5 Şubat 2008 Salı

İstiklal Caddesi

Eser Bozan, Bulunmaz Tiyatro'nun oyunculuk çalışmalarına katılan bir oyuncu adayı. Aynı zamanda Eczacılık Fakültesi'nde okuyan Bozan, tiyatro sanatıyla uğraşmanın yanı sıra, yazın sanatıyla da ilgileniyor. Bir denemesini sunuyoruz:


DENEME


Eser Bozan
5 Şubat 2008


İstanbul denince akla gelen ilk yer. Ünlülerin podyumu, eğlencenin odağı ve aradığımız her şeyi bulabileceğimiz ender yerlerden biri! Ağır ağır beş altı kat çıktığımız kafeteryadan eşsiz İstanbul'u seyrederek, başımızı hafifçe döndürüp yere baktığımızda, bizi şaşırtıp, akan bir ırmağı andıran, insanların sel gibi geçtikleri uzun ince bir yol…

Benzersiz güzelliğiyle tarihe tanıklık eden rutubet kokulu eski binalar... Kendinizi ifade edebileceğiniz özgün ve özgür eylemlerin merkezi…Tüm ihtişamıyla göz kamaştıran, sizi hemen kendine çekip; kimilerinin Fransız Sokağı, kimilerinin Cezayir Sokağı dediği; inerken kolay, çıkarken insanın belini büken sokak...

Kimsenin umurunda olmayan, yurtsuzların ve terk edilmişlerin mekanı, çoğu kişiye göre tüm pislikleri içinde barındıran, hiç kimsenin sebebini sormadığı, çoğu zaman turist zannettiğiz ağır şartlarda sigortasız, kaçak çalışan zencilerin yaşadığı yerler. İlk görünüşte kendilerini belli eden, çoğu zaman dışlanmış yada katledilmiş, günlük yaşam tarzları ile hiçbir zaman vazgeçmeyecekleri müzikal ruhlarıyla çingeneler. Yüzyıllardır birlikte yaşadığı bir halkın değişime uğratılmış, benliğinden vazgeçmeyen, en kötü koşullarda bile yaşamaya çalışan, Doğu'dan ve Güneydoğu'dan gelen insanların bir arada yaşadığı Tarlabaşı…

İstiklal Caddesi'nin sonlarına yaklaşırken, bazen isyankar, bazen de masum ses tonları gelir kulağınıza ve enfes melodileriyle bizden bir şeyler alan, bize bir şeyler veren, gecenin ruhuna kendilerini kaptırmış, sadece içindeki sesi dinleyerek, müzikle kendilerinden geçen sokak şarkıcıları…

Biraz sonra hangi bara gideceğimizi düşünürken, bir an gözümüze takılan, sonra hiçbir şey görmemişiz gibi yolumuza devam ettiğimiz, yarıda bırakılmış bir hayatın izlerini taşıyan kimi zaman utangaç, her şeyi bir kenara bırakmış, sadece eve ekmek götürmekten başka derdi yokmuş gibi elinde iki tekerlekli arabasıyla hurda kağıt toplayanlar…

Kafasında beresi, sevecen bir yüzle bizi bekleyen İstiklal Caddesi'nin gerçek ev sahipleri; elinde maşasıyla ritim tutturan mısır satıcıları ve kışın yanından geçip elimizi ısıttığımız kestane tezgahları...