Ahmet Vefik Paşa sahnesi nasıl talan edildi?
Devlet Tiyatroları ile ilgili operasyonlar gazetelerde ve televizyonlarda yer alırken, sivil toplum örgütlerinin başında bulunan koltuk hırsı içindeki Devlet Tiyatrosu sanatçıları, tarihi Bursa Ahmet Vefik Paşa sahnesinin talan edilmesini yakından izliyorlardı.
2001 yılı yılbaşı sonrasında basın kuruluşları ilk haber olarak Devlet Tiyatroları operasyonunu veriyorlardı. Her yerde Devlet Tiyatrosu konuşuluyor, tutuklanan sanatçılar, memurlar boy boy sergileniyor. Kendi meslektaşları, iş arkadaşları sessizce oturuyor ve sivil toplum örgütlerinin başında bulunan Devlet Tiyatrosu sanatçıları ve polisle birlikte tarihi Bursa Ahmet Vefik Paşa sahnesinin talan edilmesini izliyordu. Operasyonun adı "Birinci Perde" idi.
Bu tarihte Bursa Devlet Tiyatrosu içinde görevli bulunan teknik sorumlu mühendis Cahit Onbaşı ve Genel Müdür Yardımcısı Sabri Özmener Genel Müdür talimatı ile yapmakta oldukları soruşturmadan alı konulup, (sadece orada bulundukları için) tutuklanmaktan kurtulduklarına sevinerek tüm evraklara nasıl el konulduğunu, masaların üzerinde bulunan biletlerin, rol dağılım listelerinin, fax cihazlarının nasıl büyük boy çöp poşetlerine tıkıldığını çevrelerine anlatmaktadırlar.
Tüm bu olaylar sırasında Lemi Bilgin kamuoyuna büyük gürültülerle yansıtılan bu olayları örnekleyerek Yargıtay 5. Daire'den yürütmeyi durdurma kararı almış ve Genel Müdür makamına oturmuştur. Yargıtay 5. Daire'de avukatı dışında işlerini takip eden kişi Konya Devlet Tiyatrolarındaki bir personelin akrabasıdır.
Devlet Tiyatrosu tutuklu görevlilerinin gürültülü bir biçimde kamuoyuna yansıtılmasından sonra açılan davalardan tek tek beraatler alınmaya başlandı. Halen Genel Müdürlük görevinde bulunan Lemi Bilgin, kulislerde dile getirilenlere göre Cüneyt Gökçer ile birlikte Ankara Devlet Konservatuarı eğitim görevliliğinden atılmalarından hemen sonra Bilkent Üniversitesi'nde ders vermeye başlamıştır. Bunun dışında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro bölümünde de ders veren Lemi Bilgin Ankara Üniversitesi'nin de sınavlarına girmektedir. Yeni başladığı İstanbul kentindeki bir özel okul olan Akademi İstanbul'da da Salı günleri ders vermektedir. Tiyatro kulislerinde ise Akademi İstanbul'a talebin artmasının nedeni olarak Devlet Tiyatrosu'nun üst düzey yöneticilerinin akademide ders vermeleri ve açılacak sınavlarda bu kişilerin Devlet Tiyatroları'nda iş veren durumunda olması olarak gösterilmekte. Fakat sorun, Devlet Tiyatroları'nın, Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı İstanbul'da parayla ders verirken kime emanet edilerek yönetildiğidir.
Kültür Bakanı Hüseyin Çelik geçtiğimiz günlerde Ankara'da partisinin grup toplantısındayken, kendisinden ne ders vermek için, ne de şehir dışına çıkmak için izin almayan Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı İstanbul'da idi. İhtiyaç duyulsa muhatap olarak Ankara'da, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nde yetkili bir kişi bile bulmakta zorlanacağı gerçeği gözlerden kaçırıldı. Haziran ayından beri vekalet bırakmamayı alışkanlık haline getiren Lemi Bilgin, vekalet bıraktığında ise dosyasında teftiş kurulu tarafından belirlenmiş, parayla ilgili işlerde görev verilemeyeceği kanaati olan Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Nuri Güler'e vekaleti bırakmaktadır.
İkinci Perde başlar mı?
Devlet Tiyatrosu kulislerinden daha önce gazetemizde haber olarak da yer alan "Çete Suçlaması" Devlet Tiyatroları'nda "İkinci Perde"nin başlamasına neden olur mu beklentisine yolaçtı. İddialara göre, Devlet Tiyatrosu yöneticileri, önce atölye sahnesindeki restoran işletmesinin sahibi Galip Karadağ ile sorunlar çıkartmaya başladılar. Arkadan Başarı Danışmanlık şirketi sahibi Saffet Kıvılcım'ı Cafe Tiyatro'dan çıkmaları için tehdit etmeye başladılar. Olaylar öyle gelişti ki polislerle çok acı bir şekilde tanışmış olan Devlet Tiyatrolarını idare olarak tekrar tanıştırdılar. Şirket yöneticilerini polis zoruyla dışarı attırmaya çalıştılar. Polis Cafe işletmecilerinin sözleşmelerinin ve ayrıca Belediye ruhsatlarının bulunduğunu görüp müdahil olmadı.
Yine hem kulislerde dile getirilenlere, hem de iddialara göre kurum yöneticileri bununla yetinmeyip şirket sahibi Saffet Kıvılcım'ı tehdit etmeye başladılar. Önce Müdür Yardımcısı Cahit Öztüfekçi aylık 4,5 milyar, geriye dönük olarak da üç aylık peşin para istedi. Ardından Ankara Tiyatrosu Müdür Vekili İpek Çeken tehditlere devam etti. Bu da olmayınca çıkması için 20 milyar lira teklif etti. Genel Müdür Yardımcısı Sabri Özmener fiyatı 30 milyara çıkardı ve 'Ben bu işi daha önce yaptım, bildiğiniz gibi aynı büfeleri ben işletmiştim. 30 milyar vereyim, boşaltın, nasılsa çıkacaksınız' dedi. Arkadaşlarından sonra sıra Genel Müdür Lemi Bilgin'e gelmişti; 'Nasıl olsa çıkacaksın. İyisi mi sana verilen parayı al ve git.'
Tüm bunları aktaran Başarı Danışmanlık şirketi sahibi Saffet Kıvılcım olayın farklı yönlerini şöyle detaylandırıyor: 'Genel Müdür Lemi Bilgin'in öğretmeni ve iş arkadaşı olan Cüneyt Gökçer'in karısı devlet sanatçısı Ayten Gökçer'in yakın akrabası Temag Şirketi sahibi Erdoğan Alacalı şu anda Devlet Tiyatroları'ndan 550 civarında dışarıdan eleman çalıştırmaktadır,
Çalıştıkları yerler
a-)Temizlik Şirketi: Temag Şirketi bu ihaleyi idarenin usulsüzlüğü sonrasında almıştır. İhaleyi öncelikle kazanan Başarı Danışmanlık 170 kişi civarında teklifle açılan ihaleden; Başbakanlık genelgesi hükümleri gereği 80 kişinin çalıştırılması esas gösterilerek işten çıkarılacak diğer elemanların tazminatlarını ödemek istemiyorsanız ihaleden çekilin denilerek durdurulmuş, sonradan bu hizmet Temag Şirketine verilerek çalışan sayısı 440'a çıkarılmıştır.
b-)Güvenlik Şirketi: Temag Şirketi ayrıca bu işi de yapmaktadır.Toplam 100 kişi çalıştırmaktadır.
c-)Büfeler: Başarı Danışmanlık'ın 8 aydır işlettiği ve 10 milyar civarında para yatırdığı Orhan Asena Sahnesi büfesini, işleten firmaya haber bile verilmeden Temag firmasına devredilmiştir.
Ayrıca Akün Sahnesi büfeleri de ihaleye gerek duyulmadan Temag Firmasına verilmiştir.
d-)Gişeler: Ankara Devlet Tiyatroları gişeleri sezon başında Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'in talimatıyla Temag Firmasına verilerek; 'Günlük Zimmet' suçu işlenmektedir. Gişeden bilet alan her seyirci o gün gişe kapanana kadar parasının özel bir şirkette işletildiğini bilmemektedir. Devletin parasını, gişe gelirini bu şekilde kullanmak ise günlük zimmete griyor.
***
Tiyatro geleneği ayaklar altında
3 Kasım seçimlerinin hemen ertesi günü yapılan sınavla sanatçı kadrosuna 40'ın üzerinde eleman alındı. Hem de Devlet Tiyatroları'nın bütün gelenekleri yıkılarak.
Devlet Tiyatroları'nın eleman alımında (özellikle sanatçı) 4 Kasım'a kadar izlediği gelenek, alınan her elemanın "yedeği"nin de alınması şeklinde. 2000 yılında Devlet Tiyatroları'na Maliye Bakanlığı'nın 42 kadro tahsisi üzerine hemen sınav yapılır. Sınav sonunda 2 kadro Erzurum Devlet Tiyatrosu için saklanır ve 40 adet sanatçı ve onların yedekleri sınavı kazanarak göreve başlar. 4 Kasım öncesindeki teamül, Maliye Bakanlığı'ndan gelecek ilk kadrolara söz konusu yedeklerin sınavsız atamalarının yapılmasıdır. Dolayısıyla yedekler de asil gibi kurumda çalışmaya başlar. Devlet Tiyatroları'nın mevzuatı buna uygun olduğu için, yedekler tiyatroya girmekten büyük bir mutluluk duymaktadırlar.
3 Kasım seçimlerinden önce Maliye Bakanlığı Devlet Tiyatroları'na 42 kadro daha tahsis eder. Tiyatro geleneğinin ayaklar altına alınması da 3 Kasım seçimleriyle gerçekleşir. 3 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin yüzde 34 gibi yüksek bir oy oranıyla galip çıkması üzerine, Tiyatro yönetimi "yangından mal kaçırır gibi" 4 Kasım 2002 tarihinde sınavı yapmaya başlar. Sınav 5 Kasım sabaha karşıya kadar (saat 3:30-4:00 gibi sınav ancak biter) sürer.
Yine 42 eleman alınmıştır. Fakat teamül ve gelenek çiğnenerek, 2000 yılında yedekten tiyatroya girenlerin yedeklikleri düşürülüp, onlar da sınava alınarak. 2000 yılında yedekten tiyatroya girenler arasında başrol oynayan tiyatrocular vardır. Hatta bir bayan tiyatro oyuncusu 3 Kasım gecesi sahne almış ve başrol oynamıştır. 4 Kasım'da yapılan sınavda ise kazanamayanlar arasındadır. Devlet Tiyatroları'nın bastırdığı afişlerde söz konusu bayan oyuncunun da fotoğrafları vardır.
Teamül ve geleneklerin çiğnenmesi üzerine sınavı kazanamayanlar arasında yer alan "yedekler"den bir kısmı "müktesep" haklarının iadesi için İdari Mahkeme'ye dava açtılar. 3 Kasım gecesi başrol oynayan bayan ise bunalıma girerek, psikiyatrik tedavi görmeye başladı.
Telif hakları
Dile getirilen iddialar arasında yeralan bazı ayrıntılar oyun yazarlarının telif hakları meselesini gündeme getirmekte.
Temag Şirketi'nde çalışan gişeciyle kapıda aynı şirket adına bilet kesen kapı görevlisi tam bileti yarım bilet gösterirse bunun tespit ve denetimini kim yapabilecek?
Bunlar Temag şirketiyle Devlet Tiyatroları Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı, Ankara Müdür Vekili hakkında 4422 sayılı yasa hükümlerinin uygulanmasını gerektirir iddialarının ayyuka çıkmasına sebep oldu. Kulislerde dile getirilmesinin yanısıra Başarı Danışmanlık sahibi Saffet Kıvılcım, 31 Aralık 2002 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak "çete suçlaması"nda da bulundu.
Tüm bunların dışında ileri sürülenlere göre, Devlet Tiyatrosu yöneticileri, Başarı Danışmanlık'ın sözleşmesinde yapmayı üstlendiği yılda 3 kokteyl ve 8 adet teşrifatçı çalıştırma yükümlülüğünü yerine getirtmeyerek devleti zarara uğratmaktadırlar. 16 Eylül günü Temag Firması teşrifatçı çalıştıracağını STAR gazetesine ilan vererek duyurmuştur.
Başarı Danışmanlık sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirme isteğini Devlet Tiyatroları'na Noter aracılığı ile bildirmiş olmasına rağmen Tiyatro Sahneleri'nin açılacağı Ekim ayına kadar Devlet Tiyatroları Noter bildirimi ile ilgilenmemiş, şirketin devlete yük olmadan çalıştıracağı elemanları Temag Şirketi'ne para ödeyerek çalıştırtmaktadır. Kokteylleri Başarı Danışmanlık'a yaptırtmamış ve Yaşar Kemal'in 'Yer Demir, Gök Bakır' adlı oyunu için yapılan kokteyli de Genel Müdür Lemi Bilgin'in görev yapmakta olduğu Bilkent Otelcilik Firması'na 7 milyara yaptırıldı ve bu suretle devlete bedavaya mal olacak kokteyl için gereksiz para ödendi.
Tiyatrocular Bakan Çelik'e rapor verdi
AK Parti Hükümeti'nin kurulmasının ardından tiyatrocular bir rapor hazırlayarak Kültür Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik'e ulaştırdılar. Tiyatrocuların Bakan Çelik'e ulaştırdığı raporda, tiyatronun sorunlarının yanı sıra, mevcut sorunların aşılması için yapılabilecek pratik öneriler de yer aldı.
Tiyatrocuların Bakan Çelik'e ulaştırdıkları rapor "Acil Çözümler, Kanunsal Çözümler, Tanıtım ve Yaptırımlar ile Ulaşılacak Hedefler" bölümlerinden oluşuyor.
Acil Çözümler başlığını taşıyan bölümde, mevcut Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'in uygulamalarının tiyatroya verdiği zarar anlatılarak, 52 trilyon lira bütçe ile 1 milyonun biraz üzerinde bir seyirci kitlesine ancak ulaşılabilmenin büyük bir başarısızlık göstergesi olduğundan sözediliyor. Turne hareketlerinin çoğaltılması gereğine değindikten sonra bölge tiyatrolarına deneyimli sanatçıların tayinin yapılması öneriliyor.
Raporda tiyatro çalışanlarıyla ilgili de şu öneriler yeralıyor:
*Emeklilik şartları iyileştirilerek kadro boşluğu yaratılmalı.
*Ödenekli ve özel tiyatroların yıllık cirolarının 200 trilyon olduğu belirtilerek, Sayıştay/Maliye Bakanlığı/Kültür Bakanlığı tarafından bu cironun tiyatro iş kolunda çalışanların seçeceği bir komisyon tarafından proje bazında paylaştırılmalı.
*Boş olan sanat personeli Milli Eğitim'de sanat dersleriyle ilgili görevlendirilmeli.
*Yaşlı balerin ve baletlerin erken emekliliği sağlanmalı, eğitimde görev almaları için kanuni düzenleme yapılmalı.
*Sadece büyük şehirlerde eğitim yapan dans okullarına Anadolu'dan öğrenci getirilmesi için bale program hazırlamalı.
*Sanat festivallerinin devlet denetimine alınması ve ağırlıklı olarak Türk sanatçıların temsil edilmesi için kanun hazırlanmalı.
*Ülke dışına çıkan resim ve heykel sergileri için gümrükle ilgili mevzuat karmaşasına son verilmeli.
*Sanat yapan insanların kanunlarda tam tarifinin yapılması sağlanmalı. Bu Çalışma Bakanlığı ile koordineli yürütülmeli.
*Tiyatrocuların Bakan'a ulaştırdığı raporda, mevcut tiyatro yöneticileri ile ilgili olumsuz bilgiler de yeraldı.
*Ayrıca bir başka tiyatrocu grup ise, Kültür Bakanı Çelik'e seçimlerin hemen ardından 4/5 Kasım tarihlerinde yapılan sınavla ilgili de bilgi aktardılar.
Devlet Tiyatroları mahkemeye verildi
ŞAİBELİ SINAV
Devlet Tiyatroları'nın 25 Kasım'da Erzurum'da yaptığı sınavın iptali için idare mahkemesine dava açıldı. 14 yıldır Devlet Tiyatroları'nda sanatçı olarak çalışan bir personelin, yapılan sınavın Genel Müdür Lemi Bilgin'in sekreteri Sibel Yolcu, Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Nuri Güler'in Sekreteri Hülya Başer'in suflöz olarak alınması için yapıldığını 22 Kasım'da Ankara 38'inci Noteri'ne tespit ettirdiği öğrenildi. Erzurum'da yapılan sınava da girdiği öğrenilen sanatçının, sınavın iptali için Ankara 2'nci İdare Mahkemesi'ne dava açtığı belirtildi. Yapılan sınavda Sibel Yolcu sınavı kazanırken, Hülya Başer, sınav günü "noter tespiti yapıldığı"nın ortaya çıkması üzerine sınav mahallinde olmasına rağmen sınava girmedi.
Edinilen bilgilere göre, Erzurum'da yapılan sınav kasete de alındı. Kasetin incelenmesi halinde, sınavı "suflör" olarak kazanan Serkan Ay, başkalarının sınava tabi tutulduğu esnada sınav komisyonu başkanı Devlet Tiyatroları Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Nuri Güler'in yanında oturarak notlar tuttu.
Sınavda kazanacakların noter kanalıyla tespit ettirildiğinin öğrenilmesi üzerine, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin, Sanatçı Temsilcisi Mehmet Ege ve Başrejisör sınav komisyonuna katılmayacaklarını ifade ettiler. Komisyona katılmayacaklarını söyleyen üç kişinin de komisyonda yeralması gerektiği belirtiliyor. Üç kişinin komisyondan çekilmesi üzerine sınav komisyonu:
Devlet Tiyatroları Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Nuri Güler'in başkanlığında,
Teknik Müdür Sertel Çetinel,
Personel Daire Başkanı Ercan Serin,
Personel Daire Başkan Yardımcısı Mustafa Saygılı (gözetimci),
Suflözlerden Havva Evirgen'den oluştu.
RÜŞTÜ KAZIM GENELGESİ TİYATROYU ZORA SOKACAK
İçişleri Bakanlığı'nın yayınladığı bir genelgenin Anadolu'ya turneye çıkan tiyatro gruplarının gösterilerini engelleyebileceği ortaya çıktı. Dönemin İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen tarafından geçtiğimiz mayıs ayında çıkarılan genelge "sahne organizasyonları" tanımlaması içine alınan tiyatro gösterileri alınan güvenlik önlemleri yeterli görülmezse yerel kolluk kuvvetlerine gösteriye izin vermeme yetkisi veriyor. Genelge ile organizatörlerden istenenler arasında "metal arama dedektörü, X-Ray cihazı ve CCD kamerası" da yer alıyor. Çekilen görüntüler 1 ay boyunca muhafaza edilecek.
Genel kolluk kuvvetlerinin genel güvenliğin sağlanması görevini gösterinin yapılacağı yerin etrafında sürdüreceği ilkesini getiren genelgede, kolluk kuvvetlerinin ancak suç teşkil eden bir olayın meydana gelmesi, ya da sivil görevliler tarafından önlenemeyecek olayların meydana gelmesi durumunda müdahale edebileceği belirtildi.
"Tedbirler gizli"
Sahne gösterilerinin siyasi ve ideolojik propagandaya dönüşmesi ihtimalinin gözönünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken genelge, kolluk kuvvetlerinin bu amaçla alacakları tedbirlerin kolluk kuvvetlerinde saklı kalacağını, organizatörler tarafından görevlendirilen sivil güvenlik görevlileriyle paylaşılma-yacağı ilkesini de getirdi. Kolluk kuvvetlerinin konser ya da tiyatro gösterilerinde özel koruma hizmeti vermeyeceğini belirten genelge, organizatörleri gösteri öncesi, gösteri esnası ve gösteri sonrasına yönelik olarak gösterinin yapılacağı tesiste her türlü güvenlik tedbiri ile düzen ve tertibi almakla yükümlü hale getirdi. Genelgenin getir-diği bu yükümlülük yüzünden tiyatro gruplarının turneye çıkmaktan çekinir hale geldiği belirtildi.
X-Ray cihazı yoksa konser de yok
Genelgenin konser ve tiyatro gösterisi organizatörlerinin temin etmekle yükümlü kıldığı cihazların anlatıldığı maddesi ise şöyle:
"Gösterinin yapılacağı tesiste güvenlikle ilgili metal arama dedektörü, CCD kamerası, X-Ray cihazı ve güvenlik bariyeri gibi fiziki, mekanik, elektronik her türlü tedbirlerin alınması sağlanacak, genel kolluk teşkilatları tarafından mahallinde belirlenecek güvenlik standardını taşımayan sertifikalandırılmamış tesislerde sahne gösterisi yapılmasına izin verilmeyecektir."
Genelge CCD kamerasıyla yapılan kayıtları içeren kasetlerin 30 gün süre ile muhafaza edilmesini belirterek, Cumhuriyet Savcılarının ya da genel kolluk teşkilatlarının ihtiyaç duyması halinde gerekli görüntülerin kasetlerden incelenebileceği ilkesini getirdi.
Güvenlik görevlisi beğenmezse gösteri yapamazsın
Sahne gösterisi için güvenlik tedbirlerinin yeterli görülmemesi halinde gösteriye izin verilmeyeceğini belirten genelge maddesi ise şöyle: "Gösterinin yapılacağı yer, zaman ve alınacak güvenlik tedbirleri ile görevlendirilen kişilerin kimlikleri en az üç gün önceden organizatörler tarafından mahallin en büyük mülki amirine bildirilecek, alınan tedbirlerin yeterli olup olmadığı hususu mahalli kolluk kuvvetleri tarafından incelenecektir. Alınacak güvenlik tedbirleri yeterli görülmez ise eksikliklerin giderilmesi için yazılı olarak ikazda bulunulacak, verilecek süre içerisinde eksiklikler giderilecek, aksi halde sahne gösterisinin yapılmasına izin verilmeyecektir."
***
Şeytanlar'a 235 milyar
Hıristiyanlık propagandası yapan Şeytanlar oyununun provaları tam iki ay sürdü ve 235 milyar liraya malodu. Kulislerinde dile getirilenlere göre 235 milyar lira, sadece ibraz edilen faturalar toplamı. İddiaya göre, ibraz edilmeyen faturalar da var.
Devlet Tiyatroları'nın iki aydır provalarını sürdüren Şeytanlar oyunu için 235 milyar lira harcandığı belirtildi. Şeytanlar oyunu hrıstiyanlık propagandası yapan bir oyun. 65 özel tiyatroya 320 milyar lira dağıtan Devlet Tiyatroları'nın Şeytanlar oyunu için 235 milyar lira prova harcaması dikkat çekici bulundu. Devlet Tiyatroları kulislerinde dile getirilenlere göre 235 milyar lira, ibraz edilen faturalar toplamı. İddiaya göre, ibraz edilmeyen faturalar da var. İbraz edilmeyen faturaların toplamıyla bu rakam çok daha yüksek çıkacak. Yine iddiaya göre, rakamın çok kabarık olması üzerine tedirgin olan oyun yönetimi, ibraz edemedikleri faturaları ne yapacağını kara kara düşünüyor.
Şeytanlar'ın oyuncularından Nihat İleri İstanbul'dan getirildi. Oyun Ankara'da oynanacak olmasına rağmen, İstanbul kadrosundan Nihat İleri'nin getirilmesi dikkat çekici olarak değerlendirildi. Oyunun yönetmenliğini uzun yıllar Fransa'da yaşadığı belirtilen Mehmet Ulusoy yapıyor. Mehmet Ulusoy ise vukuatlarıyla meşhur bir sanatçı. Sanat camiasını utandıran vukuatların aktörü Ulusoy, Devlet Tiyatroları kadrosuna yeni alınan sanatçılardan. Ulusoy şu anda Hacettepe Hastanesi'nde alkol komasından yatıyor. Ulusoy'un Hacettepe'de alkol tedavisine alınması üzerine Şeytanlar'ın provalarına son verildi.
65 tiyatroya 320 milyar, Şeytanlar'a 235 milyar
Hrıstiyanlık propagandası yapan Şeytanlar oyunu en fazla prova yapılan oyunlardan biri. 2-2,5 aydır provaları sürdürülen oyunu Genel Müdür mutlaka sahnelemek istiyor. Oyundan ayrılmak isteyen personele karşı da ayrımcı davranıldığı belirtiliyor. Oyundan ayrılmak için 4 kişinin dilekçe verdiği, dilekçe verenlerden ikisinin taleplerinin kabul edildiği, ikisinin isteğinin ise reddedildiği belirtiliyor. Cem Emiler ve Levent Ülgen'in dilekçeleri kabul edilirken Murat Atak'ın dilekçesinin ise kabul edilmediği öğrenildi.
Devlet Tiyatroları'nın 2002 yılında 65 özel tiyatroya 320 milyar lira yardım yaparken, sadece hrıstiyanlık propagandası yapan Şeytanlar oyunu için 235 milyar lira harcama yapması dikkat çekici bulundu. Şeytanlar oyununu mutlaka sahnelemek isteyen Genel Müdürün bu ısrarı ise anlaşılamıyor. Ankara Tiyatro Müdürlüğü'nün Üç Kuruşluk Opera için 210 milyar, Yer Demir Gök Bakır için 230 milyar ve Peter Pan için 137 milyar lira harcama yaptığı belirtiliyor. Yaşar Kemal'in romanından aynı isimle uyarlamayı ise Rüştü Asyalı'nın ağabeyi Oğuz Nihat Asya yaptı. Yer Demir Gök Bakır'ın rejisini ise Şakir Dürzümar yaptı. 137 milyar lira harcanarak sahnelenen Peter Pan için ise tiyatro çevreleri 40 yıl önce Peter Pan'ın uçurulabildiğini, fakat bugünkü teknolojiye rağmen Peter Pan'ın oyunda uçurulamamasının bir tiyatroculuk ayıbı olduğunu belirttiler.
Diğer taraftan, Getto isimli oyun ise 3 yıldır oynanıyor ve kadrosunu başka oyunlara vermiyor. Nazilerle ilgili bir oyun olan Getto kadrosunu Erhan Gökgücü'nün başka oyunlara vermediği ileri sürülüyor. Tiyatro sahnesi olmaya elverişli olmayan Akün Sineması'nın salonu için 84 milyar lira harcayan Devlet Tiyatroları Yeni Şafak'ın haberi üzerine, sahneyi kullanmaya karar verdi ve Getto'nun bu ay içinde Akün Sahnesi'nde oynanacağını duyurdular.
Bir kiralama öyküsü
Devlet Tiyatroları Ankara'da bulunan Akün Sineması'nın salonunu kiraladı. Öncelikle Akün Sineması'nın bulunduğu aynı binanın arka yüzü Devlet Tiyatrosuna ait Şinasi Sahnesi'dir. Şinasi Sahnesi aylık 6 milyar liraya Devlet Tiyatrosu'na kiralandı. Daha önceleri bu binaya 1 km uzaklıkta Amerikan Kültür Derneği Salonu aylık 1 milyar 700 milyon liraya kiralanmışken, tiyatro yönetimi tarafından bu salondan çıkıldı.
Hemen ardından, Akün Sineması iflası üzerine aylık 14 milyar liraya bu salon kiralandı. Hizmet mantığıyla bakıldığında bu salonun bulunduğu binada sürekli olarak oyun sahnelenen Şinasi Sahnesi bulunduğu için, söz konusu kiralama yanlış bir kiralama olarak değerlendirilmekte. Bu konuda bir farklı görüş de bu semtte bir salon kiralamak yerine, halen değerlendirilemeyen fakat kullanıma hazır, masrafsız başka salonların veya hiç tiyatrosu bulunmayan başka semtlerde salon kiralanması ve oyunlar oynanması şeklinde. Ayrıca Akün Salonu'nun hizmet verebilmesi için 1 trilyon liranın üzerinde masraf yapılması gerekmekte.
Devlet Tiyatroları'nın yapmış olduğu kiralama Temmuz ayında gerçekleşti. Fakat Devlet Tiyatroları'nın bütçesinde bırakın büyük onarımı, küçük tadilatlar için bile para bulunmamakta. Bölge tiyatrolarının çoğunun tadilat için para bulamaması nedeniyle, müdürleri istifa etmektedirler. Sözgelimi Devlet Tiyatroları Van Bölge Müdürü. Bu bölge Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in milletvekili seçildiği bölge.
Tiyatro çevrelernde, ekonomik sıkıntının çok yoğun yaşandığı bir ülkede Temmuz ayından beri Akün Sineması salonuna bu güne kadar 100 milyar liraya yakın para boşu boşuna harcandığı şeklinde bir değerlendirme yapılıyor. Hiçbir hizmet verilmeyen bu salon, henüz gişe getirisi de sağlamadığından parasal kaybın daha fazla olduğu söylenebilir. Bu konunun gazetemizde yer alması üzerine önlem almak lüzumunu hisseden tiyatro yönetimi, acilen salon için oyun programa aldı ve ilişkide oldukları Duman İnşaat'a, ihale bile yapılmadan ve devlet bütçesinden onay almadan teslim ettiler. Devlet Tiyatroları yönetimindeki özensizlik ocak ayında oyun oynatacakları salonun biletlerini hala satışa çıkarmamalarından da belli. Çünkü Devlet Tiyatrolarında biletler satışa, 2 hafta önceden çıkar. İlan ettikleri oyunun tarihi ilkin 10 Ocak şeklindeyken, şimdi 12 Ocak'ta basın toplantısıyla salonu faaliyete geçireceklerini duyurdular. Temmuz ayında kiralanan salon için, Devlet Tiyatroları'nın salonu olarak kullanılacaktır yazısı bile ancak 7 Ocak tarihinde yazıldı.
Otel olacak sahne için tadilat
Devlet Tiyatroları'nın ilginç bir faaliyeti de kiraladıkları, mülkiyeti Ormancılar Derneği'ne ait Yeni Sahne'de yaşandı. Yönetim kurulu kararıyla binanın yıkılıp, yerine otel yapılacağı 1 yıl öncesinden belli olmasına rağmen, Yeni Sahne'de yine Duman İnşaat tarafından 320 milyar liralık güzelleştirme ve düzenleme çalışması yapıldı. Tiyatro kulislerinde ise, kullanılan malzemenin nasıl kötü olduğu konuşulmaktadır.
Turneler
Yurtdışına yapılan turne ve heyet gidişlerinde özellikle Bulgaristan ve Rusya'nın seçilmesi, yönetim kadrosunun hemen hemen hepsi bu gezi niteliğindeki turnelere gitmesi de tiyatro kulislerinde dedikodulara neden olan faaliyetlerden biri. Bir gazetenin yayınına rağmen, ülkemizi bir yemek tabağındaki bifteğe benzeten Bulgar yönetmenin sahneye koyduğu, Bulgar oyunu 'Koltuk Düşkünleri' yurtiçinde ve dışında yeteri kadar ülkemizi eleştirdi. Broşürdeki Bulgar yönetmenin yazısı bile ülke adına bir ayıp sayılıyor.
En son Dünya Kupası'na denk getirilemeyen Güney Kore turnesine Genel Müdür Yardımcısı Tamer Levent yönetmen, Genel Müdür Lemi Bilgin turne başkanı olarak gitti. Atina davetine ise Tamer Levent gitti. Yurtiçi turnelerinde ise eskiden 'Şehir Buluşmaları' adı altında yapılan ve bütçeye önceden maliyet bilgisi olarak iletilerek masrafları çıkartılan planlanmış turnelerden şimdi eser kalmadı.
Bu planlı hareketler yerine tamamen bir anda oluşturulan ve bir çok maddi-manevi ziyana neden olduğu ileri sürülen turneler yapılmak isteniyor. Örnek olarak Şinasi Sahnesi'nde yapılan turne gösterilebilir. Basık bir sahne tavanına sahip olan Şinasi Sahnesi Salonu'na İstanbul Devlet Tiyatroları'ndan 'Benerci Kendini Niçin Öldürdü' ismindeki Nazım Hikmet'e ait oyun getirildi ve yüksek dekoru nedeniyle salon önünden 12 sıra kaldırılarak üstteki büyük ışık köprüsü kesilip söküldü. Bunun yerine sahne arkasına konulan, yeni bir ışık köprüsü yaptırtıldı. Turneye gelen bu grup salonda kalan 150 oturma yerine temsil vermiştir.
Diğer bir örnek ise yönetmenliğini başrejisör Erhan Götgücü'nün yaptığı 'Getto' oyunudur. Bu oyun kalabalık kadrosu, neredeyse 5 kamyon dolusu dekoru ile İstanbul'a yolladı. Turne sırasında Erzurum'da oyun sahneye koyan ve aynı zamanda 'Getto' oyununda reji yardımcısı ve oyuncu olarak çalışan bir personel ise, sağlık nedeniyle bu yorgunluk ve stresi kaldıramayarak İstanbul'a gelince kalp spazmı geçirdi. Oyuncunun kalp spazmı geçirmesi üzerine 2 gün temsil veremeyen grubun Devlet Tiyatrolarına maliyeti 30 milyar lira civarında olduğu belirtiliyor. Buna seyirci gelirinden kaybedilenler dahil değil.
* Ocak ayı için oluşturulan programda Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı 2 ayrı oyunda rol alan bir sanatçı aynı gün aynı saatte hem Konya turnesinde hem de Ankara'da sahnelenen oyunda gösterildi. Özensizlikler bununla bitmiyor. Yeni ilan edilen bir çocuk oyununun rol dağılımı listesinde bir genç kız rolü 8 aylık hamile bir sanatçıya verildi.
İç çamaşırları, şapkalar nereden?
Devlet Tiyatroları atölyelerinde her tür eşyanın, her tür kostümün hazırlanabildiğini tiyatro camiasıyla az çok irtibatlı olan herkes biliyor. Hem tarihi, hem gündelik kostüm hazırlanabildiği gibi, sahnede kullanılıcak malzeme-lerin üretimi de yapılabiliyor. Buna rağmen, bazı oyuncuların kaprisleri ve marka tutkuları yüzünden bazı kostümler tiyatro atölyelerinde hazırlattırılmıyor. İstedikleri marka kostüm alınıyor. Marka tutkunlarından birisi Ayten Gökçer. Bir diğeri Gülenay Kalkan.
Üçüncü Selim oyununun kostümlerinin Devlet Tiyatroları atölyelerinde hazırlandığını belirten tiyatro çalışanları, Ayten Gökçer'in rol aldığı oyunların incelenmesi durumunda söz gelimi şapkasının Vakko'dan, iç çamaşırlarının Mark&Spencer'dan alındığının tespit edilebileceğini belirtiyorlar. Yine "Beni Dünya Kadar Sev" oyununun incelenmesi durumunda, Gülenay Kalkan'ın sabahlığının Mark&Spencer'dan alındığının tespit edilebileceğini belirterek, Üçüncü Selim oyununun kostümlerini hazırlayan bir Devlet Tiyatroları atölyesinin Ayten Gökçer'e şapka mı dikemeyeceğini, bir Gülenay Kalkan'a sabahlık mı dikemeyeceğini soruyorlar.
Sanatçılar arasında bir de marka tutkularından dolayı, oyunda kul-landıkları kostümleri kendi parala-rıyla alan oyuncular var. Bunlardan birinin Çetin Tekindor olduğunu tiyatro çalışanları söylüyor. Çetin Tekindor'un, bir İngiliz Aristokratını oynadığı oyunda kullandığı ayakkabıların ücretini kendisinin ödeyerek aldığı belirtiliyor.
Bazı oyunların maliyeti...
3 Kuruşluk Opera
Temsil sayısı 10
Genel seyirci toplamı 5645
Toplu satış 3622
Getirdiği hasılat 20 milyar 976 milyon lira
Yönetmen- Erhan Gökgücü
Toplam çalışma süresi 6 Ay
İlk oynanış 26-Şubat-2002
Bu oyun için yapılan masraf 205 milyar lira
Yer Demir Gök Bakır
Temsil sayısı 9
Genel seyirci toplamı 5852
Toplu satış 4459
Hasılatı12 milyar 330 milyon 500 bin lira
Yönetmen- Emekli, Şakir Gürzümar
Toplam çalışma süresi 5 ay
İlk oynanış 26- Nisan-2002
Bu oyun için yapılan masraf 190 Milyar lira.
Peter Pan- Çocuk oyunu
Temsil sayısı 48
Genel seyirci toplamı 20561
Toplu satış 18562 - Davetiye 1999
Hasılat 17 milyar 506 milyon 500 bin lira.
Yönetmen- Emekli, Emin Olcay
Toplam çalışma süresi 2 ay
ilk oynanış 27 Şubat -2002
Bu oyun için yapılan masraf 137 milyar lira.
3 Kuruşluk Opera isimli oyunda müzik telif hakları ihlal edildi. Oyunun orijinal müzikleri değiştirildi. Bunun büyük bir suç olduğu belirtilerek, imzalanan uluslar arası sözleşmede anlaşmazlık durumunda yetkili mahkemelerin Almanya mahkemeleri olduğu, Genel Müdür Lemi Bilgin'in imzalayarak kabul ettiğine dikkat çekiliyor. Bu konu uluslararası bir skandal. Bu nedenle de eserin Maliyeti 205 milyar lira olmasına rağmen profesyonel bir video kaydının bile çekilmediği ileri sürülüyor. Telif ihlali yüzünden eserin gizlenmeye çalışıldığı da iddialar arasında.
Yer Demir Gök Bakır isimli oyun büyük maliyetine rağmen çok az oynatıldı ve bu oyundan büyük zarar edildi.
Peter Pan isimli oyun bir dünya klasiğidir ve 137 milyar liraya mal oldu. Oyun Devlet Tiyatroları'nda 40 yıl önce oynandığında, rolün gereği olan Peter Pan' nın uçması o dönemdeki oyuncu Işık Yenersu tarafından başarılabi-lirken, bu dönemde sahnelenen Peter Pan uçamamakta.
Sözünü ettiğimiz yüksek maliyetli oyunların, neden kadrolu yönetmelere verilmeyip 2'si emekli, diğeri başrejisörlük görevinde bulunan şahıslara verildiği ve kadrolu yönetmenlerin an az 5 tanesinin boş tutulması da bir başka soru işaretine yol açmakta.
Tüm bunların dışında...
Ankara'da 2.5 aydır prova yapmakta olan Şeytanlar isimli oyunun Devlet Tiyatroları atölyeleri dışında OSTİM'de yaptırılan dekoru ile, henüz sahne almadan gideri şimdilik 235 milyar lira. Devlet Tiyatrosu çalışanlarının verdiği bilgiye göre bu rakam sadece ibraz edilen faturaların toplamı. Henüz ibraz edilmeyen faturalar ibraz edilse rakam daha da kabaracak. Üstelik bu oyun Hıristiyanlık propagandası içermekte.
Oyunun provalarında yönetmen Mehmet Ulusoy'un, çalışmalara alkollü gelmekte ve oyuncularla problem yaşamakta olduğu tiyatro çalışanları tarafından dile getiriliyor. Sahne amirinin idareden aldığı talimatla, alkol için rapor tutamadığından dolayı görevinden ayrıldığı ileri sürülüyor. Oyunculardan 2 kişi şu anda oyundan ayrılmış durumda. Şu anda ise Mehmet Ulusoy alkole bağlı yüksek tansiyon nedeni ile felç geçirdiği için hastanede yatıyor. Oyunun provaları ise yapılan bunca masrafa rağmen doğal olarak durduruldu.
Oynanan üç oyun, prova yapılan oyun için tanıtım, personel giderleri, bina kullanım giderleri, servis ücretleri, su elektrik giderleri payı ve iş gücü toplamı olarak 800 milyar lira civarında. Bu 4 oyuna bu kadar para harcanırken, devlet yardımı alan 65 özel tiyatroya 320 milyar lira verilmekte. Genel Müdür Lemi Bilgin ise aynı zamanda Özel Tiyatro komisyonu üyesi.
Kenan Işık müdür mü oluyor?
Tiyatro kulislerinde bu ara en çok konuşulanların başında Genel Müdür'ün kim olacağı geliyor.
Mesleki gruplaşmanın çok yoğun olduğu ileri sürülen tiyatro camiası, çok farklı isimlerin
Genel Müdürlüğü üzerine sohbet ediyor.
Son günlerde Kim 500 Milyar İster programının sunucusu ve Dadı dizisinin başrol oyuncularından Kenan Işık'ın Genel Müdürlük için ismi kulislerde dile getiriliyor. Mesleki gruplar arasında Kenan Işık'ın Genel Müdürlüğe isminin geçmesine sevinenler olduğu gibi "Kenan Işık Genel Müdür olursa tiyatroda ne değişecek? Bu Genel Müdürün görevden alınmasına ne gerek var?" argümanlarını dile getirenler de var. Sanatçı Kenan Işık'ın ise söz konusu dedikodulardan pek etkilenmediği sanatçıyla Genel Müdürlük meselesini konuşanlar tarafından dile getiriliyor.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne ismi geçen bir diğer şahıs ise Zafer Kayaokay. Bölge tiyatrolarında müdürlük de yapan Zafer Kayaokay'ı Kültür Bakanı İstemihan Talay görevden almıştı. Zafer Kayaokay'ın isminin Genel Müdürlük için isminin geçmesi de tiyatro içinde bazılarını sevindirirken, bazılarını da "Değişen bir şey olmayacak" aldırmazlığı içine itiyor.
Kültür Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik'in ise Genel Müdür Lemi Bilgin'e "Daha fazla yıpranmadan istifa et istersen" dediği kulislerde dile getiriliyor.
Kimin eli kimin cebinde
Televole kültürünün bu kadar baskın olması sanat camiasına en büyük darbeyi vuran etkenlerden biri. Sanatçılar için halk nezdinde hakim olan imaj, sanatla uzaktan yakından bağı olanların yüzünü kızartacak kadar çirkin. Aynı imaj tiyatro sanatıyla ilgilenen sanatçılar için de geçerli.
Tiyatro kulislerinde dile getirilenlerin küçük bir kısmını yazmak bile ortaya "porno bir kitap" çıkartacak kadar yüz kızartıcı. Kimin eli kimin cebinde, kimin sevgilisi kimin koynunda çeteleyi tutmak bile zor. Tabii, anlatılanları dinlerken "sanatçı rekabeti", "sanatçı kaprisi" nedeniyle ortaya çıkan bazı abartıların olduğunu görmezden geliyor değiliz. Abartıların hepsi düşülse bile ortaya çıkan tablo, hiç de hoş bir tablo değil.
Sanat camiasının hayat biçimi tercihlerinden kaynaklanan bazı "rahatlıklar", camia içinde yer alan, ama farklı hayat biçimi tercihleri olanların bile kabullenmekte zorlandığı kadar abartılmış durumda. Televole kültürünün bütün bu yaşananlarda etkisi yok mu! Hem de çok.
TRT ya da özel kanallardaki bazı dizilerde rol alan bazı sanatçıların birlikte yaşamaları, söz konusu sanatçıların kendi tercihleri. Fakat aynı sanatçıların Devlet Tiyatrosu kadrosunda olduğu halde, uzun zamandır rol almadığı halde, üstelik kadrosu Ankara'da olmasına rağmen İstanbul'da yaşaması ve maaş almaya devam etmesi Devlet Tiyatroları'nın tercihi.
Devlet Tiyatroları yöneticileri uzun zamandır herhangi bir oyunda rol almayan, ama televizyon dizilerinde boy gösteren sanatçıları için bir çözüm yolu düşünüyor mu sormak gerekir. Ayrıca, tiyatro kulislerinde açıktan açığa konuşulacak kadar alenileşmiş "kimin eli kimin cebinde"ye el atacaklar mı, yoksa hiç değilse bu kadar aleni yapılmaması konusunda muhataplarını uyaracaklar mı, açıkçası bilmek isteriz. Çetelesini tutmakta bile zorlandığımız ilişkiler, yoksa tiyatronun açmazı olarak, televole kültürünün tiyatroya bir katkısı, bir armağanı olarak kalacak mı, önümüzdeki yıllar gösterecek.
(Kaynak: YeniŞafak)