28 Kasım 2007 Çarşamba

Henrik İbsen

Hilmi Bulunmaz
6 Ekim 2006


Çok az yapıtını okudum. Hakkında çok az bilgi sahibiyim. Kendime çok yakın hissettiğim bir insan. Bundan sonraki ömrümde, kişiliğini ve yapıtlarını yakından izleme gereksinimi duyduğum kişi…

Özellikle “Yaban Ördeği” adlı oyununun, Cumhuriyet gazetesi tarafından yayımlanan kitabının önsözünde, Faruk Ersöz’ün uzun değerlendirmesi, beni oldukça etkiledi. İbsen hakkında ne denli az şey bildiğimi duyumsamama neden oldu…

Fırtınalı denilebilecek bir yaşamı olan İbsen, varsıllıkla başlayan ömrünün hemen ardından yoksullaşmaya başlamasıyla birlikte daha derinden ve daha gerçekçi yaşamaya başladığında, yapıtları da romantik öğelerden soyutlanarak, gerçekçi boyuta ulaşmış ve giderek Norveç’in yazgısıyla özdeşleşme aşamasına gelmiş önemli bir yazar…

Varsıl bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen İbsen, babasının hesapsızlığının kurbanı olan işletmenin iflası nedeniyle, işçilikle de tanışma “şansı” buldu. Çok genç yaşta, okumanın yanı sıra, bir eczanede işçilik yapan İbsen, çeşitli insanlarla toplumsal ilişkiler kurarak, ileride gerekli olacak yazarlık “sermayesi” için önemli deneyimler kazandı…

Eczanede çalışırken, kendisinden on yaş büyük olan bir kızla yakınlaşan İbsen, çok genç yaşta baba olmanın tadına varmasına karşın, çocuğuyla hemen hemen hiç ilgilenmedi. Daha sonra yaptığı evlilikten tek bir çocuğu dünyaya gelen İbsen, aile bağlarına önem vermesine karşın, çok sıkı bir aile reisi olmayı hiçbir zaman yeğlemedi…

Hem iş yaşamı ve hem de aile yaşamının getirdiği derinlikli deneyimlerle yazarlığını besleyen İbsen, siyasaya da hiçbir zaman uzak kalmadı. İlerici düşüncelerle tanışan ve anarşizm ile sosyalizm arası görüşleri yüreğinde yeşerten İbsen, tam yüz yıl önce öldüğünde, ülkesi Norveç kurulalı henüz bir yıl olmuştu. Yirminci yüzyılın önemli ülkelerinden biri olan Norveç, bir yerde İbsen’in ikizi sayılır…

Yazdığı yapıtlar, ölmeden önce değerlendirilen ve yazarlıktan kazandıklarıyla, handiyse rahat bir yaşam süren İbsen, çok uzun yıllar yaşadığı Almanya ve İtalya’da da kalıcı işler yaptı. Hemen dünyanın her yanından insanların desteğini alan İbsen, yazarlığının gelişimine katkıda bulunan insanların sayesinde değeri bilinen bir insan olarak, özgürlüğünün tadını çıkararak uzun yıllar yaşadı...

Ülkemizde gerçek anlamda değerlendirilemeyen Henrik İbsen, özellikle Ankara Sanat Tiyatrosu’nun sahnelemeye çalıştığı “Bir Halk Düşmanı” adlı oyunu, çocuk parkı dekoruyla oynanarak, bir yerde katledilmiş oldu. Belleğim beni yanıltmıyorsa, afişlerde oyun yazarının adını kullanmayan AST, böylelikle bir ilke imza atmış oldu…

Birkaç yapıtını izlediğim İbsen, Şehir Tiyatroları’nda gördüğüm “Bir Bebek Evi-Nora” adlı yapıtında, her ne denli bu tiyatronun dünyasının karanlığının gölgesinde kalsa da içindeki cevheri gizlemeyen yapım nedeniyle, bana önemli tiyatro tadı verdiğini söyleyebilirim…

Tıklayınız: Hilmi Bulunmaz