AKBANK, FORTISBANK, YAPIKREDİ... gibi finans kuruluşlarının tutsak edici etkisinden kurtuldukça, Tiyatro... Tiyatro... dergisi bile, nesnel çözümlemelerde bulunma cesaretine sahip oluyor. Her zaman için belli bir düzey tutturan Yusuf Eradam, "sanat sarhoşlarına tiyatral meze" sunan Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'ni çözümleme sürecine giriyor. Tadımlık sunuyoruz:
Tiyatro Festivali 2008 Notları
İstanbul'da Bir Dava
Siyah-beyaz karşıtlığı üzerine tasarlanmış giysilerde iktidarı, düzeni elinde tutan erkeklerin beyaz ayakkabılı, kadınların siyah ayakkabılı, Bay K'nın ise siyah ayakkabılı oluşu sistemin eril (fallomorfik yapılanmaya) mağdurun ise dişil olduğuna işaret gibiydi. Oyunculuk vasat, anlatıcının el kol hareketleri lüzumsuz, finalde hoppidi hoppapa şölenimsi sunum vasat bir yapımın işaretleriydi. İki üç bestenin iyi, iyi seslerle yorumu dışında müzikte tutarlılık yoktu; yabancılaştırma etkileri komikliği azaltmış ya da yeterince azaltamamıştı. Bir başka deyişle; komik mi olsun, dokunaklı mı ya da izleyen düşünmeye mi sevk edilsin de eleştirsin düzeni, bu karar tutturulamamıştı. Şakir Eczacıbaşı'nın bir oyunu izlerken bir bacağını sürekli sallayışı da bunu kanıtlıyordu. Sadece Sultanahmet alanına sınırlandırılmış gibi görünen ve Kerem Kurdoğlu tarafından İstanbul'a uyarlanan bu oyun, Kafka'yı mezarında fır fır döndürecek kadar eserin ruhunun özümlenemediğinin kanıtıydı da. Üstelik, değerli birçok oyuncunun, oyunculuklarının heba edildiği ve tek etkiden yoksun bir yapımdı.
(...)
(Bakınız: Haziran 2008, sayı 190, sf.15)