11 Nisan 2008 Cuma

Emperyalizm, sinemanın direncini kırıyor!

Not: Başlığı ben attım.HB


Beyoğlu Sineması kapanmamalı


Türkiye’nin sayılı sanat sinemalarından biri olan Beyoğlu Sineması’nın işletmecileri mali zorluk nedeniyle salonu temmuzda kapatmayı planlıyor

12 Nisan 2008 Cumartesi
Alin Taşçıyan

İstiklal Caddesi üzerindeki Halep Pasajı’nın içinde, hemen solda, merdiven başında Beyoğlu Sineması’nın müdüriyet odası vardır. Ne zaman önünden geçseniz içeri buyur edildiğiniz, sinema dünyasından en az bir kişinin daha mutlaka içeride olduğu bir muhabbet odasıdır burası. Filmler, festivaller, dernekler üzerine hararetli tartışmaların da mekânıdır. Yapımına başlanacak projelerden, biten çekimlerden, kimin hangi filmde oynayacağından burada haberiniz olur. Kafeteryasına indiğinizde en az iki masada fısıl fısıl konuşan sinemacılara, sinema yazarlarına rastlarsınız.

Sadece mekân sahiplerinin konukseverliğinden kaynaklanmaz Beyoğlu Sineması’nın buluşma yeri özelliği. Sinemayla ilişkili herkesin mutlaka görmesi gereken filmlerin gösterildiği üç beş salondan biridir Beyoğlu Sineması. Uygar ülkelerde yaygın olan, arthouse (sanatevi) adı verilen, büyük dağıtımcıların neredeyse sadece Hollywood yapımı içeren listeleri dışında kalan dünya sineması örneklerini gösteren salonlardan da biridir.

Eğlence arayan geniş kitlenin dışında, sinemanın ne olduğunu bilen ve anlayan herkesin görmesi gereken filmler bu salonda yer bulabilir kendine.

İlk kez pişman oldum

Şimdi İstanbul Film Festivali zamanı ve Beyoğlu Sineması Festival’in vazgeçilmez salonlarından. Film öncesi kapısı hep açık olan odaya girdiğime ilk kez pişman oldum. Temel Kerimoğlu, elime tutuşturduğu mektupla ağlayacak hale getirdi beni. İlk cümlesi şöyle mektubun:

“Birkaç yıldır kendi kendini idare eden Beyoğlu Sineması’nı, artık sabit giderlerini ödeyemez hale geldiği için eğer bir çıkış yolu bulamazsak, bu yazı çıkaramayacağından, temmuzda kapatma kararı aldık.”Gus Van Sant’in “Paranoid Park”ını oynuyorlardı, seansları iptal etmek zorunda kalmışlar. “Sürgün”ü iki haftada 600 kişi izlemiş sadece.

Öte yandan İstanbul adı sanı, yeri yurdu belli yasa dışı kopya satan dükkânlarla dolu. Bu ülkenin neredeyse bütün 'okumuş’ gençliği, meslek ve mevki sahibi kişisi, nice ünlü gazetecisi, hatta film eleştirmeni yasa dışı DVD satın alırsa, korsan sitelerden bilgisayarına DIVX formatında film indirirse başka ne olabilir ki?

Kızılderililer yok olacak
Beyoğlu Sineması, sıkıntılarında yalnız değil. Ne özel sektörün ne devletin ve belediyelerin el uzattığı Beyoğlu sinemaları, bağımsızlıklarını yitirmeden yenilenmeli.

Yoksa ne pespaye gişe komedileri haricinde bir tek Türk filmi izleyebileceğiz ne de ABD dışında bir ülke yapımını. Meydan kovboylara kalacak, Kızılderililer yok olacak.

(Kaynak: Milliyet)