale getirmek lazım.
.
- Halkın tiyatroyla bütünleşmesi anlamında festival faydalı oldu mu?
.
- Hiçbir yerde, Nüfusa göre buradaki kalabalığı bulamazdınız. Herkes geldi.
.
- Balıklıova’da Tiyatroyu geliştirmek adına neler yapılabilir?
.
- Biz büyük şehir belediyesine çok amaçlı bina için ilk müraacat edenlerdeniz. Bize bu yönde sözlerde verildi. Hala bir ses seda yok. Biz çok amaçlı bina için çok istekliyiz. Ama es geçtiler gibi geliyor bana. İnşallah es geçmemişlerdir. Biz kendi çabalarımızla bir sahne yaptık. Köyümüzde ayrı bir tiyatro binası ve kütüphane yaptırmak niyetindeyim. Bunlar yaşamımdaki amaçlarım.
.
- Anladığımız kadarıyla şu anda tiyatro çalışmalarında bir durgunluk dönemi var…
.
- Şu anda düzenli bir çalışma mümkün değil zaten. Köyden kimseyi toplayamazsın. Gece – gündüz zeytinde. Balıkçısı da balıkta. Boş zaman oluşturmak güç.
.
- Peki Balıklıova halkının diğer gelen ekiplere yaklaşımı nasıldı?
.
- Şu benim çok hoşuma gitti. Festival sırasında bizimki hariç 13 oyun oynandı. Bana dediler ki biz geleceğiz, her şey bize ait, siz hiç karışmayacaksınız abla dediler. Ama gelince gece kalmak isteyenler oldu hata 3 gün filan kalanlarda oldu. Öyle olunca hem onlarla olacaktık, hem alış verişte olacaktık, hem mutfakta olacaktık, biraz çalkaladı haliyle. Bunu gittim köyün en yaşlı olana söyledim. Eve geleceksin yemek yapacaksın dedim, bakkala sana telefon edecekler ne isterlerse getireceksiniz dedim, hepsi hemen kabul ettiler. Hepsi ellerinden gelenin en iyisini yaptı. Yemekler yapıldı, yerler ayarlandı, Ben hiç karışmadım. Bide gelenlerden bir kısmı sahilde kaldı. Bir ara havai fişekler patladı silah sesleri gibi. Tabi ki çekiniyoruz. Onlar orda kalırken şikayet oldu AKP’lilerden. Karakola şikayet ettiler. Jandarma geldi eve izinlerimi gösterdim gittiler. Neyse seslerden sonra çıktım dışarı yürüdüm. Bizim gençler çıktı karşıma, “merak etme abla biz buradayız hiç bir şey olmaz, biz bekliyoruz burada, sen git yat” dediler. Ee Yanlarına gitsenize dedim. Yanlarına gidersek koruyamayız dediler. İkiye bölünmüşler bir kısmı bir tarafta diğer kısmı bir tarafta. Tiyatrocuları korkutmadan, haber vermeden orada bekliyorlar. Bu çok güzel bir şeydi.
.
- Peki tiyatro festivali gençler üzerinde ne gibi etkiler yarattı?
.
- Festivalden sonra ne olur seneye de oynayalım, devam edelim diyorlar ve bu sayede birayı bıraktırdık onlara. Ellerinde torba gördüğümde hemen geliyorlar, “abla valla ben içmiyorum babama götürüyorum” diyorlar. Daha önce içip içip gezenler, Şimdi farklı görüyor. Okulu bırakmış olanlar tekrar okula başladı mesela. Üniversiteye gitmeyi düşünüyorlar artık.
.
- İlerisi için planlar nedir?
.
- Atilla (Oğul Tekin- AST yönetmeni) geldikten sonra tiyatronun burada sürekliliğini kazdırmak ve devam ettirme kararında. Bizler de ona her bakımdan mutlaka yardımcı olacağız. O yüzden Sahne yaptırmak için uğraşıyoruz.
.
FATİH KOÇ
İZMİR
YENİKAPI TİYATROSU EMEKÇİSİ