2 Ekim 2007 Salı

'Çığ'ın çiğ olduğunu kanıtlayan iyi pişirilmiş bir yazı: 'ÇIĞ' ASLINDA NEDİR, NEYİ SARSIYOR?

“ÇIĞ RUSYA’YA DÜŞÜYOR! CÜCENOĞLU’NUN OYUNLARI RUSYA’YI SARSIYOR!” Üst başlığıyla başlayan yazı, gerçekten özenle hazırlanmış, öğretici yanı tartışılmaz, tarihe not düşülmüş bir boyutta kotarılmış... Bu üst başlığın tırnak imiyle yazılmış (ve başkalarınca kullanılan hamasi laflar) olduğunu belirttiğim için beni bağışlayın…

Bilgisayarı iyi kullanamadığımdan, “geniş” olanaklarından yararlanamıyorum. Örnekse “link verme” işlemini yapamıyorum. Link veremeyince de ilgilendiğim yazılar hakkında yorum yapma gereksinimi duyuyorum. Genel olarak sitesine ve özel olarak da kendisine önem verdiğim Coşkun Büktel’in yayımladığı tüm yazıları okuyorum…

Bugün (18 Eki. 06) yayımlanan yazısını da keyifle okuduğum Büktel, yine zekasını ve emeğini kullanabilmeyi başarmış…

Tuncer Cücenoğlu’nun zekadan ve emekten yoksun “Çığ” adlı oyununu irdeleyen Büktel, şimdiye dek yüzlerce yerde değinilen bu oyunu, gerçek ve nesnel temele dayandırarak çözümlüyor…

Mitos-Boyut Yayınları’nın hiçbir yayımcılık ilkesi olmadığını kanıtlayan bu “yapıt” tiyatronun yüzkarası olarak piyasa değerlerinin şişirmesiyle bitkisel yaşamını sürdürüyor…

Bir oyunu yada herhangi bir yazınsal yapıtı irdelerken, “göklere çıkarmak” yada “yerlere batırmak” işin en kolay yanı. Gerçek ve nesnel değerlendirme yapıldığında işiniz zorlaşıyor. Kılı kırk yararak, gözlerinizin yok olması pahasına, büyük bir titizlikle yürütmeniz gerekir işinizi. Hele bir de bir “hiç” olan metin üzerinde kafa yoruyorsanız, “çığ tehlikesi” içermeyen bir ortamda yaşasanız da, her türlü insani gereksinimlerinizi unutabilirsiniz…

Evrensel değerleri bilmeyen, öğrenmek istemeyen, bilenleri dinlemeyen, söylenenleri ciddiye alma duyarlılığı göstermeyen Tuncer Cücenoğlu’nun, en büyük ve “anlaşılır” yapıtını (yani, iki katlı villasını) sitesinde eleştiren Büktel’den; Tuncer Cücenoğlu izin verirse buraya aktaralım:

“Gerçekten de olağanüstü bir yerdi… 17 Km uzunluğunda doğal ve bozulmamış bir sahil… Önerilen dubleks evin bulunduğu Akdeniz Evleri, 190 konuttan oluşuyor... Fiyat da uygundu… En önemli özelliklerinden biri de Göçek, Köyceğiz, Dalyan gibi yerlere arabayla yalnızca yarım saatte ulaşabilme şansına sahip oluşunuz… Duraksamadan aldım… Ve her yaz Temmuz ve Ağustos aylarını burada geçirmeye başladım…”

İmza; Tuncer Cücenoğlu…

Böyle bir ortamda yazılan “Çığ”ın, çiğ olması da, bir yerde çok doğal bir durum… Adam sanat için bina almıyor, bina almak için “sanat” yapıyor…

“Düzeysizliğin İttifakı” diyebileceğimiz “Çığ” ve tüm çiğ oyunları kakalama mafyasının zoruyla sahneleri işgal ettiği ortamda, hem yürek ve hem de beyin sahibi bir insanın çıkıp, bu duruma karşı çaba harcamasını yakından izliyoruz…

Doç. Dr. Hülya Nutku, Doç. Dr. Nurhan Tekerek, Ayşe Emel Mesci, Kemal Başar, Yusuf Kurçenli, Üstün Akmen, www.mevsimsiz.com, Milli Gazete, Bursa Devlet Tiyatrosu, Mitos-Boyut Yayınları, Devlet Tiyatroları Repertuar Kurulu, Tanju Cılızoğlu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Jonthan Meth, Janus Project, Birgün gazetesi, Kielce Teatr Im. Stefan Zeromskiego, Linas Zaikuskas, Ufa Devlet Tiyatrosu ve aklıma gelmeyen daha bir çok kişi ve kuruluş, isteyerek yada istemeyerek “Düzeysizliğin İttifakı” olarak bizleri estetiksizliğe mahkum ediyorlar…

İmdi, gelelim Coşkun Büktel’in yazısına… Yaptığım araştırma sonucu, tüm okurlarımın ve tüm izleyicilerimin Büktel’i önemsediklerini biliyorum. Zaten www.coskunbuktel.com adlı siteyi izleyen okurlarımın, (bir kez daha) dikkatini çekmek için yazıyorum…

Her şeye karşın, Büktel’in yazısının son paragrafını alıntılamadan edemiyorum; “Sizin gibiler tarafından yapılan tiyatronun, bırakın seyirciye, size bile bir hayrı olmamış. Sizin bunca yıl yaptığınız tiyatronun, ne denli zekadan ve ahlaktan uzak bir samimiyetsizlik olduğu, bizzat sizin zekanıza, kültürünüze ve karakterinize herhangi bir yarar sağlamamış olmasıyla sabittir. Sizin devlet desteğiyle yaptığınız tiyatronun sizin bütçenizden başka hiçbir şeye yararı yok. Sizin lanse ettiğiniz o “Çığ” denen garabetin de aslında Türkiye’nin imajından başka hiçbir şeyi sarstığı yok. O nedenle, devletin sizin gibiler tarafından yapılan tiyatroyu halkın vergileriyle desteklemesi gerektiği ve bunun bir uygarlık göstergesi olacağı ne zaman iddia edilse, uygarlığın, ormanda bir çapulcu sürüsüne rastlayan bakire bir genç kız misali, ağır bir tecavüze uğradığını hissediyorum. Devlet sizi niye destekleyecek? Siz “Çığ”ları destekleyesiniz ve bu ülkeyi küçük düşüresiniz, diye mi? Devletin halktan aldığı vergilerle “Çığ”ı ve “Çığ”ı destekleyenleri desteklemesi, halkın içme suyuna kanalizasyon akıtması kadar vahim bir yanlış. Bence sizin gibiler tarafından yapılan tiyatronun desteklenmesi, sanatın desteklenmesi anlamına gelmiyor; tam tersine, halkın sömürülmesi/zehirlenmesi anlamına geliyor. Halka ihanet anlamına geliyor.”

tıkla