28 Temmuz 2008 Pazartesi

Coşkun Büktel


GÜNCELLEDİK
28 Temmuz 2008

Aşağıdaki yazımızı, biraz daha işleyerek, eksikleri gidererek, geliştirip genişlettik.

Hilmi Bulunmaz, "çok okunmakla övünen" iftira destekçisi isimsiz sapıkların daha da çok okunmasına yardım etmekte sakınca görmüyor.

Bulunmaz, isimsiz sapıkları, sapıkların bizzat kendi yazılarını teşhir ederek cezalandırıyor; onları kendi elleriyle yarattıkları iftira bataklığına gömüyor.

Sapıklar ise, değil bizim yazılarımızın tamamına link vermek, Özdemir Nutku'nun "ikinci Theope" iftirası hakkında sayfalarca bilgi kirliliği yarattıkları halde, "ikinci Theope" kavramını bile, bir kez olsun, tartışmaya dahi yanaşmıyorlar. İsimsiz sapıklarımız, Nutku'nun söz ettiği (kendileri tarafından yayınlanmış "montajlı" görüntülerde bile, −"söz ettiğinin" algılanmasını engellemek için "canbaza bak" dercesine dikkat saptıran hareketli yazılara rağmen− "söz ettiğinin" açıkça algılanabildiği) Fransa'daki ikinci Theope'nin, ne "var" olduğunu, ne de "yok" olduğunu söyleyebiliyorlar.

İftira destekçisi isimsiz sapıklar, iftiranın özünü / esasını oluşturan konuya (Nutku'nun "var" dediği ama aslında "yok" olan ikinci Theope iftirasına) hiç değinmeden, meseleyi "özünden" saptırma gayretiyle, meselenin daima etrafında dolaşıp havanda su döverek sayfalarca yalan üretiyor; "meselenin özü"ne (yani iftiranın kendisine, yani "ikinci Theope"ye) gelince, ortada kuyu varmış gibi yandan geçerek, "meselenin özü" hakkında yalan bile söyleyemeden; yalnızca, (sanki ikinci Theope'nin belgesini gösterebilmişler gibi) "Coşkun Büktel'in CD kaydı ters tepti" tarzında (ancak kendi aklıyla düşünme yetisine sahip olmayan ve her söylenene kanıt aramaksızın inanan salakları kandırmaya yönelik) damdan düşme, ilgisiz, belgesiz, salakça iddialarla, (laf kalabalığıyla) hedef saptırmaya, iftirayı örtbas etmeye çalışıyorlar.

Bu saptırma ve örtbas çabasının okurları kandırmada başarılı olduğunu, video görüntülerini izleyen okurların, kendi gözlerine ve kendi kulaklarına inanmak yerine, "canbaza bak" diyen hareketli yazılardaki yalanlara inandığını varsayan isimsiz sapıklar; kandırdıkları salakların sayısının çokluğuyla övünerek, hakikatin (yani Özdemir Nutku'nun ikinci bir Theope'den söz etmiş olmasının ve aslında yeryüzünde ikinci bir Theope'nin var olmamasının) "canbaza bak!" yöntemiyle pekâlâ gözlerden kaçırılabileceğine, yani hakikatin önemli olmadığına, önemli olanın (yalanlara inanmış kişilerin) kelle sayısı olduğuna dair kirli bir propagandayı umutsuzca sürdürüyorlar.

Evet, onlar "canbaza bak!" yöntemiyle hakikati gözlerden kaçırarak iftirayı örtbas edebileceklerine; güneşi, facebook'tan toplama rasgele imzalarla ve yalana inananların kelle sayısıyla sıvayabileceklerine inanıyorlar ve belki bizden çok daha kalabalıklar. Evet, biz, yani hakikati gözden kaçırmamakta ve hesabını sormakta ısrarcı olanlar, belki bugün, çok azız. Bunu kesin olarak bilmek pek mümkün değil.

Ama kesin olarak bilinen bir şey var: Kendini güçsüz bulan, korku içinde yaşayan ve hamam böcekleri gibi saklanmak zorunda olan, onlar, yani iftira yanlısı isimsiz sapıklardır. Bizler (yani azınlık olduğu sürekli söylenen hakikat yanlıları) ise, ismimiz ve cismimizle ortalık yerdeyiz ve yüzümüz de, alnımız da açık olarak, gün ışığına ve insanların yüzlerine korkusuzca bakabilmekteyiz.

Hilmi Bulunmaz, isimsiz sapıkların iftiralarını iki başlıkta teşhir ediyor! Bir yazıyı tamamen aktarıyor, diğer uzun bir yazıya ise link veriyor. Biz, insanların zekâsına güveniyor ve insanların isimsiz sapıkları da okumasından korkmuyoruz. Biz insanların, tek taraflı olarak, "yalnızca isimsiz sapıkları" okumasından bile korkmuyoruz. Çünkü tarihe inanıyor, hakikatin er ya da geç tecelli edeceğine ve kitlelerin sonsuza dek aldatılamayacağına güveniyoruz.

Lütfen aşağıdaki başlıkları tıklayarak, "Özdemir Nutku iftirası"nın hesabını soran Bulunmaz ve Büktel'e karşı, (Türkiye Tiyatrolar Birliği'nden ödüllü) isimsiz sapıkların başlattığı karalama kampanyasının çapı hakkında biraz daha fikir edinin:

1. "OROSPU ÇOCUKLARI BOK ATMAYI SÜRDÜYOR"

2.
OROSPU ÇOCUKLARINI DEVRİMCİ TAVRIMIZLA EZDİK