(Aşağıdaki bazı sözcükleri biz kırmızıya boyadık. / OYUN)
Sanal âlemde Yeditepeli Aşk polemiği
Ömer Erbil
Sahnelenmesine ara verilen “Yeditepeli Aşk” isimli oyunun tartışmaları, Şehir Tiyatroları çalışanlarının yazıştığı mail grubunda da devam ediyor
İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenmesine ara verilen “Yeditepeli Aşk” isimli oyunun tartışmaları sürüyor.
Tiyatro camiası oyunun sansürlendiğini ileri sürerek İstanbul Şehir Tiyatroları yönetimini ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın Sanat Danışmanı Kenan Işık’ı eleştiriyor. Tiyatro ve sinema oyuncusu Can Gürzap da, Işık’ı eleştirenler arasında yer alıyor. Tartışmalar Şehir Tiyatroları çalışanlarının yazıştığı mail grubunda da devam ediyor. Işık ile Gürzap arasında süren polemik, kişisel suçlamalara kadar varıyor.
Işık neler yazdı?
Işık’ın Gürzap’la ilgili mail grubuna yazdıkları şöyle:“Öncelikle, nereden ve kimden gelirse gelsin bir siyasi iradenin sanata müdahalesine karşı olduğumu beni tanıyan herkes bilir. Bilmeyen varsa da orada burada dırdırlamadan önce yazılı ve görsel medyada defalarca dile getirdiğim bu görüşlerimi ihtiva eden kaynaklara ulaşır. Kuşkusu varsa benden ister, gönderirim. Ah o linç duygusu!.. ‘Dünyayı aldatmak için dünyanın rengine bürünen’ Lady Macbeth psikozu. Yeri gelmişken Türk tiyatro tarihinde bir oyunda belki de ilk kez göğüslerini açmıştı bir oyuncu (Sumru Yavrucuk - Lady Macbeth). TV ekranına benim genelde sansüre meyilli olduğumu rahatlıkla ve hiç yüksünmeden iddia eden Can Gürzap da ‘Vay be’ demişti bana. ‘Valla iyi cesaret.’ O günlerde Sumru’nun sadece oyunculuğu konuşulmuştu, göğüsleri değil. Oysa şu günlerde magazin basını Can’ın partnerini nasıl öptüğünden dem vuruyor sadece. Can’ın nasıl oynadığından değil...
Valla ne diyeyim Can. Seni en son gördüğümde (Park Kafe) Mine Acar’ın genel müdürlüğünü içine sindiremediğini söylüyor, tiyatronun ağabeyi olarak rejisörlerin oyunlarını çekmelerini teklif ediyordun bizlere. Ben çektim (Ölümsüz Öykü AKM) peki sen!...
Rahmi Dilligil’in genel müdürlüğü sırasında da sağa sola sallayıp duruyordun, biz de sana inandık ardın sıra gittik. Biz tiyatrodan atıldık ama sen!.. Sonradan Rahmi Dilligil ile aranızda bir ‘diyalog’ kurup karşılıklı anlaşmışsınız diye duyduk.”
Can Gürzap ise, Işık’a şöyle seslendi:
Gürzap: Dinle beni!
“Bay Kenan dinle beni. Ona buna sataşıp, esip gürlemişsin internette! Hiçbir sebep yokken bana da sataşmışsın... Ben senin cemaziyülevvelini bilirim. Pek çok şeyi herkese yutturabilirsin, ama benim yutmayacağımı da iyi bilirsin. Peki, sen nasıl sanatçı titrine sahip oldun, önce bunu bir gözden geçirelim. Bak sana hatırlatayım. Sanırım, 1970’lerin başında sen, birdenbire Devlet Tiyatrosu kadrosuna alınıverdin. Önce, Bursa, sonra da Ankara Devlet Tiyatrosu’nda bulundun. Peki, nasıl oldu bu iş?... Senin arkanda nasıl bir güç vardı da bir sınavla Devlet Tiyatrosu mensubu oluverdin. Devlet Tiyatrosu mensubu oldun, ama sanatçı olamadın. Seni bir günde Devlet Tiyatrosu mensubu yapabilen o güç, ne kadar büyük bir güç olursa olsun, herhangi bir kişiyi, bir günde sanatçı yapamaz. Bay Kenan, senin meslek hayatının başlangıcı politikadır...
Peki sen nesin bay Kenan? ‘Oyuncuyum’ diye geçinirsin, sahnede olduğun yerde sağdan sola dönmeyi beceremezsin. Rejisör diye geçinirsin; sahneye boca ettiğin oyunları anlaşılmaz hale getirip tüy diktiğini zannedersin. ‘Yazarım’ diye geçinirsin, yazdığını sandığın oyunlar, ite kaka oynattığın Devlet Tiyatrosu’nun dışında lise müsamerelerinde bile oynanmaz.
50 yaşından sonra televizyon ‘anchorman’lığına’ soyunursun, yüzüne gözüne bulaştırdığında da ‘bir kazaydı’ diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışırsın, ama paraları da cebine atmayı bilirsin. Ayrıca, hasbelkader, para dağıtılan bir yarışmayı sundun diye şöhret olup büyük para kazanmış olabilirsin, ama sunuculuk sanatçılık değildir. Sanatçılık zor iştir Bay Kenan.”
(Kaynak: Milliyet)