5 Şubat 2009 Perşembe

"Özdemir Nutku skandalı", "Talat Halman skandalı" gibi skandalların tiyatromuzu çürüttüğü bir süreçte, İATP-G, önemli açıklamalarla koordinat saptıyor

İATP-G İNSAN HAKLARI İHLALLERİNE KARŞIDIR!


İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu - Girişim
5 Şubat 2009


İATP-Girişim bir süredir cinsel taciz, sansür, ırkçılık gibi temel insan haklarını ilgilendiren konuları, olgulara dayanarak kültür sanat kamuoyunun gündemine taşıyor. Böylece hem olguların net bir biçimde açığa çıkmasını sağlamaya çalışıyor hem de vicdani ve ahlaki tavır oluşturulması gereken meselelerin birer dedikodu malzemesi haline getirilmesini önlemeye…

İATP-G Cinsel Tacize Karşıdır!

100 eğitimcinin başlattığı "Eğitimde Cinsel Tacize Karşı İmza Kampanyası" cinsel tacize dair bir duyarlılık oluşturulmasını ve cinsel taciz yapmakla suçlanan tiyatro eğitmeni Mehmet Esatoğlu'nun güvenilir bir komisyon önünde hesap vermesini talep etmektedir. Kampanyanın bireysel imzacı sayısı 1000'e, kurumsal imzacı sayısı 70'e yaklaşadursun tiyatro camiasının bir bölümüyle tartışmalar sürüyor. Mağdur beyanatlarını da içeren Eğitimde Cinsel Taciz Dosyası, bu kesim tarafından vicdani bir kanaatin oluşması için yeterli(!) bulunmuyor. Taciz gündeminin suni ve iktidar çatışmalarının bahanesi olduğunu savunanlar, dünyadaki kriminal suçları olan "değerli" sanatçıları örnek gösterenler, "tiyatro camiasında bu kadar tacizci varken neden bu adamın üzerine bu kadar gidiyorsunuz" diyenler, tacizcinin tescillenmesi için mahkeme mührü arayanlar; görmeyenler, bilmeyenler, duymayanlar… Bu kesim yaşanmış olayları, mağdur beyanatlarını görmezden gelerek, dahası taciz gibi ağır bir suçu sulandırarak kültür sanat alanının yozlaştırılmasına onay veriyor. Hatta kimi zaman daha da ileri giderek, taciz karşıtı kampanyayı faşistlikle suçluyor, temel insani değerlerin utanmazca altını oyuyor. İATP-Girişim olarak insan haklarına duyarlılık çağrımızı yineliyoruz. Ne pislikleri halının altına süpürmeye çalışan anlayışın ne de pislikleri görmezden gelen anlayışın kirlenmekten kurtulabileceğini düşünüyoruz. Adaleti devletten beklemek yerine insan hakları konusunda uzman, tarafsız ve tarafların üzerinde uzlaştığı bir komisyonun, taciz suçlamasını ve Mehmet Esatoğlu'nun vereceği beyanatı değerlendirerek bir kanaat oluşturması gerektiğini savunuyoruz.

İATP-G Sansüre Karşıdır!

İATP-Girişim'in bir süredir gündeminde olan diğer bir mesele ise tiyatro alanındaki sansürdü. 2007 yılında düzenlenen 3. Aydın Tiyatro-Drama Günleri'ne katılmak isteyen Yenikapı Tiyatrosu, "Palto" adlı oyununun finalinde "Enternasyonel" marşı söylendiği için şenliğe dahil edilmedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesindeki Şehir Tiyatroları'nda oynanan "Yedi Tepeli Aşk" adlı oyun, fail-i meçhul tepkiler nedeniyle gösterimden kaldırıldı. Tiyatro Boğaziçi'nin "Biz, Siz, Onlar…" adlı oyunu, içerik gerekçe gösterilerek; Leman Kültür Merkezi ve Canşenliği Oyuncuları'nın ortaklaşa hazırladığı "Laz Marks" adlı oyun keyfi gerekçelerle belediye salonlarında yer bulamadı.

Yenikapı Tiyatrosu'nun Aydın Tiyatro-Drama günlerine dahil edilmemesinin nedeni şöyle açıklanıyor: Oyunun finalinde yer alan Enternasyonel marşı Aydın'ın olağanüstü toplumsal koşullarında infiale neden olabilir. Festival komitesinden Özgür Başkaya'nın olağanüstü toplumsal koşulların ne olduğuna dair bir açıklama yapması talep edilmişti. Fakat Özgür Başkaya konuyu aydınlığa kavuşturmak yerine bilinmezliğe sürüklemeyi tercih etti. Olguların aydınlatılması ve kamuoyunun bilgilendirilmesi yerine delillerin karartılması Türkiye'de sık sık karşılaştığımız bir durum. Öte yandan sansür gibi faşizan bir uygulamayı çeşitli nedenler öne sürerek yürürlüğe koymak, sonra bu nedenleri bahanelere dönüştürmek, sonra da muhalif-alternatif-devrimci vs. sanat sözcülüğüne soyunmak kabul edebileceğimiz bir durum değil. Sansür iddiasının sahibi Yenikapı Tiyatrosu'ndan Orçun Masatçı'nın önerisini destekliyor, tarafların bir araya gelerek konuyu yüz yüze tartışmasını ve ardından kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, yaklaşan yerel seçimlerin de etkisiyle, yoğunlaştırdığı sansür uygulamalarını ifade özgürlüğünün engellenmesi olarak yorumluyor, Belediye'nin keyfi faşizan tutumundan vazgeçmesini ve kamunun kullanımı için inşa edilen tiyatro salonlarının tiyatro gruplarına acilen açılmasını talep ediyoruz. Ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, Şehir Tiyatroları'nda "Alevi vatandaşlarımızın kültürel hassasiyetleri" sebep göstererek bir oyunu durdururken, Türkiye'deki azınlıkların kültürel hassasiyetlerini, haklarını, ifade özgürlüklerini savunan oyunlara "içeriği nedeniyle" salon açmıyor oluşunu ve böylelikle "kültürel hassasiyetler" meselesini açık bir biçimde siyasi manipülasyon alanı haline getirmesini kınıyoruz.

İATP-G Irkçılığa Karşıdır!

Son olarak "gazeteci" Aykut Işıklar'ın köşesinde, Nedim Saban'ı Musevi kökenleri nedeniyle "suçlaması" ve bir tiyatro sanatçısı olarak Nedim Saban'ın "yarım Türkçeyle" konuşmasını ırkçı saiklerle aşağılaması, Kurtlar Vadisi'nden fırlayan Atilla Olgaç'ın Kıbrıs'ta askerlik yaparken 19 yaşındaki esir bir Rum askerini infaz ettiğini gururla anlatması tiyatro kamuoyunda ırkçılık tartışmalarını alevlendirdi. Taciz gibi, sansür gibi ırkçılık da bir insanlık suçudur. İATP-Girişim olarak, ırkçılıkları yaptığı açıklamalarla tescillenmiş bu kişilerin Türkiye'nin faşizan ikliminden cesaret aldıklarının farkında olduğumuzu belirtiyor; bu iklimi yaratan karanlığın sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz.

(Kaynak: istanbul alternatif tiyatrolar platformu - girişim)