BEKSAV "Halkların Kardeşliği İçin 100 Dakika Oyun" Etkinliği
Bülent Sezgin - Deniz Aydın
25 Şubat 2009
21-22 Şubat 2009 tarihlerinde İATP-G tarafından düzenlenen Kültürel Çoğulcu Tiyatro Günleri ile aynı tarihlerde, Bilim Eğitim Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV) ‘Halkların Kardeşliği için 100 Dakika Oyun’ başlıklı bir gece düzenledi. 22 Şubat günü Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Sahnesi’nde 15’e yakın tiyatro grubunun desteği ve yaklaşık 400 seyircinin katılımıyla gerçekleşen etkinliğe, İATP-G üyesi Tiyatro Boğaziçi Biz-Siz-Onlar adlı oyununun Kamber Ateş epizodundan bir bölümü sergileyerek etkinliğe katkı sundu.
BEKSAV’ın 14. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlendiği ‘Halkların Kardeşliği için 100 Dakika Oyun’ etkinliğinin açılış konuşmasında BEKSAV Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Orman, 1995 yılında kurulan vakfın kapitalizmin konservatuarlarında yer bulamayan yüzlerce gence kapısını açtığını, BEKSAV’ın alternatif ve muhalif bir kültür kurumu olarak baskılara maruz kaldığını, ancak gelinen nokta itibariyle kurumsallaşma adına önemli adımlar atıldığını vurguladı. Geçmiş yıllardan farklı olarak her kesime katılım çağrısı yapmaya başladıklarını belirtti.
Oldukça uzun süren (yaklaşık 45 dakika) açılış konuşmalarında, yaklaşan yerel seçimler öncesinde politik konjonktüre dair “Biz Varız Platformu” bünyesinde çalışan sosyalist belediye başkan adaylarının tanıtım konuşmaları ve BEKSAV 14.kuruluş yıldönümü için gönderilen tebrik mesajları damgasını vurdu. Ayrıca Turkuaz Holdinge devredilen Sabah-ATV Şirketler grubundaki basın emekçilerinin yapmış olduğu grev süreci gündemleştirildi. Gazeteciler Sendikası üyesi ve grev sözcüsü grevdeki son durumu aktardı. Oldukça samimi ve öz-eleştirel bir tonda konuşan grev sözcüsü 500’e yakın çalışan içinde ancak 10 kişinin greve çıktığını belirterek medya sektöründe örgütlenmenin zorluklarını dile getirdi. Ayrıca İnsan Kaynakları departmanları tarafından ömür boyu işsiz kalma tehdidi ile karşılaştıklarını ve işsizlik korkusundaki çalışanların greve destek vermediğini belirtti.
Etkinlik, art arda sergilenen kısa oyunlar ve bunların arasında seslendirilen canlı müziklerden oluşmaktaydı ve iki perde halinde seyirciye sunuldu. Etkinliğin gelişim süreci bilindiği gibi, 100 kısa oyun olarak başlamış, fakat daha sonra yeterli oyun bulunamayınca 100’ (yani 100 dakika) olarak değiştirilmişti. Bunun nedeni ise, bize göre Türkiye’de hakların kardeşliği temalı prodüksiyon üreten sanat kurumlarının oldukça az olmasıydı. BEKSAV’ın iyi-niyetli girişimi bu anlamda tam karşılığını bulamamıştı. Ama sonuçta ortaya, hakların kardeşliği konseptindeki müzik dinletilerinin de desteğiyle, 100 dakikalık bir gösteri ortaya çıkmıştı. Öncelikle şunu belirtmek de yarar var. Özel kurgusal bir bağlantı ve sahne geçişleri olmaksızın yaklaşık 15 tane kesit (tiyatro, dans-performans, folklor gösterisi ) izledik. Gösterilerin bir kısmı geceye katılan tiyatro toplulukların var olan gösterilerinden kesitler bazıları ise özel olarak bu gece için hazırlanmış etkinliklerdi. Etkinliği izlerken aldığımız notlardan yararlanarak hazırladığımız kısa yazımızda önemli bulduğumuz noktaları vurgulamak istedik.
1. PERDE
1.OYUN: Alegori Dans Tiyatrosu:
Oyun kimlik inşası, yaftalama, hedef gösterme ve bu bağlamda Hrant Dink cinayetini de konu alan sözsüz bir dans tiyatrosu çalışmasıydı. Sergilenen gösteriler içinde en gerek icra gerekse de dramaturjik çerçevesi açısından en başarılı bulduğumuz parçalardan biriydi. Sahneye çıkan oyuncu-dansçılar kareografik bir şekilde resim fırçalarıyla birbirlerini boyayarak ifade özgürlüğünün engellemesini dans ederek vurguladılar. Gösterinin sonu H-E-P-İ-M-İ-Z-! şeklinde dansçıların ayaklarıyla oluşturduğu bir pankartla bitti.
MÜZİK: İki vurmalı çalgıyla sözsüz bir parça icra edildi.
2.OYUN: Tiyatro Fabrikası:
Propaganda tiyatrosu (ajit-prop) olarak değerlendirilebilecek bu kesit, savaş karşıtı bir hikayeden bahsediyordu. Oyunda Irak ve Filistin Savaşları, Büyük Orta Doğu Projesi konu edilmekteydi. Tek dilli, Türkçe bir oyundu. Oyuncuların yüzlerindeki maskeler egemen medyatik güçleri ve devlet adamlarını simgeliyordu. Resmi propagandaya isyan eden ana karakter ise, “Biz milyonlarca kişi savaşı yenebilecek miyiz?” sözcükleriyle seyircinin desteğini almaya çalışıyordu.
3.OYUN: Destar-Theatre
Etkinliğin ilk Kürtçe oyunu olan ürün, “halkların kardeşliği” olgusunu ve taleplerini ciddiye almayan ayaktakımının absürde varan grotesk bir yorumla sahneye taşındığı bir çalışmaydı.
MÜZİK: Kemençe ve vokalden oluşan Lazca bir parça seslendirildi.
4. OYUN: Tiyatro Arın
Zonguldak’ta maden işçileriyle çalışma yapan Fahri Bozbaş’dan öğrendiğimiz kadarıyla arın kelimesi, madenin en dibi, en alt noktası anlamına geliyordu. Kesit bir maden işçisinin çalışmasını ve ekmeğini diğerleriyle bölüşmesini konu edinmekteydi ve söz kullanılmadan mim yoluyla icra edilmekteydi. Ancak icracının fiziksel aksiyon çizgisi anlaşılırlık bağlamında biraz sorunluydu.
5. OYUN: Tiyatro Boğaziçi
Biz, Siz, Onlar adlı oyunun Kamber Ateş episodunun son sahnesi sergilendi. Parça, Kamber Ateş isimli mahkûmun anadili Kürtçe olan ve tek kelime Türkçe bilmeyen anasıyla telefonda Türkçe konuşmak zorunda bırakılması üzerine kurulu bir oyundu. Sergilenen gösteriler içinde dram sanatına en yakın örneklerden birisi olarak sahnelenen bir kesitti.
MÜZİK: Kemençe ve vokalden oluşan Lazca bir parça daha seslendirildi.
6. OYUN: Alternatif Sanat Oyuncuları
Bu oyun, terörizm ve savaş olgularını ABD politikaları üzerinden işleyen ve bu politikalara toplum nezdinde gösterilen rızayı eleştiren bir örnekti.
MÜZİK: Türkçe bir parça, bağlama, gitar ve vurmalı ile beraber icra edildi.
7. OYUN: Hayal Oyuncağı
Kafkasya’ya, Adige’ye turist olarak giden bir grup gencin Adige danslarını icra eden bir toplulukla karşılaşması üzerine kurulu gösteri, Adigece-Türkçe sergilendi. Bu parça daha çok, teatral bir buluşla sahneye taşınmış bir dans-müzik gösterisi olarak değerlendirilebilir. Ancak oldukça uzun süren folklor gösterisinin dramaturjisi bizce çok net anlaşılamadı. Sahneye giren oyuncular grubu folklor gösterisi ile tam olarak bütünleşemediği için, eklektik bir üslup ortaya çıkmıştı.
2. PERDE
1. OYUN: Ada Dans Tiyatrosu
Anti-entelektüalizm ve üç maymunu oynama temaları üzerine kurulu gösteri, dans tiyatrosu formunda ve sözsüz olarak sergilendi. Sergilenen gösteriler içinde gerek icra gerekse de dramaturjik çerçevesi açısından başarılı bulduğumuz parçalardan biriydi.
MÜZİK: Yan flüt, gitar ve vurmalı sazlar eşliğinde Ermenice bir parça seslendirildi.
2. OYUN:
Teatro Bakur Faili meçhul cinayetleri konu alan oyun, Kürtçe-Türkçe bir anlatının müzik eşliğinde icrasına dayanıyordu. Sergilenen gösteriler içinde en gerek icra gerekse de dramaturjik çerçevesi açısından başarılı bulduğumuz parçalardan biriydi.
3. OYUN: Yenikapı Tiyatrosu
Tüketim toplumu ve kapitalizm temalarını işleyen kısa oyun, mim formunda ve sözsüz biçimde sahnelendi.
MÜZİK: Buzuki ve gitarla Rumca bir parça icra edildi.
4. OYUN: Mosakkale Tiyatrosu
Ardeşenliler Kültür ve Dayanışma Derneği bünyesinde çalışmalarını sürdüren topluluk Laz bir ailenin bir bayram sabahı buluşmasını konu alan kısa oyunlarını, Lazca-Türkçe sergilediler ve oyun tulum eşliğinde oynanan horonla sonlandı. Halkların kardeşliği konseptini en iyi yansıtan gösterilerden birisiydi.
5. OYUN: Teatra Avesta
Topluluğun Araf adlı son prodüksiyonundan bir bölüm, Aydın Orak’ın stand-up tarzına yakın oyunculuk üslubuyla sergilendi. Musa Anter’in yaşamından kesitler, Kürtçe-Türkçe sahnelendi. Oyun seyircinin üslubu açısından en çok tepki verdiği kesitlerden birisi oldu.
MÜZİK: Bu kısımda Arapça bir parça seslendirildi.
6. OYUN: Köşebaşı Tiyatrosu Bu oyun ise İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Gazze’li bir çocuğun dramını temel almaktaydı. Ancak Brechtyen bir dramaturjiden oldukça uzak bir şekilde sergilenen oyun, yaşanan savaşı ak-kara şeklinde göstermeye çalışıyordu. Örneğin siyahlara bürünmüş İsrail askerinin Filistinlileri öldürürken komik bir kahkaha atması dramaturjik açıdan tutarlı bulmadığımız bir durumdu.
MÜZİK: Kaval, gitar ve vurmalı eşliğinde Kürtçe bir parça icra edildi.
7. OYUN: Tiyatro İmge
BEKSAV’ın tiyatro ekibinin hazırladığı kesitte, militarizm ve işkence kavramları işlendi. Dans tiyatrosu sahnelenen gösteride kabusvari bir atmosfer ve karanlık bir dünya tasavvuru çizilerek, seyircinin protest bir tavır oluşturması bekleniyordu.
Bütün kesitlerin sahnelenmesinden sonra gösterinin finalinde tüm katılımcılar sahneye çıkarak beraberce “Kardeşin Duymaz, Eloğlu Duyar” isimli Türkçe parçayı seslendirdiler. Daha sonrasında da “Biji Bratiye Gelan ve Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganlarıyla etkinlik son buldu.
Etkinliğin bütününü izlendikten sonra şöyle bir gözlemimiz oldu. Oyunlarının yarıdan fazlasının teması “halkların kardeşliğinden” ziyade, kapitalizm karşıtlığı ve güncel siyasal gelişmelerdi. Bu durumun organizasyon komitesinin bilgisi ve tercihi dahilinde olduğunu öğrendik. Gösteri sanatları alanında hakların kardeşliği konseptini gündeme getirmek oldukça önemli ve ihtiyaç duyulan bir mesele. Ancak yüzeysel ve gelişigüzel bir şekilde değil, halkların kardeşliği temasını içselleştirerek atılacak adımların kalıcılaşma adına daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Ayrıca muhalif kurumların konuya salt pragmatik politik hedefler gözeterek değil, çok-kültürlü ve demokratik bir muhalif birlikteliğin oluşmasına katkıda bulanacak şekilde yaklaşmalarının çok önemli olduğunu belirtmek istiyoruz. Bu yüzden de BEKSAV’ın bu iyi niyetli girişiminin desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak uzun vadeli ve kalıcı bir muhalif kültür ağının, kurumlar arası demokratik buluşmalar ve platform tarzı örgütlenmeler sayesinde kurulabileceğini de eklemek istiyoruz. Özelikle İATP-G’nin ön açıcı bir model olarak tartışmaya katkı sunabileceği söylenebilir. Gerek BEKSAV’a, gerek İATP-G’ye, gerekse de etkinliğe katılan topluluklara grup merkezci ve içe dönük yaklaşımları reddederek, muhalif bir kültür-sanat evrenine pozitif katkılar sunmasını öneriyoruz. Önümüzdeki günlerde etkinlik ile ilgili bir değerlendirme toplantısının yapılmasının planlandığını öğrendik. Etkinlik süreciyle ilgili bazı detay konuların (bilet satışı yapılmasının bilinmemesi, 45 dakikaya varan açılış konuşması, oyunların temalarındaki farklılıklar, geleceğe dair perspektif tartışmaları vs.) bu toplantıda gündeme gelmesi ve kamuoyuna dönük ortak bir değerlendirme yazısının çıkması tiyatro kamuoyu açısından oldukça önemli olacaktır.
(Kaynak: istanbul alternatif tiyatrolar platformu - girişim)