Neredeyse, şiir yazanın, şiir okuyandan çok olduğu ülkemizde, şiire verilen ödülün, şiirin pazar payını genişletme gayretinden öteye gidemediği kanısındayım. Ödül, meta estetiğini geliştirmekten öteye gidebilecek bir düzenek değil. Nesnelerin kullanım değerine karşı olan kapitalist üretim ilişkileri, ödülü de nesnelerin değişim değerine katkı sunmak için var ediyor. Siz, istediğiniz denli kullanım değeri oluşturmak için şiir yazın, ödül düzeneğinin tezgahına tutsak olduğunuzda, bu niyetiniz, "iyi niyet" olmanın ötesine geçemez. Kemal Özer de, aldığı ödülle, belki şiirinin pazar payını genişletebilecek; ancak, ödül papazlarının verdiği ödülü alarak, kapitalizmin yeniden üretilmesine katkıda bulunmuş olacak. Bizce, şiirin ödüle gereksinimi yok; ödülün şiire gereksinimi var. Şiir, ödülü tutsak alamaz; ödül, şiiri tutsak alır. Şiir, ödülü kullanım değeri anlayışına sürükleyemez; ödül, şiiri değişim değeri anlayışına sürükler. Herkes kendi bilir. Ben böyle düşünüyorum.
Ödül papazlarının Kemal Özer'e verdiği Altın Portakal Şiir Ödülü haberini Zaman gazetesinden aktarıyoruz. (HB)
Altın Portakal Şiir Ödülü Kemal Özer'in
Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl on üçüncüsü gerçekleştirilen Altın Portakal Şiir Ödülü'nün sahibi belli oldu.
Doğan Hızlan, Enver Ercan, Şeref Bilsel, Yücel Kayıran ve geçen yıl ödül alan Cevat Çapan'dan oluşan seçici kurul bu yıl oybirliğiyle ödülü, Kemal Özer'in Yordam Yayınları'ndan çıkan 'Temmuz İçin Yaralı Semah' adlı eserine verdi. Şaire ödülü, bugün sempozyumun ardından düzenlenecek bir törenle verilecek. Özer, Altın Portakal'a layık görülen 'Temmuz İçin Yaralı Semah' şiir kitabıyla Dünya Kitap Dergisi tarafından Kasım 2008'de 4. Altın Sayfa Edebiyat Ödülü'nün de sahibi olmuştu. 1935 yılında doğan Kemal Özer, İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı okudu. Yazıları, henüz öğrenciyken yayımlanmaya başladı. Üniversiteden arkadaşlarıyla birlikte, 1956-1960 yılları arasında 'a dergisi'ni çıkardı. 1965-1970 yılları arasında kitapçılık ve yayıncılık faaliyetlerinde bulundu. 1983'te üstlendiği Varlık Dergisi'nin yönetmenliğini 1990'a kadar sürdürdü. 1989'da Yordam Yayınevi'ni kurdu.
(Kaynak: Zaman)