22 Mart 2008 Cumartesi

Bu oyunu eleştirmeli mi, eleştirmemeli mi?

Hilmi Bulunmaz
22 Mart 2008


Dün akşam (21 Mart 2008), Kırca Yapım Sanat Ürünleri tarafından sunulan “Ateşin Düştüğü Yer” oyununu izlemeye davetliydim. Gala diye adlandırılsa da, daha çok yeni salonlarını görücüye çıkarma çalışmasıydı bu etkinlik…

Hangi nedenle olursa olsun, tiyatral bir etkinlik yapıp, bunu saptanmış izleyiciyle üleşmek, her şeye karşın anlamlı bir durum…

Bence, AKP dinsel faşizmi nedeniyle televizyonlardan uzak kalan Levent Kırca, kendi iradesiyle olmasa da, koşulların zorlamasıyla, tiyatroya göz kırpmaya başladı. Yine bence, iyi oldu. Halkın devrimcileşmesi için tiyatro yapmasa da, halkın eğlenme gereksinimine yanıt verebilecek bir bağlama sahip olan Kırca, bir biçimde toplumsal edime “katkı” sunmuş oluyor…

Bakırköy gibi dev bir ilçede, ne yazık ki, bu ilçenin tiyatral gereksinimine yanıt verebilecek donanım yok. Tatlıcıların sayısı, kitapçıların sayısından daha fazla olan Bakırköy, bana entelektüel bir hava vermiyor. Mutfakla tuvalet arasına sıkıştırılmış insanlar cumhuriyeti gibi bir izlenim edinsem de, tiyatro sanatının ivmelendirmesiyle entelektüel duruma evrilme olasılığı olan Bakırköy, bu evrede Levent Kırca’nın sunduğu eğlencelik oyunlarla bir “yere” gelebilir…

Levent Kırca’nın salon açılışında yaptığı konuşmayı unutmamak gerekir. Salonun, salt kendilerinin kullanımında olmayacağını, aynı zamandan “öteki” tiyatrolara da olanak sunulacağını belirten Kırca, umarım, entelektüel tiyatral bilinç geliştirebilecek donanıma sahip tiyatrolara da kapısını aralar…

700 koltuklu bir tiyatro salonu kazanan Bakırköylüler (tabii tüm İstanbul), salonlarına sahip çıkabilirlerse, bu salon yaşar. Orada yaşamı tiyatralize etmek isteyen gruplar yaşar. Emperyalist film tekellerinin işgal ettiği sinema salonları, yavaş yavaş da olsa, tiyatro salonlarına dönüşürse, son derecede sevineceğiz…

Bakırköy Kaymakamı, Bakırköy Belediye Başkanı, Adalar Belediye Başkanı gibi “alt düzeyde” yöneticilerin ilgi gösterdiği açılışı, ucuz ve uzak yer olarak adlandırılan balkondan izledim. Salona inmek gelmedi içimden. Memur ve işçilerin yoğun olduğu balkondaki halkın rengi hoşuma gitti. Her ne denli yaşamlarını politize edememiş bir kitle izlenimi verseler de, eğlenmeye, sadece eğlenmeye gelmiş olsalar da, son derecede hoşuma giden bir kitleyle birlikte yaşamı tiyatralize etmeye ortak olmak, beni gönendirdi…

Başlığı yineliyorum: Bu oyunu eleştirmeli mi, eleştirmemeli mi? Şimdilik kısa notlarla geçirtirdiğim duygularım, düşünsel düzleme hizmet etmeye başlarsa, belki eleştirebilirim…