12 Eylül Faşizmi ile hesaplaşmada son derecede nazlı davranan Türkiye entelektüelleri, süngünün ucuyla kabul ettirilen Anayasa'nın gölgesine sığınmakta hiçbir sakınca görmüyorlar. 12 Eylül Faşizmi ile hesaplaşmayı gündemlerine almayan hükümetlerin kültür politikalarına payanda olmaya erinmeyen yazarlar, Frankfurt Kitap Fuarı sürecinden kişisel olarak yararlanma cihetine gidiyorlar. Oysa, faşizmin kalıcılaşmasına karşı çıkma düzlemlerinden biri olabilecek Frankfurt Kitap Fuarı süreci, uluslararası bağlamda da ses getirebilecek bir "şans" veriyor. Bu durumdan "yararlanan" ve demokrasi duygusu oluşumuna katkıda bulunan; Ahmet Oktay, Leyla Erbil, Füsun Akatlı, Nezihe Meriç, Demir Özlü, Enver Aysever, Pınar Kür ve Tahsin Yücel gibi direnenlere teşekkür borçluyuz...
Konuyla ilgili haberi Milliyet'ten aktarıyoruz:
‘Frankfurt’ tartışması bitmiyor!
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ
Ahmet Oktay, Leyla Erbil, Füsun Akatlı, Nezihe Meriç, Demir Özlü, Enver Aysever, Pınar Kür ve Tahsin Yücel, Frankfurt Kitap Fuarı’na katılmayacaklarını açıkladılar.
14-19 Ekim 2008 tarihleri arasında yapılacak olan Frankfurt Kitap Fuarı’na Türkiye’nin konuk ülke olarak katılması etrafındaki tartışma sürüyor.
Milliyet, 16 Temmuz’da yaptığı haberde; Füsun Akatlı, Leyla Erbil, Tahsin Yücel ve Nihat Behram’ın fuar organizasyonu içinde yer almayı reddettiklerini bildirmiş, Füsun Akatlı’nın konuyla ilgili açıklamasına yer vermişti.
Akatlı, “Cumhuriyetle kavgalı bir iktidarın ‘kültür çıkartması’nın aktörlerinden biri” olmayacağını söyleyerek, “Frankfurt Kitap Fuarı’na katılmak dünya görüşüme ve politik duruşuma aykırı” demişti.
‘Bakanlıktan müdahale yok’
Bunun üzerine Ulusal Yürütme Komitesi adına Müge Gürsoy Sökmen (Ulusal Yürütme Komitesi Eşbaşkanı), Enver Ercan (Yazarlar Komitesi Moderatörü), Münir Üstün (Yayıncılık Komitesi Moderatörü) ve Tanıl Bora (Konferanslar ve Bilimsel Toplantılar Komitesi Moderatörü) kamuoyuna bir açıklama yapmıştı. Açıklamada “Frankfurt Kitap Fuarı, devletler ve hükümetler arası bir organizasyon değil, yayın dünyasının bir organizasyonu” denilmişti. Müge Sökmen, Enver Ercan, Münir Üstün ve Tanıl Bora, söz konusu açıklamada yazar örgütlerinin temsilcilerinden oluşan Yazarlar Komitesi’ne bakanlıktan ya da diğer komitelerden herhangi bir müdahale olmadığını da belirtmişlerdi. Ancak Frankfurt Kitap Fuarı yaklaşırken, organizasyonda sular durulmadı.
‘Yazar örgütleri şeffaf değil’
Dün Milliyet’e e-posta yoluyla sekiz yazarın imzasını taşıyan bir duyuru ulaştı. Ahmet Oktay, Leyla Erbil, Füsun Akatlı, Nezihe Meriç, Demir Özlü, Enver Aysever, Pınar Kür ve Tahsin Yücel; “AKP iktidarına ve onun Kültür Turizm Bakanı’na güvenmedikleri ve yazar örgütlerinin bu fuar katılım sürecinde şeffaf olmadığı, çok ciddi kaygılar üretecek ölçüt sorunuyla karşı karşıya oldukları” gerekçesiyle Frankfurt Kitap Fuarı’na katılmayı reddettiklerini duyurdular. Bir yandan da geçtiğimiz hafta Frankfurt Kitap Fuarı Konuk Ülke Türkiye Ulusal Komitesi, fuara katılacak yazarların isimlerini açıkladı.
Şu ana kadar sessiz kalmayı tercih eden “Fuar’a katılacak yazarlar”ın ne düşündükleri ise bir süredir merak konusuydu. Son protesto metninden sonra, Frankfurt Kitap Fuarı etkinlikleri için yapılan davete icabet edecek yazarlarla konuştuk.
Katılımcılar arasında ağır basan görüş, bu fuarın partiler üstü bir organizasyon olduğu, protesto gerekiyorsa bunun Frankfurt’ta yapılması gerektiği...
FUARA KATILACAKLAR
‘Kimsenin yandaşı değilim’
GÜLTEN AKIN: Bunu ulusal bir mesele olarak görmek gerek. Ne hükümetler kalıcı ne de insanlar. Bu ülkenin yazarları da orada görünmeli. Sağlığım elverirse gideceğim. Orada söz söylemek, susarak protesto etmekten daha iyi. Oturup yönetici dalkavukluğu yapacak değiliz. Dünyada ezilen insanlar, yok edilen bu kadar varlık için savaşmanın bir yolu da bizim gibi yazarların orada konuşmasından geçiyor. Bizim silahımız kalemimiz. Ben kimsenin yandaşı değilim, hele ki iktidarın hiç. Bugüne kadar da hiçbir iktidardan yana olmadım.
‘Bir iletişim platformu’
ASLI ERDOĞAN: AKP’ye oy vermedim, AKP yandaşı değilim ama olsaydım bile bu hükümetin enerjiden çevreye, pek çok politikasını eleştirirdim. Ama Kültür Bakanlığı, en az eleştirebileceğim bakanlık. Açıkçası ben sol görüşlü bir kadın yazar olarak ayrımcılığa uğrayacağımı düşünüyordum; oysa böyle olmadı. Eğer bu, tüm kültür endüstirisine yönelik bir protesto olsaydı, saygı duyardım. Ayrıca sonuç olarak orası bir iletişim platformu. Gittiğimizde, ister Alman hükümetine ister Türk hükümetine ya da uluslararası yayıncıların tavırlarına bir eleştiri getireceksek bunun asıl yeri Frankfurt Kitap Fuarı zaten.
‘Yoksulluğu anlatacağım’
ECE TEMELKURAN: Avrupa’da bulunduğum süre içinde, Türkiye’de kendi aramızda, AKP’ye ve ılımlı İslam’a sinirlenmemizin hiçbir işlevi olmadığını gördüm. Ilımlı İslam bir siyasi projeyse, bu projeyi eleştiren herkes, mümkün olan her ortamda ve dilde bunu ifade etmeli. Ben de Türkiye’deki yoksulluğu anlatmak için Frankfurt’a gidiyorum. Herkes kendi Türkiye’sini Frankfurt’ta anlatmak için gitmeli. Protesto eden yazarların çekincelerini ve kırgınlıklarını anlıyorum. Öte yandan ılımlı İslam uluslararası bir projedir; bunun eleştirisinin ve muhalafetinin yapılmasını gerektirecek koşullar doğarsa, bu da uluslararası düzeyde yapılmadır.
‘Katılmayanları anlıyorum’
DENİZ KAVUKÇUOĞLU: Berlin Kitap Şenliği’nin açılışını yaptım, ancak Frankfurt’a yazar olarak değil TÜYAP Genel Koordinatörü olarak katılacağım. Bu etkinliklerin düzenlenmesinde gerek Türkiye Yayıncılar Birliği’nin gerekse yazar kuruluşlarının çok büyük emeği olduğunu biliyorum. Olayın sivil toplum yanının, bu emeklerin boşa gitmemesi için ben fuara katılmaktan yanayım. Ama katılmayan arkadaşların da duyarlılıklarını anlıyorum.
‘Çok büyük bir fırsat’
HİLMİ YAVUZ: Frankfurt Kitap Fuarı, bu yıl Türkiye ve elbette Türk edebiyatı için, uluslararası ölçekte benzersiz bir tanıtım ve iletişim olanağı sunuyor. Başka bir deyişle, çok büyük bir fırsat! Bu olanağın, gerekçeleri su götürür birtakım mahalli siyasi kaygılarla heba edilmesi düpedüz budalalık olur. Mesele, pire için yorgan yakmaya benziyor. Üstelik yazar örgütlerinin tam desteğini almış bir etkinliğe, örgütsel dayanışma gereği sahip çıkılmasından yana bir tavır koymak bana çok daha ahlaki görünüyor. Yazar örgütlerini iktidar siyasetine eklemlenmiş göstermekse, ayrıca, bu örgütleri bilinçsizlikle itham etmek anlamına gelir ki, ilgililer herhalde bunu gereken yanıtı vereceklerdir. Fuara, muhalif arkadaşlarımın duydukları kaygıları paylaşmadığım için, gönül rahatlığıyla katılacağım.
‘Hep birlikte söylemeliydik’
OYA BAYDAR: Frankfurt Kitap Fuarı’nın konukları, şu veya bu parti, şu veya bu hükümet değil, bir ülkedir; bu yıl da Türkiye konuk ülke olacak. Her birine gerçekten değer verdiğim, saygı duyduğum protestocu yazarlarımız, katılmayı reddederek ve başkalarının da reddetmesi için çağrı yaparak, AKP’den, Kültür Bakanlığı’ndan değil, Türkiye’den birşeyler eksiltmiş olacaklar. Edebiyatımızın tanıtılması, yayılması eksik, gidenlerin yüreği kırık kalacak. Bizim kısır kavgalarımız, siyasal-ideolojik cepheleşmemiz, orada kimseleri ilgilendirmiyor. Onlar yazdıklarımızla ve sözümüzle ilgililer. Bu sözü bütün çeşitliliğiyle, hep birlikte söylememizi isterdim. Yazık!...
(Kaynak: Milliyet)