15 Aralık 2008 Pazartesi

OYÇED'li eski başkanın oyunu 15 YTL

"Özdemir Nutku skandalı"na duyarsız kalan OYÇED'in Özdemir Nutku'dan bir sonraki, Fikret Terzi'den bir önceki, Dersu Yavuz Altun'dan iki önceki ve Sema Göktaş'tan üç önceki başkanı Bilgesu Erenus'un Acılar Şenliği oyunu Arama Tiyatrosu'nda oynanıyor. Devrimci tiyatrocu Günay Akarsu'nun sadık öğrencisi Dündar İncesu, Acılar Şenliği'ni izleyip değerlendirdi. İncesu'nun bize yolladığı yazısını biraz dağınık ve acemice de bulsak, yayınlama gereksinimi duyduk. Okuyunuz:


Acılar Şenliği


Dündar İncesu
15 Aralık 2008


Araştırmacı yazarlığının birikimiyle 1980’li yılların Türkiye’sinde yaşanılan gerçeklere, toplumcu gerçekçi bir mercekle bakarak, yazdığı türde çok başarılı örnekler vermiştir Bilgesu Erenus.

Aristoteles der ki:

.........."Zaman olmasaydı 'şimdi' olmazdı. Şimdi olmasaydı 'zaman' olmazdı."

Arama Tiyatrosu Sıraselviler Ağahamamı Cd. Taktaki Yokuşu sağdan ikici kapıda, 2008'in son ayında Bilgesu Erenus’un Acılar Şenliği adlı eserini sahneliyor.

Özlem Aktaş, İnan Ambarkütük, Emsal Yeşilbingöl, Erene Toydemir kadın-kadının annesi-sekreter kız-işadamı-dergi yöneticisi-sarhoş-dergici genç görevlerini üstlendiği oyunu Özkan Schultze yönetiyor. Müziği Ali Ereneus’a ait. Ulaş Yatkın ışık, Özcan Yaman da fotoğraflarıyla katkı sağlamış.

Vicdanın kaybolduğu, insanların yine eskisi gibi caddelerde, tiyatrolarda toplandığı, eskisi gibi telaşlanıp ellerine geçeni yakaladıkları, sevginin peyzaj olmaktan çok zihinsel bir kurgu olduğu dönemdeyiz gene.

Oyunu izleyip sorguluyorum; Platon gibi, “Şu öncülden mi başlamalıyız? Bir kimsenin adaletsiz davranması tamamen yasaklanmalı mı, yoksa bazı hallerde izin mi verilmeli?”

İnsanlığı, kendinde ve başkalarında bir “araç” olarak değil, bir “amaç” olarak görecek gibi davranmalıyız. Belki o zaman hesabı verilemeyecek bir yaşam, insan için yaşanmaya değmez diyebiliriz.

Küçük Prensin yaratıcısı Antoine de Saint-EXUPERY’nin çölün ortasında bütün yerleşimlerden binlerce kilometre uzakta bozulan uçağının yanında uyandığında, kalbi çocuk kalmış bir adamla, kendi dünyası dışındaki dünyaları ve diğer insanları tanıma yolculuğunda karşılaşma serüveni gibi Acılar Şenliği'nin ana teması.

Zaman içinde anlayışsızlıktan yaka silkenlerin bir masalı Acılar Şenliği.

Hem dergi yöneticisi olup hem Güneşe Gömülenleri, hem Çarlık Rusya’sındaki engizisyondan bir resimden çıkar gibi gelen sarhoşun acılarında direnebileceği, Romeo ve Julyet’in ölüme gitme tasarımını izleriz. Shakespeare’den Bertholt Brecht’in Kafkas Tebeşir Dairesi'ne geçeriz. Ama oyunun sonunda “ayaklarımıza” gözümüz takılır ve “kuvvetsiz adalet iktidarsızdır, adaletsiz kuvvet ise zorbadır” deriz.

Sanatçılar bizi dünyaya kendi gözleri ile baktırırlarken "Hakikati, hakikatin kendisi için aramanın anlamı"nı sorgularız.

Acılar Şenliği’nde insanları tedirgin eden olan biten değil, olan bitenle ilgili inandıklarımızın sorgulanması.

Bilgesu Erenus, gene bizi El Kapısı, Ortak, Nereye Payidar, İkili Oyun'da olduğu gibi toplumcu gerçekçi bir mercekle odaklanmamızı sağlıyor.

Arama Tiyatrosu da bu merceğin odağında oluşan kıvılcımların alev alev karanlığı aydınlatmasına yol açıyor.

Her cumartesi saat 20.30'da oyun sonrası kalmak isteyenlerle yapılacak olan sohbet toplantılarına oyunun yazarı Bilgesu Erenus da katılıyor.

Arama Tiyatrosu’nun sahnesindeki bu meşalenin elden ele dilden dile dolaşmasının sağlanması dileğiyle...

Unutmayın her fotoğrafta poz verenlerden başka bir de görünmeyen kişi vardır. O da "çeken"dir.