9 Şubat 2009 Pazartesi

Hilmi Bulunmaz'ın hapishane arkadaşı Numan Kurtulmuş tarafından yönetilen Saadet Partisi de tiyatroculara adaylık vererek vitrinini zenginleştiriyor!

Saadet Partisi'nin Çankaya adayı Esra Acun


Tarih, 2 Temmuz 1981. Mekan, İran Konsolosluğu. Konsolosluk bahçesindeki yüzlerce kişinin haykırdığı "Kahrolsun Amerika, Kahrolsun Rusya" sloganları, tüm Eminönü'nü inletiyor. Ben de bahçeye girip sloganlara sesimi katıyorum.

Oysa her şey hazırlanmış...

Sağcılardan da adam toplamaları gerekiyormuş. Biz iki Marksist; tıpkı Numan Kurtulmuş gibi Ordu / Ünye doğumlu olan ve çok erken yaşta yitirdiğimiz Hasan Akın'la ben, sloganların etkisinde kalarak, bu senaryonun parçası oluyoruz. Polis, kitleyi almak istiyor; kitle direnip teslim olmuyor ve asker sözü alarak, askere teslim oluyor. Daha kapıdan çıkar çıkmaz, 12 Eylül Faşizmi'nin askeri, bizleri işkenceci polislerin eline teslim ediyor. Grup kararına uymaktan başka çaremiz yok. İşkence tezgahında işlenecek birer malzeme olarak yüce(!) Türk polisine teslim ediliyoruz!

Sonra...

Hasdal Kışlası'nın hapishaneye dönüştürülen işkencehanelerine tıkılıyoruz. Hemen her gün işkence! Özellikle, tüm özel yaşamımızı bizden daha iyi bilen özel polislerimiz ve o ana dek çok yakın arkadaşım olduğunu sandığım ve o andan sonra işkenceci olduğunu öğrendiğim doktor Erkan Mete (oysa Kocamustafapaşa'dan kalkan belediye otobüsünün sahanlığında tanıştığımızda, o "Kurtuluş"tan yanaydı, ben de "Halkın Yolu"ndan yürüyordum!), benimle çok yakından ilgilenip tabldot işkence yerine, alâkart işkence görmemi sağladılar. Aradan yaklaşık otuz yıl geçmesine karşın, ne işkenceci polisleri, ne işkenceci doktor Erkan Mete'yi, ne de sözüne güvenilmez askerlerin sözünü unutmadım, unutmuyorum ve ölünceye dek unutmayacağım!

Numan Kurtulmuş da bizimle aynı koğuştaydı. Tam 57 gün birlikte kaldık. Numan'ı hapishane öncesinden de tanıyordum. Şu anda da işyerimin bulunduğu sokakta Numan'ın amcası, adaşım Hilmi Kurtulmuş'un o zamanlar Fetih Matbaası vardı. Hilmi Kurtulmuş, sağcı olmasına karşın hoşsohbet, sözü dinlenen entelektüel biriydi. Benim Marksist olduğumu bilmesine karşın, ikna yöntemini bir türlü elden bırakmadan, benimle uğraşmayı sürdürüyordu. O sırada, İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci olan Numan'la samimiyetimiz giderek artıyordu. Numan, sağcı ve entelektüel bir gençti. Benden dört yaş küçük olduğu için, ayrıca yaşıma saygıdan ötürü, son derecede efendi bir söylemle benimle sohbet ederdi.

Aradan yıllar geçti...

Ben hâlâ Marksist ve entelektüelim. Numan da hâlâ sağcı ve entelektüel.

Tabii ki benim gönlümde işçi sınıfının iktidarı var.

Ancak...

Recep Tayyip Erdoğan gibi anti-entelektüel biri yerine, Numan'ın entelektüelliğini yeğlerim.

Ehven-i şer meselesi...

Radikal gazetesindeki "Sonunda Milli Görüş de açıldı!" haberinden, tiyatroyu ilgilendiren bölümü, okurlarımızın dikkatine sunuyorum. (HB)


(...)

Saadet’in Çankaya adayı tiyatro sanatçısı

SP’nin Çankaya adayı Esra Acun’un tiyatro sanatçısı olduğu belirtildi. 1973 yılında Ankara’da doğan Acun, Demokrat Parti eski Kayseri Senatörü Dursun Acun’un kızı. Ankara Konservatuarı’nda iki yıl tiyatro eğitimi alan Acun, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda misafir oyuncu olarak görev yaptı. Türkiye’nin ilk kadın pondomim sanatçılarından olduğu ifade edilen Acun, Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Bekar olan Acun’un, SP Kadın kolları toplantılarına katıldığı ifade edildi.

(Kaynak: Radikal)