21 Haziran 2008 Cumartesi

Derya Önder'den bir söyleşi...

Cumhuriyet KİTAP da, ne yazık ki diğer kitap ekleri gibi yazara göre değil, pazara göre yayın yapıyor. Ne var ki, zaman zaman olumlu yazılara da yer veren Cumhuriyet KİTAP'dan önemli bir söyleşiyi, okurlarımıza salık veriyoruz. Tadımlık olarak sunduğumuz yazının tamamını dergiden okuyabilirsiniz:


Mesut Aşkın'la 'Harf Divanı'


'Uyuyanın değil, uyanığın dilidir şiir'


Mesut Aşkın, üçüncü şiir kitabı 'Harf Divanı'yla yeniden okur karşısında. Aşkın'la kitabını konuştuk...


Derya Önder


(...)

HARF,KELİME, ŞİİR...

.....-Yine kitabının adının "Harf Divanı" olmasına karşılık neredeyse tüm kitapta kelime'den söz edildiğini görüyoruz. Seslenişler "Ya kelime!.."ye gidiyor. Ben kişisel okumamla kelimeyi bir "Harf Divanı" olarak algılıyorum. Harf, kelime, şiir... Sende nereye denk düşüyor?

.....-Nesnel dünyadan tut da gördüğümüz rüyalara kadar sembolik olandan, elle tutulur olan herşeyi, kelimeyle ifade edip adlandırıyor, tanımlıyoruz. Şiiri kelimeyle, kelimelerle yazıyoruz. Bu kitapta benim bir tapınma durumum var. Evet, ben şiir yazan biri olarak kelimeye biat ettim, ondan medet umdum. Seslenişim, yakarışım varlığa, kelimelere; olmayana değil. Yani inanmadığıma değil, inandığıma. Kelimeye biat ederken, ona olan borcumu ödemek istedim. Divan'ı iki anlamda kullandığımı biliyoruz. Aklıma, kalbime ve yaşama dökülmüş harfleri, kitabımda topladım. Divan toplanılan yer anlamını da taşıyorsa, o harfler kitabımda toplanarak kelimelerle, kelimeyle bir anlam kazandılar. Bunu yapmaya çalıştım. Harf, kelime, şiir bende 'nereye' değil, daha çok 'neye, kime, hangimize' denk düşer dedim, diyorum. Verili dünyanın sunduklarıyla yetinmeyenin kalbine, omuzlarına, boşluğun her yeri doldurmadığı yere, en azından kalemden kağıda düşer.

(...)

(Bakınız: Cumhuriyet KİTAP, 12 Haziran 2008, sayı 956, sf. 8)