Ahmet Cemal
Bir kitabın çevirisi için yayınevi ile anlaşan çevirmen, yayınevinin dışında, okurlara karşı da bir yükümlülük altına girer. Onun bu sorumluluğu, yayınevinin okurlara karşı olan sorumluluğundan daha az değildir. Dahası, çevirmen kitabı teslim etmeden yayınevi kendi sorumluluğunu yerine getiremeyeceğinden, çevirmenin sorumluluğu bu bağlamda belki de birincildir.
Hele kitap birkaç ciltse ve baştaki ciltler yayımlanmaya başlanmışsa, çevirmenin yayınevine ve okurlara karşı sorumlulukları daha da boyut kazanır. Çünkü bir tarafta eserin ilk cildini ve ciltlerini okumuş olan okurun doğal beklentileri vardır, öte tarafta ise yayınevi, okurlarına karşı başlattığı işin sonunu getirmekle yükümlüdür.
Çevirmen, yayıneviyle ilişkisi çerçevesinde gecikmelere ilişkin her türlü nedeni ve haklı ya da haksız, her türlü özrü gündeme getirebilir. Ancak okuru, bunların hiçbiri ilgilendirmez. Kendi gecikmelerinden ötürü çevirmenin -çok önemli sağlık nedenlerinin dışında- okurlara ileri sürebileceği hiçbir özür yoktur. Aşağıdaki satırlar, bu sorumlulukların çok iyi bilincinde olan, dolayısıyla da bugüne kadar okurlarına karşı hangi türden sorumsuz davranışlar sergilediğini çok iyi bilen bir çevirmen tarafından yazılmıştır.
Son zamanlarda değerli okurlardan halen tamamlayamadığım iki çeviriye, Robert Musil'in "Niteliksiz Adam" adlı dev romanının ikinci cildine ve Macar estetik uzmanı Lukacs'ın "Estetik" başlıklı eserinin dördüncü ve son cildine ait olmak üzere aldığım ve bu çevirilerin ne zaman biteceğinin sorulduğu mesajların sayısı gittikçe artıyor. Önce bu değerli kitapseverlere, her iki kitabı da 2008 yılının ilk yarısı bitmeden okumuş olacaklarını bildirmek isterim. Önemle belirtmek istediğim ikinci nokta ise şu: Bugüne kadarki gecikmelerde ne "Niteliksiz Adam"ın yayıncısı Yapı ve Kredi Yayınları'nın bugünkü yönetiminin, ne de "Estetik"in yayıncısı Payel Yayınevi'nin en ufak bir kusuru vardır. Bu gecikmelerin tüm sorumluluğu bana aittir.
"Niteliksiz Adam"ın 550 sayfalı birinci cildi, YKY'nin bundan önceki yönetimi görevdeyken yayımlanmıştı. İkinci cilde başlamamdan bir süre sonra, çevirinin benden alınışıyla başlayan olaylara yakında çıkacak bir kitabımda çok ayrıntılı yer verdiğim için, burada değinmeyeceğim. Ancak YKY'nin şimdiki Genel Yayın Yönetmeni Raşit Çavaş, göreve başlar başlamaz "Niteliksiz Adam"ın ikinci cildinin tekrar bana dönmesi için elinden geleni yaptı; bu kadarla da kalmayarak, bu çeviriyi huzur içerisinde sürdürebilmem için hiçbir çabadan kaçmadı. Bu görevinden çok önceden beri kibarlığı ve çelebi tavırlarıyla her zaman büyük saygımı ve sevgimi kazanmış olan Raşit Çavaş'ın bu tavrını elbette ki yadırgamadım; fakat "Niteliksiz Adam"ın bitirilebilmesini onun olanaklı kıldığının değerli okurlar tarafından da bilinmesini isterim.
Büyük bir yazarla, onun bir eserini çevirmek üzere o serüven dolu yolculuğa çıktığınızda, kimi zaman beklenmedik nedenlerle, hatta bazen nedeni bile bilinmeksizin, yol arkadaşlarınızla diyaloğunuzun koptuğu veya zayıfladığı oluyor. Bunu, kendi dilinizde onun ağzından konuşmakta ansızın zorlanmaya başladığınızda hissediyorsunuz. Ben, böyle zamanlarda ne olursa olsun deyip yola devam etmektense, çeviriyi "dinlendirmeye" yeğleyen çevirmenlerdenim. Yani böyle bir zorlanmayı hissetmemle birlikte, çeviriyi zamanında bitirme yükümlülüğünü, çevirinin her satırında kendi dilimde yazarın ağzından konuşabilme görevi uğruna feda ediyorum. Bu, çok zaman alabiliyor.
Aynı kaygıları, hemen her sayfasında yeni kavram çalışmaları yapılmasını gerektiren "Estetik" için de dile getirebilirim. Bu eserin tamamının benim çevirimden çıkmasını da okurlar, Payel Yayınevi yöneticisi, dostum Ahmet Öztürk'ün 'peygamber sabrı'na borçlu olacaklar.
Okurlara tek bir sözü kesinlikle verebilirim: Her iki kitabı da ellerine aldıklarında, hiçbir cümlesi ve sözcüğü 'falanca zamanda bitireyim' kaygısıyla aceleye getirilmemiş, neye mal olursa olsun hakkının verilmesine çalışılmış çevirilerle karşılaşacaklar. Gecikmelerimi ilerde bunu görerek, beni bağışlamaları, tek mutluluk kaynağım olacak!
22 Kasım 2007 / Cumhuriyet