Foto: Hilmi Bulunmaz'ın "turne arabası" 1987 model Şahin.
Eser Bozan, Bulunmaz Tiyatro'da bir oyuncu. Aynı zamanda Eczacılık Fakültesi'nde okuyan Bozan, tiyatro sanatıyla uğraşmanın yanı sıra, yazın sanatıyla da ilgileniyor. Kendisinin de oynadığı "Sen Gara Değilsin" oyunuyla ilgili bir "gezi" yazısını sunuyoruz:
Eser Bozan
4 Mayıs 2008
26 Nisan 2008 Cumartesi, Beykoz Karya Salonu'nda, Aziz Nesin'in yazıp Hilmi Bulunmaz'ın yönettiği; benim de oyuncu olarak görev aldığım Sen Gara Değilsin adlı oyunumuzu sergiledik.
Hafta sonu olması nedeniyle, öğleye doğru uyandım. Oyunumuzu izlemek için Beykoz'a gelecek olan Nusret Tifur ve Yusuf Öç ile birlikte kahvaltı yaptık.
Ben, Nusret, Yusuf ve oyuncu arkadaşlarım Kazım Şimşek ve Hüseyin Dinç ile birlikte; Hilmi Bulunmaz'ın benden küçük olan arabasına altı kişi sığışarak, Beykoz'a doğru yola koyulduk. Arabayı kullanan Hilmi Bulunmaz'ın yanına oturan Hüseyin, oldukça rahattı. Oysa biz, arabanın arkasına dört kişi zar zor sığışmıştık. Eminönü'nden Beykoz'a bir saatte vardık. Arabadan indiğimizde ayaklarımız uyuşmuştu. Dört kişi bir saat boyunca arabanın arkasında sıkışmış halde hareket etmeden yolculuk yapmak, insanı bayağı uyuşturuyor. Ayaklarımız hareket etmedi; ama çenemiz hiç durmadı.
İnsanın içini ferahlatan denizi ve İstanbul'un merkezine inat yeşilliğiyle Beykoz... Karya'ya geldiğimizde, oyunumuzun başlamasına iki saat vardı. Oynayacağımız salon üçüncü kattaydı. Tiyatronun başlayacağı saate kadar kafeteryada oturduk. Kafeteryada çok az kişi vardı. Canımız sıkılır diye düşünürken, oturan kişilerden biri yanımıza sandalyesini yaklaştırdı ve konuşmaya başladık. Adı İbrahim'miş. O da tiyatroyla uğraştığını söyledi. Daha lise öğrencisiyken tiyatroyla uğraşması bizi heyecanlandırdı. Yaşamdan ve tiyatrodan bahsedince zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadık. Oyunun başlamasına çok az zaman kalınca, yavaş yavaş salona geçtik. Oynayacağımız salon İzzettin Tozkoparan'ın emekleriyle yapılmış. Burası Beykoz sakinleri için kültürel etkinliklerin sergilenebileceği tatlı ve hoş bir yer. Oyun başlamak üzereydi. Yaklaşık kırk elli civarında izleyici yerini almıştı.
Oyunu başarılı bir şekilde sergiledik. Kadıköy ve Maltepe'de oynadığımız oyunlara göre, giderek izleyici sayısının artması bizi sevindirdi; sahne performansımızı olumlu yönde etkiledi.
Oyun bitiminde, beraberimizde getirdiğimiz sahne malzemelerini toparladık. Arabaya doğru ilerlemeye başladık. Dört kişi gene arabanın arkasına sığışacaktık. Karya Salonu'ndan dışarı çıktığımızda yağmur çiseliyordu. Hemen arabaya binip gideceğimizi düşünürken, bizim arabanın arkasında birkaç araba park etmişti. Uzun uğraşlar sonunda arkadaki arabaların sahiplerine ulaşabildik.
Yoğun yağmur başlamasına karşın, her şey yerli yerindeydi. Ne var ki tam yola koyulmuşken, arabanın silecekleri bozuldu. Rastlantı bu ya; durduğumuz yer Hilmi Bulunmaz'ın doğduğu, çocukluğunun geçtiği evin tam karşısıydı. Bu da tatlı bir anı olarak hafızalarda kaldı. Birkaç dakika sileceklerle uğraştıktan sonra, Hüseyin Dinç'in gayretiyle silecekler çalışmaya başladı ve yolumuza devam ettik. Trafik sıkışıklığı yoktu. Beşiktaş'ta Hüseyin ve Kazım'ı indirdik. Daha sonra biz de Aksaray'da indik. Eve geldiğimde, çok yorulmuştum. Hemen yatağa sığındım. Çok güzel bir gün geçirmiştik. Rahatlıkla uyuyabilirdim artık...