15 Ekim 2007 Pazartesi

ORADA BİR KÖY VAR UZAKTA

Foto: Levent Çağlayan


Daha önce, bir yazısı nedeniyle, Levent Çağlayan'ı eleştiren tiyatrom'dan aktarıyoruz:


TİYATROMUN NOTU

ORTADA KANIT OLMADAN YADA RESMİ MAKAMLARA BAŞVURMADAN İSİM VEREREK KİŞİLERİN SUÇLANMASINI DOĞRU BUMDDIĞIMIZ İÇİN KŞİ İSİMLERİNİ GİZLİ TUTMAYI UYGUN BULDUK. EĞER YETKİLİ MAKAMLAR LEVENT ÇAĞLAYANIN YAZDIKLARINI İHBAR KABUL EDİP SORUŞTURMA BAŞLATMAYI DÜŞÜNÜRLERSE,LEVENT ÇAĞLAYAN ADRESNE YAZARAK BAĞLANTI KURABİLİRLER

TEST USULÜ DEĞİL BU TÜR KURUL ÖNÜNDE MULAKATLA YADA YETENEK SINAVI İLE HERYERDE HAKSIZLIK VEYA TORPİL İDİALARINDA BULUNULUR.BİZDE TİYATROM.COM OLARAK BU KONULARDA HER ZAMAN DUYARLI OLMAYA ÇALIŞTIK FAKAT BU İDDİALARIN ISPATLANMASI ZORDUR.ÇÖZÜM BU İDDİALARA NEDEN OLAN SİSTEMİNİN DEĞİŞTİRİLMESİDİR

YUKARIDAKİ YAZI AYNEN LEVENT ÇAĞLAYANIN YAZDIĞI ŞEKLİYLE SAYFALARIMIZA AKTARILMIŞTIR.TİYATROM.COM DA İMLA HATALARI KONUSUNDA AŞIRI KATI OLMASAKTA BİR 'SANATÇI' ADAYI GENCİMİZİN BİR SAYFA YAZI İMLA BİR YANA BU KADAR ÇOK KELİME HATASI YAPMASI VE BU DENLİ CİDDİ BİR YAZIYI CHAT DİLİYLE YAZMASI ANLATIM BOZUKLUKLARI OLMASI,DEYİMLERİ YANLIŞ KULLANMASI EĞİTİM SİSTEMİMİZ ADINA SON DERECE DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR.ZİRA LEVENT ÇAĞLAYAN BİR LİSE MEZUNUDUR BİR SANATÇI ADAYIDIR.


Levent Çağlayan, genç biri... Yaşı, dili, söylemi... henüz olgunlaşmamış. Ama olgunlaşacak. Buna eminiz...

Levent, tiyatro sanatçısı. Sahneye çıkmanın ötesinde, düşünsel derdi de var. Bu derdini kuramsallaştırmak için kaleme sarılmış. Derdini anlatmaya çalışıyor. Derdini anlıyoruz...

Levent gibi insanları küstürmemek, desteklemek gerekiyor. Levent gibi insanları, elimize geçirdiğimiz sanal iktidarla boğmaya çalışmamalıyız. Boğulmasına izin vermemeliyiz...

Levent'leri gönendirmeliyiz...


Levent Çağlayan


Gündeme bir bomba gibi düşen terör eylemleri, iktidarın yeni anayasa taslağı çalışmaları ve AB ile uyum süreci dayatmaları, verilen ödünler, kaybedilen canlar ile sıkıntılı ve kısırlaşmış böyle bir dönemde; sanatın dallarının yavaş yavaş budaklanıp 'artık herkes başının çaresine baksın' mantığıyla önümüze koyulan yeni anayasa taslağı ile her şeyin özelleştiği gibi; tiyatroların da özelleşeceği sinyalleri veriliyor hükümet bildirilerinde.

Bütün bunlar yaşanırken, bazı kimselerin de, yaratılan bu kısır döngünün, sistemin ve bazı haber kanallarının verdiği toz pembe etkilerinden kendilerini alamayan aldatılmaya alışkın halleri, 'hangi dizi var bu akşam beyler?' diyen evden bihaber eşler; ağlamaklı, ağlamaya hazır, ağlanılacak modern terimiyle yürek burkan 'sabah ağlayanları ve bitmeyen dertleri' ; kavuşanlar, itilenler, terkedilenler, dövülenler, dövenler ve bunları izlemekten haz alan ev hanımları formundaki bütün bir insanlık; hiç kimse Yusuf'un Menofis'e olan aşkına ağlamıyor artık. Kimse popüler olmaktan sıyrılamıyor. Her evde ücretsiz satılan milyonlarca 'sabah ağlayanları' bileti; tiyatronun perdelerini ateş olup yakıyor.

Artık insanlar ağlamak için para ödemek istemiyor, insanlar üzülmek için yaşıyor zaten; üzülmeye antremanlı doğdukları bu ülkeden, kalabalıklara ait, fark edilmeden, sivrilmeden yaşıyor. Ölümü bekliyor herkes; umudunu bir türlü kavuşamayan insanların kavuşacağı, eşini terk eden adamın ona geri döneceği günü bekleyerek yaşıyor.

Kendi manasız aleminde; bir mumu var herkesin, yalnızca kendini ışıtan, gücünü boşluktan alan, hiçbir mum böyle birini ışıtmayı haketmeden eriyip gidiyor. Tıpkı ümitlerini yitiren sanatçılar, dekorlar ,salonlar ve koltuklar gibi.

Ülke nereye gidiyor? AB'ye mi uyalım? ABD'ye mi inanalım; şehitlerimize mi? Kimlere üzülelim? Kime ağlayalım? Bu sorular cevapsız kaldıkça, sümen altı edildikçe sorular, artacak sorunlar da; ölümler ve gerilemeler de, gerilimler de...

'Sanat Toplum İçindir' repliği yüreklerden silinmediği müddetçe, bu olumsuzluklar ait olmadığı yerde var olmayacaktır. İnsanlar, aydınlığı ve geleceği anımsayacak, toplum kendini var edecek, kendinden doğarak, insan hakettiği yere kendini getirecek bir gün; bilimi, sanatı, tiyatroyu yaşayarak. Tiyatroda kalıcılığını sağlayacaktır, olumsuzluklara bilinçsiz kalmayan sanatçılarımız var olduğu sürece...