22 Ocak 2009 Perşembe

Ey anti-komünistler, korkmayın…
Başbakan size ihanet etmedi!


Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Yönetim Kurulu olarak, sağcı basın yayın organlarında son günlerde sıkça rastlanan hakaretamiz açıklamalar ve yorumlar nedeniyle, bir açıklama daha yapmak zorunda kaldık. Değerlendirmelerimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Bir vaveyladır kopuyor…

Vaveylayı koparanlar, Türkiye’nin yeni yetme sağcıları.

Onların bir – iki kuşak öncesi ağababalarının ve ablalarının sesi bu defa az çıktı; onların yerine bunlar konuşuyor.

Yeni yetme sağcılar, açıkça söylemek zorundayız, seleflerinden bile daha çapsız ve sığ çıktılar.
Selefleri hiç değilse Osmanlıcayla karışık daha ağdalı bir dil tutturabiliyordu. Bunlar, Türkçeyi bile düzgün kullanamıyor.

Türkiye’de sağ, aynı diğer ülkelerdeki türdeşleri gibi, her daim bilime uzak, insan ve memleket sevgisinden nasibini almamış, efsaneler uydurmak dışında tarih nosyonundan habersiz bir kozmopolit toplam olarak hareket edegeldi.

Üretkenlik motivasyonları, borazancıbaşılıktan öteye geçmedi. Borazanlarına üfleyen, mülk sahipleri ve “stratejik müttefikleri”ydi, öyle olmaya devam ediyor.

Huylu huyundan vazgeçmiyor.

Nâzım Hikmet’in vatandaşlığının iadesi gündeminden sonra, hiçbir gazetecilik liyakati taşımadan kendilerine bahşedilen ve kuruldukları köşelerinden, kurumumuzu da hedef göstererek, Nâzım’a, temsil ettiği kimliğe ve mücadeleye sataşıyorlar.

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi olarak, vatandaşlık iadesi gündemine verdiğimiz yanıtlar, demokratlık maskelerini düşürdüğü için kızgınlar.

Bu ülkede solun, çelik çomak oynamayıp, memleketin aklı ve vicdanını temsil eden bir düzeyde olduğunu görmekten, bu memleketin geleceğine şekil vermek üzere meydanda olduğunu görmekten tedirgin oldular.

Bir önceki açıklamamızda söylediklerimizi hatırlatmak zorundayız. Demiştik ki:

“Barış” deyip her fırsatta savaş çığırtkanlığı yapanların, “Dayanışma” deyip sadakaya mahkûm bir toplum yaratanların, “İlerleme” deyip toplumu TV ekranlarına ve alış veriş merkezlerine hapsedenlerin, “Demokratik toplum” deyip toplumu cemaatlere bölenlerin, bir de “Nâzım” deyip Nâzım’ın onurunu, inadını, umutlarını, kavgasını pazara çıkarmalarına izin vermeyeceğiz, sessiz kalmayacağız.”

Hatırlayalım: Nâzım Hikmet neden vatandaşlıktan çıkarılmıştı?

Nâzım Hikmet neden “hain” olarak damgalanmıştı?

Bu soruların yanıtını, T.C. Başbakanı bilir. Yanıtı bildiğinden, ikide bir hatırasından çıkaramadığı komünistlere sataşmak, laf atmak zorunda hisseder kendini.

Nâzım Hikmet, vatanı çiftlikleri, kasaları ve çek defterlerinin içindekiler gibi görenlere; polis copuna; Amerikan üslerine, Amerikan bombasına, donanmasına, topuna; şose boylarında açlıktan gebermeye, fabrikalarda kanımızın içilmesine; kokmuş karanlığa başkaldırdığı için vatandaşlıktan çıkarılmıştı.

Nâzım’ın başkaldırdığı vatan tarifi, indirimli mağaza yağmalarında; tersanelerde ve kaçak imalathanelerde; kriz bahanesiyle işten atılan emekçilerde; Mehmetçiği sınır ötesine gönderme hevesinde; Ergenekon operasyonlarında, ‘Obamamania’da ve tabi hala ve hala Amerikan üslerinde, bombasında, topunda hayat bulmaya devam ediyor.

Nâzım, işte böyle bir vatana mahkûm edilen Türkiye halkı adına isyan bayrağı açtığı için vatandaşlıktan çıkarılmıştı.

1951 yılında Demokrat Parti’nin sınıf bilinci yüksek emir erleri, bu yüzden Nâzım’ı memleket hasretiyle yanmaya mahkûm ettiler.

Aklıevvel yeni yetme sağcılar diyor ki, Nâzım’ı serbest bırakan Demokrat Parti’ymiş, vatandaşlığını iade edenler de AKP’lilermiş, hasıl-ı kelam sağcılarmış; Nâzım’ı mahkûm edenler ve yüzüne tükürülmesi için gazetelerine Nâzım fotoğrafı basanlar solcularmış.

Ey bilimden ve siyaset kuramından ve memleket sevgisinden nasibini almamış Türkiye sağı!
Size CHP’nin ve sizin ifadenizle “sosyal demokrat bulaşığı koalisyonlar”ın solcu olduğunu kim söyledi? Ya da sizin anlayacağınız ifadeyle “kim servis etti?”

Sol, anti-emperyalizmdir, yurtseverliktir. Sol, kamuculuktur. Sol, aydınlanmacılıktır.

Sol, eşitlikçiliktir. Sol, halkların kardeşliğidir. Sol barıştır!

Sağcılar özelleştirmecidir; sağcılar stratejik müttefik peşinde sıraya girer; sağcılar “23 Sentlik asker”imizi emperyalist hesaplarda pazarlar; sağcılar cemaatleri tarikatları sivil toplum kuruluşu sayar…

Nâzım sol’dur, Nâzım’a karşı çıkanlar sağ!

Nâzım Hikmet, memleket sevgisinin, kardeşliğin, barışseverliğin, halkçılığın, karanlıktan kurtulmanın turnusolüdür.

Bu yüzden olacak, Nâzım’ın vatandaşlığı gündemiyle demokrasicilik oynayanlar, aydıncılık oynayanları tedirgin etti. Nâzım’ın yeniden bu ülkenin gündemine yerleşmesinden ürktüler.
Kendilerince geleneklerine sahip çıktılar, “yanlış anlamalara” karşı, Nâzım gündemi üzerinden ezber tazeliyorlar. Yeniden Nâzım efsaneleri uydurmaya başlıyorlar.

Ama korkmasınlar, vatandaşlık iadesi oyunu yüzünden hükümet huy değiştirecek değil ya!
AKP’li Bakanlar Kurulu ve meclis grubu, hala özelleştirmeci, hala stratejik müttefiklerini baş tacı ediyor, hala Gazze’ye ve başka coğrafyalara asker gönderme peşindeler, hala cemaatleri ve tarikatları sivil toplum kuruluşu sayıyorlar.

Değerli halkımız,

Sol’u Ergenekon sürecine yedeklemeye çalıştılar, olmadı.

İsrail’in Gazze işgalinde efelendiler, iki yüzlülükleri ayyuka çıktı.

Bu memleketin aydın birikimini, toplumun aklını ve vicdanını İstanbul 2010 ile, Alevi açılımıyla, TRT Şeş ile, Nâzım’ın vatandaşlığı ile teslim almaya kalktılar, sökmedi.

Yaptıkları, sağ gösterip sola vurmaktır.

NHKM olarak ilan ederiz ki, ustamız Orhan Kemal’in sözleriyle bu toprakların bereketine inanıyoruz. Bu toprakların aydın birikimini, ilerici değerlerini, barış, kardeşlik, eşitlik, özgürlük özlemlerini, kendi hesaplarına alet edemeyecekler, kirletemeyecekler.

Nâzım bu toprakların ilericileriyle, yurtseverleriyle, sosyalistleriyle birlikte mücadele etmeye devam ediyor, hala!

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi
Yönetim Kurulu