Ahmet Cemal
(...) Herhangi bir fotoğraf kitabının sayfalarını çevirip siyah-beyaz resimler arasında dolaştığınızda, burnunuza bir tuhafiyeci ve hazır giyimci dükkanındaki kumaşların, bir terlikçideki derilerin ve yapıştırıcıların, bir bakkal dükkanındaki binbir çeşit gıdanın, bir marangoz atölyesinde biçimlenmekte olan çamların veya eczanedeki ilaçların kokusunun, sanki her resimle birlikte o mekanlara da gerçekten giriyormuşsunuz gibi canlı geldiği oldu mu hiç? Ya da, bütün bu mekanların yine o resimlerde yer alan yaratıcılarından ve sahiplerinden, bir kentin bugüne göre artık epey eskilerde kalmış öykülerini dinlemeye başladığınız gibi bir duyguya kapıldınız mı? (...)
25 Ekim 2007 / Cumhuriyet