İnsan, yaşadıklarıyla birlikte var. Yazar, yaşadıklarının sağladığı özgünlükle üretir. Sovyetler Birliği ve ardından gelen kapitalist dönemlerde aynı temaları işlese de, farklı bir örgütlülük içerisinde yaşayan Cengiz Aytmatov'u değerlendiren önemli bir yazıyı okurlarımıza salık veriyoruz. Başlangıcını verdiğimiz yazıyı, kaynağından okumanızda yarar var:
Solda Aytmatov Ne Zaman Öldü?
Toplumculuğundan arındırılan, bürokratik ve etnik bir Cengiz Aytmatov, gerçekten ne olabilir? Ne oldu da Sol, Aytmatov'u bu bürokrat, pragmatist, liberal küreselci erkekler kalabalığına teslim etti?
BİA Haber Merkezi - İstanbul
14 Haziran 2008, Cumartesi
Sabri GÜRSES
Cengiz Aytmatov, Türkçe'ye ilk kez 1960'larda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin bir yazarı olarak çevrildi. 1970'lerde Türkiye'ye geldi, toplantılara katıldı. Örneğin 1975 yılında İstanbul'daydı, buradan Bursa, Ankara ve başka şehirlere yolculuklar yaptı, yazarlarla tanıştı. Bu dönemde Rus-Sovyet sosyalizminin, yani toplumculuğunun başarısının önemli bir figürü olarak benimsendi. Kırgız ve Türk oluşunu toplumcu, sosyalist bir tavırla; bugünkü küresel canavarlığın insanı düşürdüğü bir etnik varlık biçimi olarak değil, doğal, insani bir varoluş olarak; bir varlık derecesi olarak değil, oluşun birçok hali içinde bir hal olarak dile getirmeyi bildi.
(Bakınız: bianet