11 Şubat 2008 Pazartesi

Büktel'in yazınsal değneği!

.
"Tosun"un son "yapıtı"

Diğer "Tosun" yapıtları için tıklayın!


Coşkun Büktel
11 Şubat 2008


GÜNCELLEME (11 Şubat 2008):

Ben de Hilmi Bulunmaz gibi, "Bağırmadan, sakin sakin" söylüyorum:

Bunu yapan "Tosun"u hâlâ destekleyen biri varsa

1. Ya hiçbir şeyden haberi olmaksızın ismi ve resmi kullanılan bir "mağdurdur";

2. Ya (gerçek orospuları ve çocuklarını tenzih ederek söyleyelim) "habersiz mağdur" rolü yapan, sinsi bir orospu çocuğudur;

3. Ya da tek taraflı bilgilendirildiği için kime karşı çıktığının ve kimi desteklediğinin bile tam farkında olmayan, birilerinin dolduruşuna gelmiş zavallı bir geri zekalıdır.

Ben "Tosun"un yaptığı şebekliklere (onu ya da onları fotomontaj tekniğiyle "eleştirmeye") asla tenezzül etmeyeceğim. Tiyatro skandallarının tartışılmasını somut kanıt ve belgelere dayandırmak yerine belirsizlik batağına (facebook yalanlarına) dayandırmak isteyen "Tosun"un ve 3. Abdülhamid'in yüz kızartıcı yöntemlerine asla yüz vermeyeceğim; fotomontaj şebekliklerine ve anket sahtekarlıklarına asla başvurmayacağım. Biz yalnızca, iftirayı örtbas amacıyla bütün bu şebeklikleri yapan "Tosun"u bile bile ve hâlâ destekleyenlerin adını koyacağım: Orospu çocuğu... (Gerçek orospuları ve çocuklarını bir kez daha tenzih ederim.)

Unutmayalım: Her şey, Özdemir Nutku'nun, Theope'ye ve Coşkun Büktel'e iftirasıyla başladı. (Bakınız: "Özdemir Nutku skandalı") İftiracı Nutku'yu bir yazar örgütüne (altmışı aşkın üyesi bulunduğu söylenen OYÇED'e) önce başkan sonra onur kurulu üyesi seçen "yazarlar" ve iftiranın belgelerini sansür edip skandalı okurlardan gizleyen site sahipleri (tiyatrom sahibi 3. Abdülhamid lakaplı sansürcü A. Ertuğrul Timur, yalan makinası ve sansürcü Mustafa Demirkanlı ve tiyatronline editörü Yaşam Kaya gibi diğerleri); kısacası iftiraya ve iftiracıya sahip çıkanlar; Büktel ile Bulunmaz'ın iftira karşıtı eleştirilerine "açıkça, mertçe" karşı duramadıklarından; önce sessiz kalarak savuşturmayı (sessizliğin şalıyla örtbas etmeyi) denediler. Büktel ve Bulunmaz'ı sessizlikle yıldıramadıklarını (onlar susuyor diye Büktel ve Bulunmaz'ın susmadığını) görünce, Büktel ve Bulunmaz'ı kalleşlikle susturmaya karar verdiler. Burak Caney diye bir takma ismin ardına saklanarak kendilerini emniyete aldıktan sonra, Büktel ve Bulunmaz'a karşı Nutku'nun başlattığı iftira ve karalama kampanyasını sütre gerisinden, korkakça, kalleşçe, her türlü yalanla ve fotomontajlarla daha da iğrenç boyutlara taşıdılar. Şimdi de yarattıkları sanal sapığı (Burak Caney'i) desteklemek amacıyla kampanyalar düzenliyor, (çoğu, olayın farkında bile olmayan) insanların isimlerini ve resimlerini facebook'ta yayınlayarak Büktel ve Bulunmaz'a karşı kamuoyu oluşturuyorlar. Facebook'ta, "TİYATRONUN BAŞINA BELA OLAN BU DENGESİZLERE DUR DİYECEK 500 KİŞİ YOK MU?" diye kampanya açmışlar.

Değil, Facebook gibi herkesin her türlü imzayla herkes hakkında her şeyi söyleyebildiği bir "belirsizlik batağında", hatta Hürriyet gazetesinin ana sayfasında; ve değil 500 kişi, 500 milyon kişi olsanız, ne yazar? Kelle sayısı, CD kaydıyla ve Nutku'nun itirafıyla belgelenmiş hakikati değiştirebilir mi?

Nutku, (önce CD kayıtlı DT koordinasyon toplantısında 16. Yüzyıl tarihini vererek; daha sonra "Coşkun Büktel'e yanıt" başlıklı yazısında 17 Yüzyıl tarihini vererek) Fransa'da yazılmış "Theope" adlı ikinci bir oyunun bulunduğunu söyledi mi, söylemedi mi? Söyledi. Hem kendi itirafı var, hem de pek çok kişinin (Örneğin, Can Doğan, Hüseyin Sorgun, Coşkun Irmak, Ahmet Türkoğlu, Acar Burak Bengi, Kâzım Şimşek, Feridun Çetinkaya'nın) seyrettiği CD görüntüleri var. (Görmek isteyen her tiyatrocuya bu CD'yi göstermeye hazır olduğumuzu defalarca ilan ettik.)

Peki, Nutku'nun sözünü ettiği ikinci Theope, yeryüzünün herhangi bir ülkesinde ve herhangi bir zamanda yazılmış mıdır?

Yazılmamıştır. Yeryüzünde "Theope" adlı ikinci bir oyunun değil metnini, belgesini bile hiç kimse gösterememiştir.Yeryüzünde ikinci bir Theope yoktur. Yani, "vardır" diyen Nutku 30 kişilik resmi DT toplantısında, açıkça yalan söylemiş, toplantıdaki tüm sanatçıların zekâlarıyla alay etmiştir. Yani Türk tiyatrosunun en büyük değeri, en büyük duayeni sayılan Özdemir Nutku, kuru "laflara" değil de belgelere inanacaksak, yalancının biridir.

Şimdi, bize karşı kampanya açan "Tosun"un (başta 3. Abdülhamid ve yalan makinası Mustafa Demirkanlı ve zaar Can Doğan olmak üzere) destekçileri, bize karşı değil 500 kişi, 500 milyon kişi bulsalar, bu gerçeği değiştirmeye güçleri yetebilir mi? Yetmez. İki kere iki dört gibi belgelenmiş somut gerçeği hiçbir kelle sayısı değiştiremez: İkinci Theope yoktur, Nutku yalancıdır.

Peki Nutku bu yalanı yüzünden, mağdur ettiği Theope yazarından özür dilemiş midir?

Hayır, dilememiştir. Büktel'e yazdığı cevapta Nutku (toplantının sonradan bulunan CD'siyle kanıtlandığı üzere, ilk yalanı örtbas çabasıyla yeni yalanlar üretmiş ve Büktel'e polemiği bırakması tavsiyesinde bulunmuştur. (Bakınız: Nutku, "Coşkun Büktel'e yanıt".)

Nutku, yalanıyla mağdur ettiği Coşkun Büktel'den üç yıldır özür dilemediğine göre, o yalanı, "yanlışlıkla ya da kazara" söylemiş değildir. Yani Nutku, Büktel ve Theope'ye ilişkin ilk yalanını (sonradan yazısında örtbas çabasıyla yeni yeni yalanlar üretmiş olmasından da belli ki) bilerek ve kasten ortaya atmıştır. Demek ki, Nutku, yalnızca yalancı değil, daha vahim olmak üzere, aynı zamanda iftiracıdır.

Peki Türk tiyatrosunun en büyük değeri ve en büyük duayeni sayılan Özdemir Nutku'nun, bir iftiracı olduğunun iki kere iki dört kadar kesin biçimde belgelenmiş olması, bir skandal değil midir? Skandaldır. Peki bu skandalı duyurmak yerine, Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz kelimelelerini (tıpkı matbuata burun kelimesini yasaklayan 2. Abdülhamid misali) sitelerinde yasaklayan, Büktel ve Bulunmaz'ın adını sitelerinden silip kazıyan tiyatro sitelerinin sahipleri "sansürcü" değil midir? Sansürcüdür.

Peki iki kere iki dört gibi somut biçimde belgelenmiş bu gerçekleri, değil facebook'ta geyik yapan çoluk çocuğun katkısıyla, Hürriyet'in ana sayfasında ismi, resmi ve adresi belli 500 milyon kişinin bile katkısıyla değiştirmek mümkün müdür? Değildir. Hakikati savunan iki kişiye karşı, iftirayı bile bile sahiplenmiş 500 milyon orospu çocuğu bulsanız bile, hakikati değiştiremezsiniz.

Siz ancak, (hakikati yüzünüze vurduğumuz için) bizi maskara edeceğini sandığınız fotomontajlarla, hakikati örtbas etmeye çalışırsınız. Ama değil yüzlerce, yüz binlerce fotomontaj yayınlasanız bile, bize maskara etmeyi veya belgelenmiş gerçekleri değiştirmeyi veya örtbas etmeyi değil, ancak "kendinizi" maskara etmeyi başarırsınız.

Türk tiyatrosunda susarak bu iğrenç kampanyayı seyretmekte olan herkesin, ("bana ne" diyen her tiyatro ilgilisinin) iftiracıları desteklediğini varsaysak bile, bu neyi kanıtlar ki?.. İftirayı ve iftiracıyı savunanların çok kalabalık olması, hakikati savunanların yalnızca iki kişi kalması, neyi kanıtlayabilir ki?... Büktel ve Bulunmaz'ın "DENGESİZLER" olduğunu mu? Yoksa Türk tiyatrosunun (kazandığı mevzileri korumak için en iğrenç yöntemlere bile tenezzül etmekten kaçınmayan) iftiracı ve sinsi vandallar tarafından işgal edilmiş ve tüm tiyatrocularımızın işgalci ve işbirlikçi vandallar tarafından rehin alınmış, sesi kısılmış, bastırılmış olduğunu mu? Değil 500 kişi, 500 milyon olsanız, iftirayı ve iftiracıyı savunduğunuz sürece, elinde belgelerle hakikati açıkta mertçe Türkçe savunan iki gerçek insanın karşısında ricat etmek, kalleş sitelerinizde yayınladığınız tüm şebeklikleri (tükürdüğünüzü yalar gibi) yalayıp silmek zorundasınız. Bir süre önce, işe yaramadığını, inandırıcı olamadığını (faydasından çok zararını) fark ettiğiniz için, bir piç gibi bizim kapımızın önüne terk etmeye kalktığınız ama bizim tepkimizden sonra (Bakınız, "Başka Kapıya") çarnaçar, yeniden sahiplenmek zorunda kaldığınız Burak Caney'i artık temelli terk etmek, buharlaştırarak yok etmek zorundasınız.

Burak Caney takma adının ardına gizlenmiş korkak sapıklar, (tükürdükleri tüm yalan, iftira ve fotomontaj şebekliklerini yalayarak yuttuktan sonra) "lağım çukurunu" kapatıp cızlamı çekmeden önce "isimli ve resimli" bir destekçiler listesi yayınlamıştı.

Destekçiler(?) Listesini görmek için...

TIKLAYINIZ!

GÜNCELLEME (10 Şubat 2008):

Burak Caney'i bir kez daha sanal mezarlığa gömdük

Burak Caney takma ismini kullanan lağım sıçanı sapığımız, suç delillerini yok etmek amacıyla, sonunda, (çift "oo"lu) tiyatrooyun adlı "lağım çukurunu" tümüyle kapattı. Ama takma isimli korkak sapığın Büktel ve Bulunmaz aleyhinde kamuoyu oluşturmak üzere yayınladığı iftiralar ve bizim kişilik haklarımıza hakaret niteliğindeki fotoğraflar ve fotomontajlar yayınlandıkları ilk günden beri, hilmibulunmaz.com'da da sergilenmekteydiler ve Büktel ile Bulunmaz, sansürcülerin tersine, yayınladıkları hiçbir şeyi silmedikleri (tükürdüklerini yalamadıkları) için Burak Caney'in "yaratıcı zekâsının"(!) müstesna ürünleri olan o fotoğraf ve fotomontajlar hilmibulunmaz.com'da hâlâ görülebilir. (Bakınız: "Burak Caney'in fotoğraf sergisi".)

Hilmi Bulunmaz'a ait (tek"o"lu) tiyatroyun sitesinin adını ve formatını çalarak başlattığı (çift "oo"lu) tiyatrooyun'u, sevgili sapığımız Burak Caney, şimdi daha "temiz" (sevsinler!), daha profesyonel biçimde yeniden başlatacakmış. Bu orospu çocuğu, insanların tümünü balık hafızalı ya da geri zekalı veya kendisi gibi orospu çocuğu sanıyor zaar.

GÜNCELLEME (8 Şubat 2008):

Büktel'e, Büktel'den üç buçuk attığı için yarasalar gibi takma isim ardına gizlenmiş korkak sapıklardan başka hiç kimse sataşamaz. İsimleri ve resimleri Burak Caney kod adlı korkak sapık tarafından kendilerinin onayı dışında kullanılmış ve sapığın destekçisi olarak tanıtılmış "mağdurları" bir yana ayırıp, diyorum ki: Alnı açık olarak, açıkta, mertçe, "ortada" durarak, belgesel ve bilimsel yöntemler kullanarak, vandalizmle mücadele eden dürüst insanlara (Büktel ve Bulunmaz'a) karşı; takma isim ardına saklanıp, sütre gerisinden, kalleşçe ve en ahmak yalanlarla saldıran korkak sapıkları, bunu yazan "Tosun"ları; eğer açıkça, imzalı yazısıyla, "gerçekten" destekleyen bir tek kişi varsa; o kişi:

ya neyi desteklediğinden habersiz zavallı geri zekalının biridir ve konuyu tek kaynaktan, "bunu yazan Tosun"un lağım çukurundan tek taraflı olarak öğrenmiştir; yani (her biri suç unsuru olduğu için içindeki yazıların ve fotoğrafların yüzde doksanı "Tosun" tarafından sürekli silinip yok edilen, büyümek yerine sürekli küçülen) çift "oo"lu tiyatroyun sitesinden başka hiçbir kaynağı incelememiştir, hatta belki onu bile incelemeden yalnızca birilerinin "dolduruşuna gelmiştir";

ya da bir zamanlar benimle polemiğe girmek gafletinde bulunduğu için şapa oturmuş, küle osurmuş, kuyruk acılı vandallardan biridir ve bir zamanlar tek başına beceremediği işi, bugün sürü halinde (takma isim ardına gizlenmiş korkak bir sapığın liderliğindeki vandal sürüsüne katılarak) becerebileceği hayaline kapılmış, hakikatin gücüne inanmak yerine, Büktel'den ders almayı inatla reddettiği için, bir zamanlar melanetin, şimdi de "örgütlü melanetin" gücüne tapan, diğerinden sadece bir kıl "daha az ahmak", bir orospu çocuğudur.

NOT: Masum hayat kadınlarının masum çocuklarından özür dileriz; biz "orospu çocuğu" sıfatını bambaşka bir bağlamda kullanıyor, kelimelerin tarif etmekte yetersiz kaldığı bir çeşit "özsüz insandan", insan posasından söz ediyoruz.

GÜNCELLEME (7 Şubat 2008):

Aşağıdaki metni bazı eklerle geliştirdim.

GÜNCELLEME (6 Şubat 2008):

Tiyatromuzun "bunu yazan Tosun"u Burak Caney, en ahmakça ve alçakça yalanlarla Büktel ve Bulunmaz'ı karalama kampanyasına destek veren orospu çocukları arasına Özdemir Nutku'yu da katmakta ısrar ediyor. Peki kanıtı ne? (Herkesin her türlü imzayı kullanarak herkes hakkında her yalanı serbestçe yazabildiği) facebook... Nutku facebook'ta Bulunmaz ve Büktel aleyhine açılan kampanyaya isim ve resim göndererek destek vermiş. Ne var bunda? Ben de fotoğrafını ve imzasını kullanarak Lemi Bilgin'in ya da Zekeriya Beyaz'ın Mustafa Demirkanlı'ya ana avrat küfretmesini kolayca sağlayabilirim. facebook'ta bu kolayca mümkün. Tek zorluk, Demirkanlı ya da ruh ikizi Burak Caney'inki kadar alçak bir karaktere sahip olmanın gerekmesi. Ama bu yalnızca Büktel gibiler için zor. "Bunu yazan Tosun"lar için facebook'ta bunu yapmak çok kolay. facebook böyle bir yer ve bunu internet kullanan on yaşında çocuklar bile biliyor.

Biz Nutku'nun resmini facebook'ta değil, dünkü yazımızda da belirttiğimiz üzere, "Tosun"un lağım çukuru olan çift "oo"lu tiyatrooyun sitesinin, sağ sütunundaki "Destek Artıyor" başlıklı bölümünde gördük. (Destek artmak yerine azaldığı için, "Tosun", bugün o bölümü iyice aşağıya indirmiş.) Ama internet sapıklarının halkı dezenforme etmesine karşı çıkmak kolay değil. Bir kere elinizde belge olamıyor. Bir lağım çukurunu kaynak gösteremiyorsunuz. Herhangi bir yazıya link veremiyorsunuz. Yazıyı silip yok edebiliyor ve üstüne üstlük sizi yalancı veya bunak olmakla suçlayabiliyorlar/suçladılar. Çünkü zaten bu iğrençlikleri yapabilmek için takma isim ardına gizleniyorlar. Böyle iğrenç yöntemler, elbette ki, ancak takma isim ardına saklanarak, ancak korkaklar ve kalleşler tarafından kullanılabilir. Bu kadar apaçık, bu kadar alçakça, bu kadar iğrenç biçimde yalan söyleyebilmek, ancak takma isimle mümkün. Bir de yalan makinası Mustafa Demirkanlı gibi kaybedecek prestiji kalmamış bir zavallı olmakla...

Tüm yalancı, iftiracı ve sansürcüler gibi, (Örneğin, Timur ve Demirkanlı gibi) "Tosun" da, bizim asla tevessül etmediğimiz yüz kızartıcı bir alışkanlığa sahip: Tükürdüklerini yalayabiliyor, yayınladığı yazıları, işine öyle geldiği zaman, yalayarak silip yok edebiliyor. Tiyatral "Tosun" hiçbir açıklama yapmaksızın, "Destek Artıyor" bölümünden Nutku'nun ve Güney dergisinin ismini ve resmini çıkardı. Biz bunu yazınca da, yalancı veya bunak olduk. Erken bayram etmiş olduk. Sanki Nutku'nun bir sapığa destek vermesi ya da vermemesi beni sevindirebilir ya da üzebilirmiş gibi... Ben dürüst bir adamım. Dürüst olmanın bedelini zaten ödedim/ödüyorum. Niye ödüyorum: Zor durumda kalmayayım diye... Dürüst insanlar için iki ucu boklu değnek yoktur. Dürüst insanlar için iki ucu ballı değnek vardır. Hiçbir durum beni zora sokamaz. Özdemir Nutku, lağım sıçanı bir sapığın aleyhimizdeki yalanlarını ve iftira kampanyasını destekliyorsa, Özdemir Nutku'nun canına okurum. Desteklemiyorsa, desteklediğini yazan "Tosun"un yöntemleri hakkında okurları bir kez daha uyarırım. Sapıkların canına okumaya kalkmam! Sapıklarla benim herhangi bir hesabım olamaz. Benim ancak, sapıkların bana karşı iftira kampanyasını destekleyen gerçek insanlarla hesabım olabilir. Coşkun Büktel, facebook gibi "kimin eli kimin cebinde" belli olmayan sitelerde ve/veya Büktel'den üç buçuk attığı için gizlenen korkak sapıklar tarafından, iftira, hakaret ve eleştiriye maruz kalmaya aldırmaz; bu tür hakaretleri, bir maden emekçisinin işçi tulumuna bulaşan kömür lekeleri sayar; işinin doğası gereği sayar; hatta emeğinin kanıtı olan o lekelerle gurur duyar. Ama o lekelerin kaybedecek prestiji bulunan gerçek bir "insan" tarafından gerçek bir imzayla Büktel'e sürülmeye kalkışılması, Büktel'in bağışlayabileceği bir davranış değildir. Bu durumda Büktel, karşı tarafı fena halde ciddiye alır ve mutlaka cevap verir. Öyle bir cevap verir ki, muhatapların karnı ağrır, kan işerler. O nedenle, Büktel'e, Büktel'den üç buçuk attığı için yarasalar gibi takma isim ardına gizlenmiş korkak sapıklardan başka hiç kimse sataşamaz.

Bu bağlamda, benim için tek zorluk, belirsizlik olabilir. Nutku sustuğu için, "Tosun" yalan söylediği için, destek konusu belirsiz görünebilir. Birileri onun adını kullanarak bana kalleşçe saldırırken Nutku'nun susması ve hiçbir açıklama yapmaksızın (belki de avuçlarını keyifle ovuşturarak) seyrediyor olması mümkündür. Ama Nutku'nun ve Güney dergisinin ismini ve resmini "Destek Artıyor" listesinden çıkardığına göre, "Tosun"un Nutku ve Güney'den, isimlerinin kullanılmaması yönünde talimat aldığı (belki de onlardan zılgıt yediği) anlaşılıyor.

Her neyse, vandalların lağım sıçanı bir sapığa destek vermesi ya da vermemesi, benim için iki ucu ballı değnek bir durumdur. Kendileri bilir: İster versinler ister vermesinler, ben her iki durumda da, gerekeni yaparım. Yeter ki net olsunlar. Şu anda, internet sapığımızın Büktel ve Bulunmaz'a iftira kampanyasına net destek veren bir tek orospu çocuğu göremiyorum. (Hilmi Bulunmaz'ın deyişiyle, 1+1=1 yani Mustafa Demirkanlı+Burak Caney=Mustafa Caney olduğu için, Demirkanlı'nın açık ve net desteğini kale almıyorum.)

Yazı yazarak Büktel ve Bulunmaz'a iftira kampanyasına destek vereceği iddia edilen diğer isimler, (kaybedecek prestiji kalmamış ve zaten pespaye olmuş olan Demirkanlı'yı hariç tutarsak) Büktel hakkında kendi imzalarıyla herhangi bir şey yazmaya zaten cesaret edemezler. Yani "Bunu yazan Tosun"un, diğer destekler konusunda da yalan yazdığı kuvvetle muhtemel. Ama İnternet Sapığımız emniyet içinde gizlenirken, ona destek vermek için kendi adını ve prestijini ateşe atmayı (boka batırmayı) göze alacak kadar enayi bir orospu çocuğu çıkar da beni yanıltırsa, hiç sorun değil!... Ben gene ("Tosun"un deyişiyle) "bayram ederim". Çünkü ben hesabımı zaten Kış tutuyorum. Yaz çıkarsa bahtıma, Kış çıkarsa, vay geldi vandalların başına...

GÜNCELLEME (5 Şubat 2008):

Aşağıdaki yayınımızın hemen ardından, tiyatromuzun "Bunu Yazan Tosun"u Burak Caney, Özdemir Nutku'nun ismini ve resmini, Caney'i destekleyenler listesinden silip çıkardı.

Tiyatral "Tosun" (nam-ı diğer Burak Caney) sitesinin "Destek Artıyor" başlıklı bölümünde destekçi gibi gösterdiği isimleri birer birer silmek zorunda kalıyor. Bir hafta önce, Güney dergisinin adını ve logosunu destekleyenler listesinden sessiz sedasız silip çıkaran İnternet Sapığımız; aşağıdaki (4 şubat 2008) tarihli yayınımızın hemen ardından, Özdemir Nutku'nun fotoğrafını ve Nutku'nun Burak Caney'i desteklediği yalanını, yine sessiz sedasız silmek zorunda kaldı.

Destek artmıyor, azalıyor; arttığını yazan "Tosun"un yalan yazdığı, tükürdüğü pek çok şeyi yalayarak silmek zorunda kaldığı, her geçen gün daha fazla kişi tarafından anlaşılıyor. Ama "Tosun", (facebook'a bile inanacak salaklar ya da inanmak isteyen orospu çocukları için) yayınladığı ahmakça yalanların kaç bin kişi tarafından desteklendiğini anlatmaya devam ediyor. Tabii o salakları ya da orospu çocuklarını eşek yerine koyduğu için, listeden sildiği isimler konusunda onları bilgilendirmeye hiç gerek duymuyor.

"Bunu Yazan Tosun"un lağım çukuru sitesini Akmen ve Cücenoğlu'dan başka destekleyecek enayi kalmadı. Aslında onların da bir internet sapığını destekleyerek isimlerini iyice boka batırmaktan hoşlanacak kadar enayi olduklarını sanmıyoruz; ama n'apsınlar; yalan makinası Mustafa Demirkanlı'yla, yıllardır birlikte davranmış olmanın diyetinden kurtulmak kolay olmayacağı için, elleri mahkûm... Açık bir destek vermeseler bile, isimlerinin ve resimlerinin sapık tarafından kullanılmasına itiraz edemiyorlar.

4 ŞUBAT 2008

Hela duvarları yerine internet sayfalarını kirleten tiyatral "Tosun" (nam-ı diğer Burak Caney) eğer doğru söylüyorsa; Üstün Akmen, Özdemir Nutku ve Tuncer Cücenoğlu kendisini destekliyorlarmış. Akmen, Nutku ve Cücenoğlu'na, tiyatral "Tosun"u destekledikleri yalanını bir an önce tekzip etmelerini tavsiye ediyor; Coşkun Büktel ve Hilmi Bulunmaz'a rahatça iftira edebilmek için takma isim ardına gizlenmiş korkak bir sapığı, bugün hâlâ, destekleyen eğer bir tek orospu çocuğu gerçekten varsa, ona 25 Ekim 2007 tarihli çağrımızı tekrar hatırlatıyoruz:

25 Ekim 2007 tarihli çağrımızı, bir kez daha yineliyoruz:

(...) Şimdi, aşağıda linkini verdiğimiz yazısı nedeniyle, Burak Caney'e tebrik ve teşekkür mesajı gönderenlere buradan sesleniyorum:

Herhalde sizler de Burak Caney gibi isimlerinizin gizli kalmasını tercih edeceksiniz. Açık kimliğinizle ortaya çıkıp, Burak Caney'i "açık bir dille", "açıkça, mertçe, Türkçe" tebrik etmeye yanaşmayacaksınız. Yani "adam" gibi davranmak, karanlığa karşı çıkmak yerine, yarasalar ve karafatmalar gibi, karanlıkta kalacaksınız. İşte o nedenle, Burak Caney'i sahiplenmeniz, Burak Caney'i önemli kılmıyor. Onu muhatap almamı gerektirmiyor.

Ama içinizden biri, adı sanı tanınan (yani riske atacağı prestiji bulunan) tek bir tane tiyatrocu, adıyla sanıyla ortaya çıkar da, Burak Caney'in yazdıklarını inandırıcı bulduğunu ve Caney'in yazdığı şeylerin altına imza atabileceğini açıklamak cüretini gösterebilirse; Caney'in yazdıklarına güvenerek, bana karşı çıkmayı göze alabilirse, o salağı muhatap alıp, Caney'in tüm iddialarını onun şahsında yanıtlayacağıma söz veriyorum.

Korkaklığınız, cahilliğiniz, yetenek yoksunluğunuz ve sizi çevrenizdeki en çirkef unsurları sahiplenmeye iten alçakça kin duygunuz; giderek, ibret verici bir sosyal fenomen haline geldi. Koca bir sanat camiasından bir tane adam çıkmaz mıymış, be kardeşim?!

Hadi, o Burak Caney'i tebrik eden yarasalardan birini adıyla sanıyla, çıkarın karşıma da, "Burak Caney haklı!" desin! Madem ki, yazdıklarını tebrik ediyorsunuz, içinizden bir Allah'ın kulu da şu Burak Caney'i "adam gibi", "açıkça, mertçe, Türkçe" desteklesin!

Hadi!...

Alıntının Kaynağı:

Coşkun Büktel, "Gölge Tiyatro, meçhul (malum) şahıs Burak Caney'i bağrına bastı!"

(Bakınız: coskunbuktel.com)